Tarım sektöründe “girdi maliyetleri” konusu her zaman önemli olmakla birlikte, son dönemdeki kadar yaygın gündem oluşturmamıştı. Öyle ki, sektör paydaşlarının yanısıra tüketicilerin gündemlerinde de önemli yer işgal eder hale gelmiştir. Bu durum, gıda fiyatları bağlamında hem konvansiyonel ve hem de sosyal medyanın yayınlarında en fazla yeri almaktadır.

Girdi maliyetleri ve ürün satış fiyatları ilişkisi tek başına düşünülmemelidir. İşletmelerin yapılandırılması, fiziki gerekliliklerin yerine getirilmesi ve üretim aşamalarının yönetimi stratejisi olarak özetlenebilecek iki önemli konu ile beraber olduğunda başarılı olur. Aksi halde, motoru olmayan bir aracın deposuna yakıt koymak gibi boşa bir çaba olabilir. Tarımsal üretimde başarılı örneklere baktığımızda bazı önemli süreçlerin sağlam kurulmasının bu başarıyı getirdiği görülmektedir.

1- Tarımsal işletmelerin yapılandırılması

*Üretilen ürün türüne, coğrafi bölgeye, arazinin özelliğine ( sulu, kuru tarım, ürün, hayvan türü, mera varlığı ve kaba yem üretim potansiyeli vb) göre optimum işletme büyüklüklerinin ( küçük, orta ve büyük ölçekli işletme) tanımlanması, uygun kredilerle bu işletme yapılarının oluşmasının sağlanması..

*Bu işletmelerin “ çiftliklerin” parçalı satış yada miras yoluyla parçalanmasının önlenmesi,

*Aile işletmelerinin tanımlanması ve sistem içerine entegrasyonu ve sürdürebilirliği konusunda planlama yapılması

*İşletmelere, büyüklüklerine, üretilen ürüne göre belli periyotlarda fiziki ve alet ekipman modernizasyonu desteği uygulamaları

2- Tarımsal üretim “çiftlikten tabağa” diye özetlenecek sürecin yönetimi;

* Makul girdi maliyetlerinin sağlanması,

* işletme tiplerine ve üretilen ürüne göre vergi muafiyetleri ve destek modelleri uygulamaları

*Üretim ve hasat aşamasındaki risklerin (doğal afet vb) yönetilmesi ve telafisi,

*Bölgesel ortalamanın altında verim alınması halinde telafi edici mekanizmanın olması,

*Hasat yada ürün alma aşamasında depolama, muhafaza,

*Uygun piyasa şartlarında makul fiyatla pazarlama..

Bunları sağlamada çiftçilerin, devletin, tarımsal STK’ ların nasıl rol aldıkları ve finansman modellerinin nasıl çalıştırıldığına ilişkin ABD, Rusya Federasyonu ve Avrupa Birliğindeki uygulama örneklerini daha önceki yazılarımızda açıklamaya çalıştık.

Bu yazımızda kooperatiflerin ya da daha geniş tanımıyla tarımsal örgütlerin girdi temininde ve ürünlerin pazarlanması yani tüketiciye sunulması için market raflarına kadar ulaştırılmasındaki rollerini ülkeler üzerinden göstermeye çalışacağız.

Tarımda Üretici Örgütlenmesi

"AB ülkelerinde kooperatifçilik 19.yy. da başlamıştır. Tarım kooperatifleri ortaklarının gelirlerini iyileştirmeye ve ürünlerine pazar temin etmeye yardım etmektedirler. Ekonomide ve sosyal alanda sosyo-ekonomik arabulucu olarak görev yaparlar. Tarımsal örgütlenmenin en yaygın olduğu ve geliştiği ülkelerin başında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri gelmektedir. AB’de, tarım kesimine yönelik politikaların oluşturulmasında ve bu politikaların uygulanmasında tarımsal örgütlerin önemli bir yeri vardır. Tarıma dayalı sanayinin yaklaşık %50’si bu örgütler aracılığıyla yürütülmektedir. AB tarımında örgütlenmenin diğer fonksiyonları da; üretimin kalite ve miktar açısından talebe göre ayarlanmasını ve planlanmasını sağlamak, arz yoğunluğunu teşvik etmek ve üyeleri tarafından üretilen ürünlerin pazarda yer almasını sağlamak, üretim maliyetlerini azaltmak, üretici fiyatlarında istikrarı sağlamak ve özellikle su, toprak ve peyzaj kalitesini koruyacak, biyoçeşitliliği muhafaza edecek üretim uygulamalarının, üretim tekniklerinin, çevreyle dost atık yöntemi uygulamalarının yaygınlaştırılmasını sağlamaktır."

AB’de üretici örgütleri çiftçilerin gönüllü katılımlarına dayanmakta, ancak devletin onayı ile kurulmaktadır.

Üretici örgütünün kurulması için birliğin belli bir üye sayısına ulaşmış olması, asgari bir miktarda ürün pazarlıyor olması, üyelerine çevre dostu üretim yapmaktan, depolama, tasnif, pazarlama, defter tutma ve bütçe tekniğine kadar çeşitli konularda bilgi aktarması ve bir eylem planı yapmış olması gibi gerekmektedir.

Üretici örgütleri eylem planında öngördüklerini uygulamak, üye ülke ve topluluk denetimine açık olmak, çalışmalar hakkında gerekli her türlü istatistiği toplamak ve bir işletme fonu kurmakla yükümlüdür.

AB’de faaliyet gösteren üretici örgütleri İşletme Fonlarının %54’lük bir oranla yarısından fazlasını üretim ve pazarlamayla ilgili teknik önlemler kapsamında kullanmaktadırlar. Üretici örgütleri İşletme Fonlarının %13’ünü kalitenin artırılması kapsamında kontroller ve bitki koruma önlemleri için harcamakta iken, %11’ini özel çevresel önlemlere, %7’sini satış ve tanıtıma yönelik harcamaktadırlar.

Üye devletler üretici örgütlerinin yardım alma şartlarını karşılayıp karşılamadığını belirlemek için yerinde kontrollerle denetlemektedirler. Kontroller örneklemeler şeklinde yapılmaktadır. Bu bağlamda üretici örgütlerinin en az %20’si ve toplam yardım miktarının %30’u denetlenmektedir. Ayrıca örneklemelerde risk analizine göre kontrol sıklığı artırılmaktadır.

AB genelinde toplam 1528 adet üretici örgütü faaliyet göstermektedir İspanya, Fransa, İtalya ve Yunanistan'da faaliyet gösteren üretici örgütlerinin sayıları diğer ülkelere göre daha fazladır.

AB de ÜRETİCİ ÖRGÜTLERİ

1. COGECA (AB Tarımsal Kooperatifler Genel Komitesi)

AB bünyesinde kooperatiflerin üst birliğidir. Üye ülkelerden toplam 39 kooperatif üst kuruluşu üyesi vardır. Bu organizasyon kendi özel konularını, Avrupa Komisyonunda, Bakanlar Konseyinde, Avrupa Parlamentosunda, Ekonomik ve Sosyal Komitede ve Bölgesel Komitede sunar ve tartışılmasını sağlar. COGECA, Kooperatifler ve tarım ile ilgili topluluk politikalarının geliştirilmesi ve hazırlanmasında taraf teşkil etmektedir. COGECA, Kooperatifler arası ilişkilerin geliştirilmesi faaliyetlerinde bulunmaktadır. İhracat ve ithalat yapan kooperatiflerin listesini hazırlamakta, 500 den fazla kooperatifin faaliyetlerinin istatistiklerini tutmakta, kooperatifçilik ile ilgili çalışmalar(vergilendirme, kooperatif hukuku, kooperatif eğitimi) yapmakta ve sempozyumlar düzenlemektedir.

2. COPA (AB Tarımsal Organizasyonlar Komitesi)

25 ülkeden toplam 59 çiftçi örgütü üyesi mevcuttur. Bunların içinde ziraat odaları , sendikalar, çiftçi birlikleri ve kooperatifler gibi bir çok çiftçi örgütü vardır. COPA, çok fonksiyonlu ve sürdürülebilir Avrupa Tarım Modelinin geliştiricisi ve savunucusudur ve Avrupa komisyonunda temsil edilmektedir. COPA komisyon üyeleri ile OTP ve piyasa düzenleri ve yıllık ürün fiyatları konusunda tartışmalarda bulunmak üzere toplantılar yapar.

3. CEJA (Avrupa Genç Çiftçiler Konseyi)

Bünyesinde 22 ulusal organizasyon vardır. Bir milyona yakın genç çiftçiyi temsil etmektedir. CEJA Avrupa komisyonunun 24 tarımsal komitesine düzenli olarak katılmaktadır. Amaçları; Avrupa’da kırsal alanın ve tarımın geliştirilmesinde etkili olmak, Genç çiftçilerin koşullarını iyileştirmek, Genç çiftçiler arası iletişimi sağlamak, Genç çiftçilerin eğitimi ile ilgili çalışmak, Tarımın rolü konusunda toplumu bilgilendirmek.

Üye ülkeler üretici örgütlerinin kuruluşunu kolaylaştırmak için, kuruluşunun ilk beş yılında kuruluşu teşvik ve yönetimi kolaylaştırmak için yardım yapabilmekte ve yardım harcamalarının bir kısmını karşılamak üzere doğrudan veya kredi kuruluşları eliyle özel koşullarla kredi açabilmektedir. Buna karşılık, üye ülkeler üretici kuruluşlarının işlevlerini yerine getirmeleri için gerekli önlemleri almakta ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen kuruluşlar için yaptırım uygulamaktadırlar. AB bir bütün olmasına rağmen tek tip bir örgütlenme deseni bulmak mümkün değildir. AB’de her ülkenin kendine özgü bir örgütlenme modeli mevcuttur.

ALMANYA’da çiftçi örgütü olarak iki büyük organizasyon bulunmaktadır. Bunlar; Alman RAİFFEİSEN Birliği ve Alman Çiftçi Birliği’dir.

Eyalet Çiftçi Birlikleri, Alman Kırsal Gençlik Federasyonu, Alman Tarım Koleji Mezunları Birliği gibi organizasyonlar bulunmaktadır

Alman Çiftçi Birliği Çatısı altında ;11 Bölgesel Birlik, 4 Federal Kooperatif, 31 Bölgesel Kooperati, 4044 adet pazarlama, hizmet ve alım tedarik kooperatifi bulunmaktadır.

Birliğin Amaçları; Tarım alanında kabul edilebilir bir ihracat politikası ve uygun bir iş bölümünü desteklemek, Çiftçilerin mesleki sorunlarını çözmek ve yardım programları hazırlamak, Kırsal yapı üzerinde kurulu tarımsal sistemin devamını garanti altına almak.

DANİMARKA ‘ da Tarım Konseyi çatısı altında;

Danimarka Çiftçi Birlikleri Federasyonu

Danimarka Aile İşletmeleri Birliği

Domuz Konseyi, Tohum Konseyi, Şeker Pan.Ür.Kon., Süt Hayvancılığı Federasyonu, Kanatlı Hayvancılık Federasyonu, Sığır ve Et Borsası, Kürk Üretim Birliği, Meyve ve Sebze Konseyi ve Kooperatifler Federasyonu bulunur.

Danimarka Tarım Kooperatiflerinin organizasyon yapısında üst örgüt olan Tarım Kooperatifleri Federasyonu 1899 yılında kurulmuştur. Federasyon 25 üye kuruluştan meydana gelmektedir. Bunların içinde Tarımsal işleme ve pazarlama kooperatifleri ile birlikte bankacılık, sigortacılık, balıkçılık alanlarında faaliyet gösteren bir çok şirket de federasyona üyedir. Amacı; üyelerinin her türlü girdilerini temin etmek ve ürünlerinin pazarlanmasını sağlamaktır.

FRANSA çiftçi örgütlenmesi çok çeşitli ve geniş kapsamlıdır. Çiftçi örgütlenmesini genel olarak şu gruplar altında toplamak mümkündür;

Ulusal Çiftçi Birlikleri Federasyonu, Ulusal Genç Çiftçiler Federasyonu, Ziraat Odaları Birliği, Ulusal Tarımsal Kooperatif Federasyonu, Ulusal Tarımsal Kredi Federasyonu

ÜRETİCİ ÖRGÜTLERİNİN ÜRÜN PAZARLANMASINDAKİ PAYLARI

Tablo 1 ‘ i incelediğimizde; AB ülkelerinde kooperatiflerinde kooperatiflerin süt ve süt ürünleri pazarlamadaki (tüketiciye sunulması) payları iki ülke hariç % 50- 99 oranında bir paya sahip olduğu görülüyor. Ülkemizde bu oranın % 5 i zor bulduğu dikkate alınırsa İspanya ve Yunanistan daki kooperatiflerin AB ortalamasına göre az gibi görünen pazarlamadaki paylarının bile bizimkinin 4- 5 katı daha fazla olduğu görülmektedir.

Kırmızı etin pazarlamasında kooperatiflerin payları ise birkaç ülke  hariç olmak üzere % 20- 76 arasında değişmektedir. Sütün pazar payının yüksek olması yani süt üretimi ve pazarlamadaki istikrarın doğrudan kırmızı eti de olumlu yönde etkilediği anlamına geldiğini unutmamak lazım.

Tabloda verilen ürünlerde kooperatiflerin payını incelersek piyasayı büyük ölçüde etkileyen, yönlendiren bir paya sahip oldukları görülmektedir.

Tablo; 1-AB Ülkelerinde Üretici Örgütlerinin Ürün Pazarlamadaki Payları ( %)

Kaynak; EC , Directorate for agriculture.

AB dışından bir örnek olarak İSRAİL ‘deki duruma bakacak olursak; Dünya standartlarında, güvenilir ve sürdürülebilir ürünlerin üretimi, paketlenmesi, uluslar arası pazarlaması amacıyla İsrail’de kurulmuş olan üretici örgütü, Carmel Agrexcó dur. 100’ün üzerinde tarımsal işletme ürünlerini bu örgüt aracılığı ile pazarlamaktadır. Londra, Frankfurt, Paris, Rotterdam, New York, Zürih, Viyana, Madrid ve Milan’da ofisleri bulunan birlik Avrupa, Latin Amerika ve Kuzey Amerika, Japonya, Singapur ile Hong Kong gibi geniş çağlı bir dağıtım ağı aracılığı ile ürünlerinin satışını gerçekleştirmektedir. Carmel,Carmel Bio-Top, Alesia ve Coral olmak üzere 4 ticari markası bulunmaktadır. Üreticilerine günlük olarak ürünlerin fiyat değişimi konusunda bilgiler sunmaktadır. Pazar payı İsrail’de %60 düzeyindedir.

TARIMSAL GİRDİ SAĞLAMADA ÖRGÜTLERİN PAYLARI

Tarımsal ürünlerde fiyat istikrarını sağlamada üretici örgütlerinin pazar payları  önemli bir konudur. Ancak, bu istikrarı sağlamada üreticilerin girdi maliyetlerinin de makul ölçülerde olması ile mümkün olabilmektedir. Tablo 2 incelendiğinde, ülkelerin önemli bir kısmında girdilerin temininde tarımsal örgütlerin payının tüm girdileri sağlama açısından ülkelere göre % 40-70 arasında olduğu görülmektedir.

Tablo; 2- AB Ülkelerinde Üretici Örgütlerinin Girdi Tedarikindeki Payları ( %)

Kaynak; EC , Directorate for agriculture.

Tarımsal Örgütlerin hem girdilerin sağlanmasında, hem de ürünlerin market raflarına koyma noktasına kadar pazarlanmasında elde ettikleri bu büyük oran, piyasada hem üreticiyi hem tüketiciyi olumsuz etkileyen spekülatif hareketleri önleyerek üretimin sürdürülebilirliğini sağlamaktadır. Başka bir deyişle üretimden tüketime kadar fiyat istikrarını sağlayarak, üreticinin faaliyetlerinin sürdürülebilir olmasının ve tüketicinin de gıdaya kolay ve makul erişiminin sigortası olmaktadır.

Türkiyede tarımsal örgütler; Kooperatifler ( 1163 sayılı kanun), Islah Amaçlı birlikler (5996 sayıl kanun), Üretici Birlikleri ( 5200 saylı kanun) ve Ziraat odaları (6964 sayılı kanun) çatıları altında kurulmuş durumdadır.

Türkiye’de tarımsal örgütlerin, etkinliği ve başarısını kısıtladığı belirtilen ve geliştirilmesi gerekli sorunlu alanları olarak;

*Ortakların eğitim seviyesi,

*Birlikte çalışma kültürü ve bilinci,

*Ortak sayısı ve ölçekleri,

*Örgütlenme yapıları ve tarımsal örgütler arası işbirliği,

*Sermaye ve uygun finansmana erişim,

*Kurumsallaşma ve profesyonel yönetim,

*Etkin iç denetim ve bağımsız dış denetim mekanizması eksiklikleri sayılabilir.

Uluslararası rekabetin daha da yoğunlaşacağının görüldüğü bir dönemde, ülkemiz çiftçilerinin birlikte hareket etmeleri kaçınılmazdır. Sürdürülebilir tarımsal kalkınma ve gıda güvenliği adına temel ilkeler göz önünde tutularak, dünya örneklerinde olduğu üzere tarımsal örgütlenmenin etkin olarak kullanılması büyük önem taşımaktadır. Zira, dünya tarımında her şeye rağmen hala önemli bir yeri olan Türkiye’nin geleceğinde tarım, tarımın kalkınmasında da tarımsal örgütler önemli rol oynayacaktır, oynamalıdır.