KADIN DİNİN GÖLGESİNDE DEĞİL, İZZETİN MERKEZİNDE

Yüzyıllar önce Arap yarımadasında, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir dönemde, gökyüzünden bir ses yükseldi: Diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda… (Tekvir, 8-9)

Abone Ol

İşte o ses, karanlığa indirilen ilk ışıktı. Ve o ışıkla birlikte, kadın yeniden doğdu… Sesi duyuldu, adı saygıyla anıldı, yeri yüceltildi.

Bir Devrim Gibi Gelen Ayetler

Kur’an-ı Kerim’in indirilişiyle birlikte kadın, bir “nesne” olmaktan çıkarıldı.

Mal sayılmaktan, mirastan mahrum kalmaktan, iradesiz bir gölge olmaktan kurtarıldı.

Kadınlar, ilk kez bir dine muhatap oldular. Emirler onlara da indi, müjdeler de…

İslam, “kadınla erkek bir bütündür” dedi. Takvada üstünlük esas alındı; cinsiyet değil.

Hz. Muhammed (s.a.v.), döneminin çok ötesinde bir kadın algısı inşa etti.

Ticaret erbabı Hz. Hatice’ye duyduğu güven, Hz. Aişe ile yaptığı istişareler, kızlarıyla kurduğu sevgi dolu ilişki, kadına karşı olması gereken tavrın en sade örnekleriydi.

Kadınlar, erkeklerle eşit haklara sahiptir. Diyen bir dinin peygamberiydi o.

Kadını susturmak, perdelemek, geri plana atmak İslam değil; cehaletin yansımasıdır.

İslam, kadına acımayı değil; saygı duymayı emreder.

Onu korumayı değil; haklarını teslim etmeyi emreder.

Kadını yücelten bir inanç, ona gölge gibi davranan zihniyetlerle mücadele etmelidir.

Unutmayalım: Kadın, emanettir. Emanete hıyanet edilmez. Ve hiçbir din, emanetine bu kadar değer vermemiştir. Kadınlara yapılan kötü muameleyi asla kabul etmedi.

Vedâ Hutbesi’nde özellikle kadınların haklarını vurgulaması da, bu değerin altını çizen tarihi bir vesikadır.

İslam, kadına mülkiyet hakkı verdi.

Evlenirken mehir alma hakkı tanıdı. Zorla evliliği reddetti.

Miras, nafaka, boşanma gibi konularda kadını güvence altına aldı.

Oysa bugün bazı toplumlarda hâlâ kadının sesi kısık, hakkı eksik, değeri tartışmalıysa, bu İslam’dan değil; geleneklerin dine gölge düşürmesindendir.

Bir Yanlış Anlama: Kadını Korumak mı, Kısıtlamak mı?

Kadının örtünmesi, tesettürü; saygıyla birlikte mahremiyetini korumaktır. Ama bu ilke, onu hayattan koparmak, sosyal yaşamdan dışlamak, sadece evle sınırlandırmak anlamına gelmez. İslam, kadının bilgi sahibi olmasını teşvik etmiştir.

Hz. Aişe’den onlarca hadis nakledilmiş, kadınlar eğitim vermiş, sahabe kadınlar ilim halkalarında yer almıştır.

Bu miras, bize kadınların toplumda aktif roller üstlenebileceğini gösterir.

Bugün kadın hakları hâlâ tartışılıyorsa, mesele dinde değil; dinin nasıl anlaşıldığındadır.

Kur’an ve sünnet, kadını yücelten bir sistem sunmuştur.

{ "vars": { "account": "G-E7JE8FH3KL" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }