Geçen sayıdaki yazımızda çiftçi uyanırsa ne olur demiştik. Kooperatifleri altında örgütlü bir yapıyla çiftçilerimizin gelişmiş ülkelerdeki emsalleri kadar piyasada güçlü olabileceklerini ve haklarını koruyabileceklerini söylemiştik. Bunun için kooperatiflerin neler yapabileceğine değinmiştik. Havza bazında, sözleşmelerle, kendi elektronik mezat ve kayıt sistemleri üzerinden, yerel yönetimlerle birlikte doğrudan pazarlama yöntemleri kullanarak nasıl başarılı olabileceğini anlatmıştık. Bu sefer çiftçinin farkındalığının üst düzeye ulaştığı, yeter artık diyerek çözüm için harekete geçmeye karar verdiğini düşünelim. Bu durumda muhatabımız çiftçi olacaktır. Bu nedenle buradan çiftçinin neler yapması gerektiğine ilişkin bilgiler vermeye çalışacağım. Çiftçilerimiz olarak sizlerin, sonuçlarını hemen görebileceğiz, birkaç ay içinde büyük değişimlere sebep olabilecek birçok şey olduğunu biliyor musunuz? Ama bu eylemlerin çok tehlikeli oldukları konusunda sizleri uyarmalıyım. Uyuyan bir dev misali, kendi gücünüzün farkına varıp büyük işler başarmanızdan memnun olmayanlar elbette olacaktır. Sizlerin güçlerini kırmak için ellerinden geleni yapacaklarından emin olabilirsiniz. Yüzyıl önce bu topraklarda sadece düşmanla savaşılmadı. Düşmanla ortak olan menfaatperestlere karşı nasıl mücadele edildi ise sizi, engellemeye kalkanlara bugünde yine aynı cevabı vereceğinizden eminim. Bunun için muhtaç olduğunuz kudretin zaten doğuştan sizlerde mevcut olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Hemen yarın sabah kooperatifinize gidip ne durumdayız diye sormaya başlıyorsunuz. Ne yaptık, ne yapabiliriz, neye ihtiyacımız, nereden karşılayabiliriz sorularının cevaplarını bulmaya çalışıyorsunuz. Bunun için devletten yardım, destek, kredi almayacağınıza yemin ediyorsunuz.
Devlete ihtiyacınız olmadığına sadece kendi imkanlarınızın her şeyi çözmeye yeteceğine inanıyorsunuz. Bu tespitlerin ardından bölgenizdeki diğer küçük kooperatifleri araştırıyorsunuz. İki kooperatif bir araya gelirseniz neler yapabileceğinizi planlıyorsunuz. Bu arada kooperatifinizde çalıştırılmak üzere bir müdür ilanı veriyorsunuz. Sizin adınıza işleri ekonomik ve mali yönden idare edecek, mevzuat ve resmi işler ile ilgili durumları takip edecek, sizlere en uygun çözümleri üretecek yüksek maaşlı bir profesyoneli işe alıyorsunuz. Tek şart, maaş ödemesi işler gerçekleşip kazanç sağlanınca yapılacak. Yani profesyonel idarecinin de kaderi, sizin kazanmanıza bağlı olacak. Karşılıklı mutabakata vardıktan sonra en kısa sürede genel kurullarınızı topluyor ve ortak eylem kararlarınızı alıyorsunuz. Sonra bu ortak eylemleri çevrenizdeki girişimler ile sözleşmeli hale getiriyorsunuz. Kazandınız bu ilk zaferden sonra çevrenizdeki diğer kooperatifleri de gücünüze katılmaları için davet ediyorsunuz. Birleşen ordular gibi güçlerinizi birleştirerek daha önce yapmaya cesaret edemediğiniz yatırımlara girişiyorsunuz. Bu toplu girdi tedarikinden, ortak işlemeye ya da birlikte pazarlamaya yönelik dükkan açma, pazaryeri kiralama hatta internet üzerinden satışa kadar gidebilir. Bu süre sonunda yerel yönetimler ile, diğer büyük şirketler ile ya da holdingleşmiş kooperatifler ile aynı masaya oturup pazarlık yapabilecek güce geldiğinizi göreceksiniz. Sonuç olarak; daha 9 ay önce hayal edemediğiniz konularda bugün iddialarınız olduğunu görünce kim olduğunuzu, gücünüzün büyüklüğünü anlayacaksınız. Kuzey Avrupa’daki, ABD’deki çiftçi gibi sizler de yüksek refah seviyesine ulaşabilirsiniz. Bu ülkenin gerçek sahibi ve efendisi olduğunuzu, kendi, gücünüzle herkese ispatlayabilirsiniz. Bu aşamadan sonra sizi kimse tutamaz.
 
    Dr. Erhan EKMEN
Ziraat Yüksek Mühendis