Koronavirüsler, insanlarda ve hayvanlarda çok sayıda enfeksiyona neden olmaktadır. 2019 yılında Çin’de tanımlanan yeni bir koronavirüsde bu virüslerin arasında eklendi. Bu yeni virüs “severe acute respiratory syndrome coronavirus 2" (SARS-CoV-2) olarak, virüsün yapmış olduğu hastalık ise “coronavirus disease 2019” (COVID-19) olarak adlandırıldı. Çin’de 2002 yılında ortaya çıkan SARS koronavirüsünün misk kedileri veya yarasalardan, Orta Doğu’da 2012 yılında ortaya çıkan MERS koronavirüsünün develerden köken aldığı ortaya konulmuştur. Yeni koronavirüsün ise yarasalardan veya pangolinlerden insanlara bulaştığına dair veriler bulunmakla birlikte sağlık otoritelerince henüz kesin bir bilgi paylaşılmamıştır. Koronavirüsler kedi, köpek, domuz ve sığır gibi evcil hayvanlarda da farklı enfeksiyonlara yol açmaktadır. Fakat bu koronavirüslerin insanlara bulaşma özelliği bulunmamaktadır.

COVID-19 enfeksiyonu, ateş, öksürük, nefes almada güçlük ile seyretmekle birlikte, ileriki safhalarda hastalarda zatürre, şiddetli akut solunum yolu sendromu, böbrek yetmezliği ve ölüme neden olmaktadır. COVID-19 enfeksiyonu olan kişilerde görülen diğer bulgular arasında; bilinç bulanıklığı, göğüs ağrısı, kas ağrısı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, halsizlik, bulantı, kusma, ishal de bulunmaktadır. COVID-19 hastalığına yakalananlarda eozinopeni, lenfopeni, serum C reaktif protein, serum amiloid A, prokalsitonin, D-dimer ve kreatinkinaz seviyelerinde artış bildirilmiştir. Özellikle 70 yaş ve üzeri kişilerde ve kronik hastalığı olanlar (hipertansiyon, şeker hastalığı, karaciğer hastalığı ve kalp-damar hastalığı) COVID-19 hastalığına karşı oldukça duyarlı olup ana risk grubunu oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandemi (kıtalar arası yayılım gösteren salgın hastalık) olarak kabul edilen COVID-19 hastalığı, dünya genelinde ülkemiz de dahil toplam 152 ülkede görülmüştür.
Hastalıktan korunmada; kişisel koruyucu ekipman kullanımı, hastalık bulgusu gösteren kişilerle yakın temastan kaçınılması ve en az 1 metre mesafede durulması, insanlarla selamlaşma sırasında tokalaşma ve öpüşmeden kaçınılması, ellerin sık sık sabun ile en az 20 saniye boyunca yıkanması, alkol bazlı antiseptiklerin kullanılması, sık kullanılan yüzeylerin ve eşyaların temizliğinin ve dezenfeksiyonunun yapılması, öksürme ve hapşırma esnasında kağıt peçete kullanılması gibi temel kurallara uyulması ve kalabalık yerlerden zaruri ihtiyaç olmadıkça kaçınılması önemlidir.
 
 
 

 
ETİYOLOJİ
 
Koronavirüsler, 26-32 kilobaz arasında değişen pozitif anlamlı tek sarmallı viral RNA genomuna sahip, yaklaşık 100 nm çapında zarflı virüslerdir. Koronavirüsler (CoV'ler) insan ve omurgalılar için önemli bir patojendir. Coronaviridae ailesinin Orthocoronavirinae alt ailesinde, alfakoronavirüsler, deltakoronavirüsler, gamakoronavirüsler ve betakoronovirüsler olmak üzere 4 ayrı genus (cins) bulunmaktadır. 

Alfakoronavirüsler; insan, yarasa, domuz, kedi ve köpekleri enfekte eden 17 ayrı virüs türünü içermektedir. Bu virüslerden insan koronavirüs 229E ve NL63 bu genusda yer alır. Kedi popülasyonlarında kedi koronavirüsü antikorunun pozitif olduğu kedi oranı %90'ın üzerindedir. Kedilerin koronavirüs enfeksiyonları (Feline infectious peritonitis- FIP) iki farklı serotip (FCoV serotip I ve II) tarafından oluşturulmaktadır. Kedilerin infeksiyöz peritonitisi, bağırsak epitel hücreleri üzerinde bulunan feline aminopeptidaz N fapn ve makrofajlar üzerinde bulunan feline DC-SIGN reseptörüne bağlanarak enfeksiyon oluşturmaktadır. Kedilerde yaş forma neden olan koronavirüsler, çok yüksek oranda ölüme neden olmaktadır. Hasta kediler 1 ile 8 hafta içerisinde hayatlarını kaybederler. Köpeklerin koronavirüsleri (CCoV) de iki farklı serotip ve IIa, IIb ve IIc olmak üzere üç ayrı alt tip altında sınıflandırılmaktadır. Köpek koronavirüsleri, başlıca ishale neden olan bir hastalık tablosuna yol açar. Kedi ve köpek koronavirüslerinin insanlarda enfeksiyon yaptığına dair bir delil bulunamamıştır.

Deltakoronavirüsler; yaban ördeği, bülbül, gece balıkçılı, saz tavuğu ve ispinoz gibi kuş türlerini enfekte eden toplam 7 virüs türünü içerir. Gamakoronavirüsler ise; kanatlılar ve balinayı enfekte eden 2 ayrı virüs türünü içerir. Tavuklarda infeksiyöz bronşitise neden olan gamakoronavirüsler, tavukçuluk sektöründe çalışanların oldukça fazla bilgi birikimine sahip olduğu bir enfeksiyondur. Tüm dünyada yaygındır, virüs nazal akıntı ve dışkı ile yayılmaktadır. Hasta tavuklarda solunum semptomlarına (öksürük, tıksırık, nazal akıntı, sinüzitis), nefritis tablosuna, yumurta veriminde azalmaya, yumurta iç ve dış karakterinde bozulmaya ve yumurta kabuğunda depigmentasyona neden olmaktadır.

Betakoronavirüsler; insan, yarasa, fare, sıçan, kirpi gibi canlıları enfekte eden 12 ayrı virüs türünü barındırmaktadır. Orta Doğu Solunum Sendromu (Middle East respiratory syndrome-related coronavirus-MERS-CoV) ve  Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromuna (Severe acute respiratory syndrome-related coronavirus- SARS-CoV) neden olan insan koronavirüsü HKU1, bu genus altında sınıflandırılmaktadır.İnsan korona virüsü HKU1, Ortadoğu solunum sendromu (Middle East respiratory syndrome-related coronavirus-MERS-CoV), şiddetli akut solunum yolu sendromu (Severe acute respiratory syndrome-related coronavirus- SARS-CoV) bu genus altında sınıflandırılmaktadır. SARS-CoV'un misk kedilerinden veya yarasadan, MERS-CoV'un ise tek hörgüçlü develerden insanlara bulaştığı ortaya konmuştur. Sığır koronavirüsü (BCV veya BCoV), Betacoronavirus 1 türünün üyesi olan bir koronavirüstür. Hastalık yenidoğan buzağılarda ölümcül enfeksiyonlara neden olmaktadır. Bu enfeksiyon yetişkin sığırların önemli ishal etkenleri arasında yer almaktadır.  Virüs, N-asetil-9-O-asetil nöraminik asit reseptörüne bağlanarak konakçı hücreye girmektedir. Ülkemizde ve dünyada başarılı bir şekilde kullanılan aşıları mevcuttur.

Betakoronavirüsler genusu altında yeni bir virüs tanımlanmıştır. Son yirmi yılda 2002’de SARS-CoV, 2012'de MERS-CoV ve 2019’da SARS-CoV-2 salgınları ortaya çıktı ve DSÖ tarafından pandemi olarak kabul edildi. SARS-CoV ve yeni virüs SARS-CoV-2, hücre içerisine girişte anjiyotensin dönüştürücü enzim 2 (angiotensin-converting enzyme 2; ACE-2) reseptörünü kullanmaktadır. Bu üç virüsün birbirinden farklı bulaşma oranına ve klinik tablolara sebep olmaları halen cevaplanamayan bir soru olarak kalmaktadır.
 
KLİNİK-EPİDEMİYOLOJİ
 
Kliniği ağır seyreden COVID-19 hastalarının çoğunda kronik hastalıkların olduğu bilinmektedir. Hastalığın klinik bulguları arasında; ateş, öksürük, bitkinlik, nefes darlığı, kas ve eklem ağrıları, bilinç bulanıklığı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun akıntısı, göğüs ağrısı, ishal, bulantı ve kusma görülmektedir. COVID-19’un yol açtığı komplikasyonlar arasında zatürre (pnömoni), akut solunum sıkıntısı sendromu, akut böbrek hasarı, septik şok bildirilmiştir. Vuhan’da SARS-CoV-2 ile enfekte 99 olan hastada oluşan klinik bulgular; ateş (%83), öksürük (%82), nefes darlığı (%31), kas ağrısı (%11), bilinç bulanıklığı (%9), baş ağrısı (%8), boğaz ağrısı (%5), burun akıntısı (%4), göğüs ağrısı (%2), ishal (%2), bulantı ve kusma (%1) olarak rapor edilmiştir. SARS-CoV-2 ile enfekte hastaların %51’inde ise kronik hastalık olduğu bildirilmiştir.

Yaşlılar ve altta yatan bir hastalığı olanlar (hipertansiyon, şeker hastalığı, karaciğer hastalığı ve kalp-damar hastalığı) COVID-19 hastalığına karşı oldukça duyarlı olup ana risk grubunu oluşturmaktadır. Özellikle 70 yaş ve üzeri kişilerde COVID-19 şiddetli klinik bulgular ile seyretmektedir. Sigara içen veya daha önce sigara içmiş kişiler de COVID-19 risk grubuna girmektedir. Alerjik hastalık, astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olan kişilerin COVID-19 için risk grubunda olmadıkları belirlenmiştir. Yapılan bazı çalışmalarda hastalığın erkeklerde daha yüksek oranda, bazı çalışmalarda ise kadınlarda daha yüksek oranda bulgu verdiği bildirilmiştir. Bir çalışmada, 4880 şüpheli hasta real-time PZR ile incelenmiş ve COVID-19 pozitif (ORF1ab ve NP çift pozitif) 1875 hastanın %48,5’inin (n=910) erkek ,  %51,5’inin ise (n=965) kadın olduğu bulunmuştur. Bir çalışmada, 4880 şüpheli hasta real-time polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ile incelenmiş ve COVID-19 pozitif (ORF1ab ve NP çift pozitif) 1875 hastanın %48,5’inin (n=910) erkek,  %51,5’inin ise (n=965) kadın olduğu bulunmuştur. Bir başka çalışmada SARS-CoV-2 pozitifliği erkeklerde %68 kadınlarda  %32 oranında saptanmıştır. Vuhan’da SARS-CoV-2 pozitif 1875 hastanın yaşlara göre dağılımı 18–29 yaş arasında %6,40; 30–39 yaş arasında %14,45; 40–49 yaş arasında %14,83; 50–59 yaş arasında %23,15; 60–69 yaş arasında %22,61; 70 yaş ve üzerinde ise %18,56 olarak bulunmuştur. Vuhan’da bir hastanede SARS-CoV-2 pozitif olan hastaların yaş aralıklarına göre dağılımı 39 yaş ve altında %10; 40–49 yaş arasında %22; 50–59 yaş arasında %30; 60–69 yaş arasında %22 ve 70 yaş ve üzerinde %15 olarak belirlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti’nde yapılan başka bir çalışmada şüpheli 72314 vakanın %62’sinin COVID-19 pozitif (n=44672) olarak teyit edildiği gösterilmiştir. Bunlardan sadece 889 vakanın asemptomatik vaka olduğu görülmüştür. Vaka ölüm oranı %2,3 olarak bildirilmiştir. Bu denli büyük bir çalışmaya ait yaş, hastalığının durumu, vaka ölüm oranı gibi veriler Tablo 1’de verilmiştir.
 
 
Tablo 1. COVID-19 vakalarının analizi (DOI: 10.1001/jama.2020.2648)

Yaş (Yıl) 80 yaş üzeri 30-79 yaş 20-29 yaş 10-19 yaş 10 yaş altı
  %3
(1408 vaka)
%87
(38680 vaka)
%8
(3619 vaka)
1%
(549 vaka)
1%
(416 vaka)
Hastalığın Durumu Ilımlı Şiddetli Kritik    
  %81
(36 160 vaka)
%14
(6168 vaka)
%5
(2087 vaka)
   
 
Çin’in Vuhan şehrinde solunum rahatsızlığı ile hastaneye gelen 16 yaşından küçük 336 çocuk üzerinde yapılan çalışmada, çocukların 23’ünde (%6,3) influenza A, 20’sinde (%5,5) influenza B, 6’sında (%1,6) ise SARS-CoV-2 belirlenmiştir. COVID-19 tanısı alan çocukların yaşları 1 ile 7 yıl arasında değişmektedir. Genel olarak bu çocuklarda 39°C’nin üzerinde ateş, öksürük görülmekle birlikte 6 hastanın 4’ünde ise kusma gelişmiştir. Hastaların özellikleri Tablo 2’de verilmiştir.
 
Tablo 2. COVID-19 ile enfekte altı çocuğun klinik özellikleri (DOI: 10.1056/NEJMc2003717)
ÖZELLİK Hasta 1 Hasta 2 Hasta 3 Hasta 4 Hasta 5 Hasta 6
Yaş (yıl) 3 7 3 1 3 4
Cinsiyet Kız Kız Kız Erkek Kız Erkek
Akciğer tomografisi Her iki akciğerde yama şeklinde tutulum ve buzlu cam opasitesi görünümü Mevcut değil Yama şeklinde akciğer tutulumu Yama şeklinde akciğer tutulumu Yama şeklinde akciğer tutulumu Normal
TEDAVİLER
Ribavirin Evet Hayır Hayır Hayır Hayır Evet
Oseltamivir Evet Evet Evet Evet Evet Evet
Glukokortikoid Evet Hayır Evet Evet Evet Hayır
Oksijen desteği Evet Hayır Hayır Hayır Hayır Hayır
Damar içi immunglobulin Evet Hayır Hayır Hayır Hayır Hayır
KLİNİK SEYİR
Yoğun Bakım İzlemi Evet Hayır Hayır Hayır Hayır Hayır
Ateş süresi 11 gün 3 gün 7 gün 6 gün 4 gün 6 gün
Hastanede kalma süresi 13 gün 7 gün 7 gün 5 gün 10 gün 8 gün
Şehir Vuhan Vuhan Huangshi Vuhan Vuhan Vuhan
 
COVID-19 hastalığı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından pandemi (kıtalar arası yayılım gösteren salgın hastalık) olarak sınıflandırılmıştır. DSÖ’nün 16 Mart 2020 tarihli COVID-19 raporuna göre dünya genelinde toplam 167 511 kişide SARS-CoV-2 enfeksiyonu teyit edilmiş ve toplam 6606 kişi hastalıktan dolayı ölmüştür. COVID-19 hastalığı, Avrupa, Asya, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avustralya, Afrika kıtalarındaki toplam 152 ülkede görülmüştür. Ülkemizde de SARS-CoV-2 varlığı teyit edilmiş ve DSÖ raporlarında yerini almıştır.
Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) tarafından paylaşılan bilgilerde, evcil hayvanlardaki durum şu şekilde anlatılmaktadır. Hong Kong’ta, 26 Şubat tarihinde COVID-19 pozitif bir insanın evinde bulunan 17 yaşındaki bir köpekte çok düşük miktarda SARS-CoV-2 tespit edilmiştir. Elde edilen veriler ışığında, uzmanlar tarafından bulaşmanın hayvan sahibinden köpeğe doğru olduğu yorumlanmıştır. Köpek ise hiçbir klinik belirti göstermemiştir. Hastalığın yayılmasında köpeklerin bir rol oynadığına veya köpeklerin bu hastalığa yakalandıklarına dair hiç bir kanıt yoktur. Farklı hayvanların COVID-19 virüsü ile hastalanıp hastalanmayacağı ve mekanizmasının anlaşılabilmesi için daha fazla çalışmanın yapılmasına ihtiyaç vardır.
COVID-19’un kaynağının hayvanlar olduğu düşünülse de hastalığın nereden ortaya çıktığı kesin olarak tespit edilebilmiş değildir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), Amerika Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ve diğer uluslararası kuruluşlara göre henüz COVID-19 salgınının gıdalarla bulaştığına dair herhangi bir bilimsel delil yoktur. Ayrıca COVID-19 ile benzer hastalıklar olan SARS ve MERS’te de gıda kaynaklı bildirilmiş bir vakaya rastlanmamıştır. Ancak virüsün yüzeylerde ve cisimlerde uzun bir süre canlı kalabildiği ve bu cisimlere temas eden kişilere bulaşabildiği bilinmektedir. Genel olarak, koronavirüsler -20°C'de donmuş ortamlarda iki yıla kadar enfeksiyöz karakterlerini koruyabilmektedir. SARS-CoV ve MERS-CoV üzerinde yapılan çalışmalar, bu virüslerin sıcaklık, nem gibi parametrelerin kombinasyonuna bağlı olarak günlerce farklı yüzeylerde kalabileceğini göstermiştir. Bu noktada gıdaları da bir cisim gibi düşünmek mümkündür. Bu nedenle COVID-19’un bulaşmasının önlenmesi için genel gıda hijyeni tedbirlerine uyulması tavsiye edilmektedir. Bu noktada açıkta satılan gıdaların toz-toprak, kirli yüzeyler veya kişilerce teması engellenmelidir. Öncelikle hastalık belirtisi gösteren personelin gıda işletmelerine girişi sınırlandırılmalıdır. Başta hayvansal gıdalar olmak üzere gıda işletmelerinde çalışanların el temizliği ve hijyenine dikkat etmeleri gerekmektedir. Koronavirüsler pişirme sıcaklıklarına (70°C) duyarlıdır. Dolayısıyla hayvansal gıdaların iyice pişirildikten sonra tüketilmesi önerilmektedir. Ayrıca çiğ tüketilecek gıdalar ile pişirildikten sonra tüketilecek gıdaların birbirine temas ettirilmemesi çapraz bulaşmaların önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Gıda işletmelerinin özellikle sıklıkla temas edilen yüzeylerinin düzenli olarak temizlenmesi COVID-19’udan korunma tedbirleri arasında yer almaktadır.
 
 
TANI
COVID-19 hastalarından alından kan, balgam, idrar, dışkı, burun sürüntüsü (svab), orofaringeal sürüntü, bronkoalveolar lavaj sıvısı, bronkoskopi biyopsi örneği viral RNA yönünden test edildiğinde; virüsün en yüksek oranda tespit edildiği örnek bronkoalveolar lavaj sıvısı olarak belirlenmiştir. Bunu sırasıyla; balgam, burun sürüntüsü, bronkoskopi biyopsi örneği, faringeal sürüntü, dışkı ve kan örnekleri takip ederken; idrar örneklerinde ise virüse hiç rastlanılmamıştır. Yapılan çalışmalara göre bronkoalveolar lavaj sıvısı, SARS-CoV-2 teşhisinde kullanılacak en uygun materyal olarak gözükmektedir.
SARS-CoV-2 varlığının solunum örneklerinde belirlenmesinde real-time PZR kullanılmıştır. Burada virüsün açık okuma bölgesi (ORF1ab) ve nükleokapsid proteini (NP) hedef alınmıştır. Her iki gen bölgesi pozitif olan örnekler pozitif olarak kabul edilmiştir.
COVID-19 hastalarının tam kan analizlerinde eozinopeni (eozinofil hücrelerinin azalması) ve lenfopeni (lenfosit hücrelerinin azalması) bulgularının bir arada olduğu ve bunun klinik tanıya yardımcı olabileceği bildirilmiştir. SARS-CoV-2 ile enfekte kişilerde serum C reaktif protein (CRP), serum amiloid A (SAA), prokalsitonin, D-dimer ve kreatin kinaz seviyelerinde artış gözlenmektedir. Bu parametrelerdeki artış yangısal reaksiyon ve koagülasyon (pıhtılaşma) mekanizmasında bozulmaya işaret etmektedir. Şiddetli hastalarda CRP, prokalsitonin, D-dimer seviyesinin artması ve lökosit (beyaz kan hücreleri) sayısında artış önemli bulgular arasındadır.
 
KORUMA KONTROL
 
SARS-CoV-2, enfekte insanların öksürmesi veya nefesi ile havaya yayılan küçük damlacıklar ile yayılmaktadır. Virüsü içeren bu damlacıklar nesnelere ve yüzeylere düşmektedir. Diğer insanlar, virüs ile kontamine bu nesnelere veya yüzeylere dokunup ardından gözlerine, burunlarına veya ağızlarına dokunarak COVID-19'a yakalanmaktadır. Bu nedenle kişisel hijyen ve özellikle ellerin etkili bir şekilde yıkanması hastalığa yakalanmamak için oldukça önemlidir. Enfeksiyonun oluşması için bir diğer yol da, SARS-CoV-2 ile enfekte kişilerden saçılan damlacıkların bir başka kişi tarafından solunmasıdır. Bu yolla bulaşmanın önüne geçmek için insanlarla yakın temastan kaçınmak ve diğer insanlara en az 1 metre uzak durmak önemlidir.
SARS-CoV-2’nin koruma ve kontrolünde ülkelerin göstermiş olduğu tepki hızı, hastalığın yayılmasını ve subklinik, şiddetli ve ölüm ile seyreden vakaların sayısını direkt olarak etkilemiştir. Hastalık, salgının ilk zamanlarında Singapur ve Hong Kong’da, ilerleyen zamanlarda Almanya, Fransa, İspanya’da bildirilmesine rağmen, tüm bu ülkelerde görülen vaka sayılarında oldukça değişkenlik göstermiştir. Ülkelerin COVID-19 salgına tepki verme şeklinin, hastalığın yayılma hızı ve derecesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu Şekil 1’de görülmektedir. Bu mücadelede en başarılı model olarak Singapur modeli gösterilmiştir. Singapur modelinde bilimsel ve katı önlemlerin alınması ve hemen uygulamaya konulması olumlu etkisini göstermiştir (Şekil 1).
 
Şekil 1. İlk vakanın görülmesinde sonra vaka sayılarındaki artış hızı (https://www.npr.org/sections/goatsandsoda/2020/03/12/814522489/singapore-wins-praise-for-its-covid-19-strategy-the-u-s-does-not



Korunmada, vakaların hızlı tespiti ve izolasyonu, temas takibi, karantina ve basit korunma önlemleri gibi temel halk sağlığı önlemleri önemlidir. Belirli bir antiviral tedavisi olmadığı için, hastalıktan korunmada yüksek konsantrasyonda antiseptik-dezenfektanların kullanımı çok önemlidir. Bu dezenfektanlar arasında; %0,1 oranında sulandırılmış sodyum hipoklorit (çamaşır suyu), %70’lik 2-propanol, %70-80’lik etanol (etil alkol), %0,5’lik hidrojen peroksit, kloramin T, sodyum hipoklorit+potasyum bromit, %26 glukoprotamin yer almaktadır. İnsan hekimliğinde yaygın olarak kullanılan klorheksidin ve setrimid gibi dezenfektanlara etanol ilave edilmez ise HCoV 229E üzerinde etkisinin olmadığı bildirilmiştir. COVID-19 virüsünün çevresel kontaminasyonu ve yayılmasında cansız malzemelerin rolü, antiseptik-dezenfektan formülasyonlarına karşı duyarlılıkları ve/veya dirençleri, yeni, etkili ve toksik olmayan dezenfektanların geliştirilmesi koruma kontrolde önemlidir. SARS-CoV, MERS-CoV ve insan koronavirüsü (HCoV) farklı suşlarının çeşitli cansız yüzeylerde aktif olarak kaldığı süreler Tablo 3’de verilmiştir.
 
Tablo 3. İnsanlarda enfeksiyon yapan farklı koronavirüslerin çeşitli cansız yüzeylerde ve farklı sıcaklıklarda aktif olarak kaldığı süreler.(DOI: 10.1016/j.jhin.2020.01.022)
Yüzey tipi Virüs Suş/izolat Test edilen viral titre/DKID 50 Sıcaklık Virüsün aktif kaldığı süre
Çelik MERS-CoV HCoV-EMC/2012 izolatı 105 20°C
30°C
48 saat
8–24 saat
HCoV 229E suşu 103 21°C 5 gün
Alüminyum HCoV 229E ve OC43 suşları 5 x 103 21°C 2–8 saat
Metal SARS-CoV P9 suşu 105 Oda sıcaklığı 5 gün
Ahşap SARS-CoV P9 suşu 105 Oda sıcaklığı 4 gün
Kağıt SARS-CoV P9 suşu 105 Oda sıcaklığı 4–5 gün
SARS-CoV GVU6109 suşu 106
105
104
Oda sıcaklığı 24 saat
3 saat
< 5 dakika
Cam SARS-CoV P9 suşu 105 Oda sıcaklığı 4 gün
HCoV 229E suşu 103 21°C 5 gün
Plastik SARS-CoV HKU39849 suşu 105 22°-25°C ≤ 5 gün
MERS-CoV HCoV-EMC/2012 izolatı 105 20°C
30°C
48 saat
8–24 saat
SARS-CoV P9 suşu 105 Oda sıcaklığı 4 gün
SARS-CoV FFM1 suşu  107 Oda sıcaklığı 6–9 gün
HCoV 229E suşu 107 Oda sıcaklığı 2–6 gün
PVC HCoV 229E suşu 103 21°C 5 gün
Silikon kauçuk HCoV 229E suşu 103 21°C 5 gün
Lateks ameliyat eldiveni HCoV 229E ve OC43 suşları 5 x 103 21°C ≤ 8 saat
Tek kullanımlık önlük SARS-CoV GVU6109 suşu 106
105
104
Oda sıcaklığı 2 gün
24 saat
1 saat
Seramik HCoV 229E suşu 103 21°C 5 gün
Teflon HCoV 229E suşu 103 21°C 5 gün
 
 
DSÖ, SARS-CoV-2 enfeksiyonundan korunmak için bazı temel önlemlerin altını önemle çizmektedir:
- Ellerinizi sıkça sabun ve su ile yıkayın veya alkol temelli el antiseptikleri kullanın.
- Hapşıran ve öksüren insanlarla aranızda en az 1 metre mesafe olmasına dikkat edin.
- Ellerinizle gözünüze, burnunuza ve ağzınıza ellemeyin.
- Öksürürken ve hapşırırken ağzınızı tek kullanımlık peçete ile kapatın ve kullandıktan sonra peçeteyi çöp kutusuna atın. Eğer yanınızda peçete yoksa kolunuzu dirseğinizden bükerek ağzınızı kapatın.
- Ateş, öksürük, nefes darlığı gibi bulgularınız varsa hemen hastaneye başvurun.
- İnsanlarla selamlaşırken öpüşmeyin ve tokalaşmayın.
- 60 yaşın üzerindeyseniz ve kalp hastalığı, hipertansiyon, şeker hastalığı, solunum hastalığı gibi kronik rahatsızlığınız varsa kalabalık yerlere gitmeyin.
- Öksürdükten ve hapşırdıktan sonra, canlı veya ölü hayvanlarla temas sonrasında, tuvalete girişte ve tuvaletten çıkışta, yemek yemeden önce, yemek hazırlamadan önce ve hazırladıktan sonra ellerinizi yıkayın.
            DSÖ, COVID-19 ile kişisel mücadelede tuzlu su ile burun yıkamanın kanıtlanmış herhangi bir faydası olmadığını belirtmiş ve kişisel koruyucu maske kullanımını yalnızca hasta kişiler için önermiştir. Ayrıca kişisel koruyucu maskenin kullanımında bazı temel kurallara uyulmaz ise maskelerin enfeksiyon kaynağı olabileceğini duyurmuştur. DSÖ, maske takılırken dikkat edilmesi gereken kuralları şu şekilde sıralamaktadır:
- Maske takmadan önce ellerinizi sabun ve suyla yıkayın veya alkollü el antiseptiği kullanın.
- Maskenin ağzınızı ve burnunuzu kapattığından ve maskeyle yüzünüz arasında boşluk olmadığından emin olun.
- Maskeyi kullanırken maskeyi ellemeyin. Eğer maskeyi ellerseniz ellerinizi sabun ve suyla yıkayın veya alkollü el antiseptiği kullanın.
- Maske nemlendiğinde yenisini takın ve bir defa kullandığınız maskeyi kesinlikle tekrar kullanmayın.
- Maskeyi yüzünüzden çıkarırken iplikli/lastikli kulak arkası kısmından tutarak ve kesinlikle ön kısmına dokunmadan çıkarın.
- Çıkardığınız maskeleri derhal çöp kutusuna atın ve ellerinizi sabun ve suyla yıkayın veya alkollü el antiseptiği kullanın.
 
 Prof. Dr. Ahmet Kürşat AZKUR1
Doç. Dr. Dilek AZKUR2
           Dr. Emel AKSOY1             
 
1- Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı Yahşihan/Kırıkkale
2- Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Alerji İmmünoloji Kliniği Yahşihan/Kırıkkale