Geçtiğimiz günlerde AK Parti ve MHP’nin de teşkilatlarına sahaya gidin mesajı vermesi ile birlikte seçim atmosferi iyiden iyiye hissedilmeye başladı. Muhalefet uzun zamandır saha çalışmalarını sürdürüyor ve erken seçim talebini ısrarla dillendiriyordu. Erken ya da zamanında yapılacak bir seçimin, propagandasını da sonucunu da siyasetçilerin tabiri ile mutfak belirleyecek.

Son zamanlarda gündemin en önemli maddesi; artan gıda fiyatları, bu artış hem üreticinin hem de tüketicinin oy verme davranışının en önemli belirleyicisi olacak. Fiyat artışı için bulunan ya da bulunacak olan günah keçileri fiyatı düşürmeyeceği gibi sorunu da çözmeyecek!

Öte yandan, girdi maliyetleri artıyor, reyon fiyatları artıyor, üreticinin kazancı azalıyor borcuna borç ekleniyor. Bu tablo ise çok daha zorlu bir süreci doğuracak ki o da gıda arzında daralma! Zamanında başta besiciler olmak üzere çiftçiyi “ithalat ile terbiye eden” politika ise artık uygulanabilir değil. Zira covid salgını ve iklim değişikliğine bağlı doğal afetler, uluslararası gıda ticaretinde dengeleri değişiyor. Üretmeden gıda güvencesini sağlamak mümkün değil. Bu koşullarda gerek iktidarın gerekse muhalefetin tarıma yönelik söylemlerinin somut, güven veren ve uygulanabilir olması son derece önemli.

Bilhassa iktidarın söylemle seçmeni ikna etmesi olası değil. Tarıma verdiği önemi rakamlarla ortaya koymak durumunda. Üreticiyi tarlasından toprağından koparan, üretmekten vazgeçmek zorunda bırakan tablo göz önünde bulundurulduğunda, iktidarın rutin politikaların ötesinde tarım için acil eylem planı uygulamaya koymalıdır. Sektörün temel girdileri dövize endeksli olarak gün be gün artarken  “Piyasa istikrarı ve üreticimizin maliyet dengeleri için gerekli tedbirler alınmaktadır. Bakanlığımız her daim üreticimizin yanındadır yanında olmaya devam edecektir” gibi bir yaklaşım çiftçi için umut verici bile değil.

Tarıma ve çiftçiye yönelik seçim sloganların geçmişten günümüze aynı olmasına karşın bugün gelinen noktada ise sorunlar büyüyerek devam ediyor.  Hayvancılıkta adete dışa bağımlı hala gelen sektör bitkisel üretimde de geri dönülmez bir yola doğru ilerliyor! Hazır bütçe görüşmeleri devam ederken aile çiftçiliğini önceleyen tarımsal üretimi arttırıcı özel bir pay ayırarak işe başlamak için hala imkan var, çiftçinin ayağı hala tarladayken gerçekten yanına gitmek için acele edin!

Tarlada, çarşıda - pazarda, kahvehanede seçmen ile bir araya gelecek siyasetçileri çok zorlu bir kampanya dönemi bekliyor. Geçmişten günümüze seçim meydanlarında çiftçiye yönelik vaatler hep aynı;

“Mazot 1 Lira Olacak”

“Gübre Fiyatlarını Düşüreceğiz”

“Her çiftçiye 1 Traktör”

“Tarım Desteklerini arttıracağız”

“Yem ve Gübrede KDV kaldırılacak”

Çok partili hayata geçişten bu yana değişmeyen bu vaatler, tarımın yapısal sorunlar ile ilgili dolayısıyla bu tekrarlar da sorunların hiç birinin çözülmediğinin göstergesidir! 

Çiftçinin SEÇİMİ,  siyasetçilerin seçiminden çok daha zor; gitmekle kalmak, üretmekle vazgeçmek arasında! Traktörü, tarlası, hayvanı haczedilen, emeğinin karşılığını alamayan, borcu her geçen gün artan çiftçinin seçimi yarınlarımızı ve gıda güvencemizi belirleyecek.  

Assiye Yıldırım

Tarım Yazarı