Arıcılığın tarihçesi, on binlerce yıl öncesine kadar gitmektedir. M.Ö. 7000 yıllarında (Mesolitic dönem) yapıldığı sanılan ve İspanya’nın Valencia kenti yakınlarında “Cuevas de la Arena”daki kazılarda ortaya çıkan resimler, insanoğlunun o tarihlerde arılardan bal aldığını göstermektedir. İlk insanlar doğal olarak ağaç kovukları ve kaya oyuklarına yerleşen arıları görmüş ve onların balını alarak bu değerli gıda maddesinden yararlanmışlardır. Esas arıcılığı, insanların ağaç kovuklarındaki arılara, ihtiyaçları kadar balı bırakıp geri kalan balı hasat ederek kendi tüketimlerine sunmayla başlamıştır. Daha sonraları, arılara ilkel barınaklar hazırlamış ve bir araya getirerek küçük arılıklar oluşturmuşlar. Tarihsel olarak sürekli gelişmekte olan arıcılık, günümüzde çok daha modern ve bilimsel yaklaşımlar kullanılarak kontrollü bir şekilde yapılmaktadır. Böylesine eski tarihi birikime sahip arı ve ürünleri halen gelişmekte ve ciddi anlamda bir üretim kolu haline gelmiştir.

Arıların, doğadan doğal yollarla üretmiş oldukları ürünleri, insan beslenmesinde ve hatta bazı hastalıklardan korunmak için kullanılması son yıllarda artış göstermiştir. En çok bilinen arı ürünü, bal olmak üzere arısütü, polen, propolis, arı ekmeği, arı mumu ve arı zehiri, arıların ürettiği ürünlerdir. Birçok araştırmaya konu olmuş arı ürünleri, insanlığa katkılarını saymakla bitiremeyiz. Arı ürünleri arasında en çok üretilen ve tüketilen bal, temel gıda maddesi olması ile beraber fonksiyonel gıda olması bakımından önemli bir yere sahiptir.

Yapılan çalışmalarda, balın insan sindirim sistemi üzerinde ciddi anlamda pozitif etkisi olduğu söylenmektedir. Özellikle mide ülserinin etkeni olarak gösterilen Helicobacter pylori’nin gelişimi üzerine inhibe edici özelliği olduğu ve hastalığın gerilemesinin sağlandığı bildirilmektedir (Çakmak 2001). Bunların yanı sıra asidoza engel olması, yağ sindirimini kolaylaştırması, iştah açması, bağırsak hareketlerini düzenlemesi bakımından balın sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır (Akpınar 2002). Balın beslenmedeki önemi, sindirim olayının gerçekleşmesinde etkili olup diğer gıda maddelerinin daha iyi emilmesini sağladığı ve bu gıda maddelerinden yararlanma oranını arttırdığı bilinmektedir. Besleyici özelliğinden yararlandığımız bal, özellikle çocuk beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca bal insanların günlük gereksinimleri olan C vitaminini yeterince içermektedir.

Bilimsel çalışmaların yanında kutsal kitaplarda baldan bahsedilmiştir. Kuran-ı Kerim Nahl Suresinde, (68) Ve rabbin bal arısına şöyle ilham etti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin. (69) Sonra her türlü besleyici ürünlerden ye; rabbinin koyduğu kanunlara boyun eğerek çizdiği yollardan git!" Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamından bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır (Anonim, 2020).

Balın insan sağlığı açısından vazgeçilmez bir besin olması, yapılan çalışmalarda ve pratikte bilinen bir gerçektir. Bu anlamda özellikle koronavirüs salgını yaşadığımız bu günlerde daha fazla bal tüketmemiz elzem olur. Ramazan ayının gelmesi ile bağışıklık sistemimizi desteklemesi ve uzun süre açlık durumunu, lehimize çevirmemiz gerekmektedir. İnsanın vücut direncinin yüksek olması ve zinde kalarak, oruç tutmak daha kolay olacaktır. Bu durumu sağlamak için hem sahurda hem de iftarda balın tüketilmesi önemlidir. Özellikle bal, limon ve su ile hazırlanacak bal şerbeti ile iftar açmanın faydasını göreceksiniz. Bu bal şerbeti kan şekerini hızlı bir şekilde dengeleyecek ve rahat bir iftar yapılmasını sağlayacaktır. Balın yüksek enerji içermesi, tüketildiğinde gün boyu kondisyonumuzu yüksek tutacağı, açlık ve su ihtiyaç hissini en aza indireceği bazı çalışmalarda belirlenmiştir. Doğanın bize sunduğu mucuzevi ürün olan bal, aynı zamanda tatlı olması bakımından tüketilmesi kolay ve tercih sebebidir. İftarda hamur tatlıları yerine bal ya da ballı ürünler daha iyi bir seçenek olacaktır. Ülkemizde geniş bir kesim sahurda kahvaltılık ürünler tüketmektedir. Sahurda yapay şekerli kahvaltılık ürünlerden kaçınılmalı ve bal tüketilmesi mideyi rahatlatarak uykuya geçişi kolaylaştıracaktır. Yapay şekerli ürünlerin metabolizmaya verdiği zarara karşın baldaki monosakkarit düzeyindeki enerji verici doğal karbonhidrat metabolizmayı rahatlatıcı özelliğe sahiptir. Ramazan’da yaşanan uzun süreli açlık durumları, kan şekerinin düşmesi ve kontrolsüz kilo kayıplarını önlemek için saf balın tüketilmesi önemlidir. Balın, gün boyunca kan şekerini dengeler özelliği ile rahat ve kaliteli bir ramazan geçirmek mümkündür. Sağlıklı, huzurlu ve hayırlı bir ramazan geçirerek, bayrama kavuşacak günler dilerim.


 

Zir. Yük. Mühendisi Ümit SAYLAK

Beyçeri Arıcılık Üretim Müdürü


 


 


 

KAYNAKLAR

Akpınar, A. 2002. Bal Beslenme Dergisi, S: 5-10, U. Ü. Ziraat Fakültesi Gıda Müh. Bölümü, Bursa.

Anonim, 2020. Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 416-418

https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Nahl-suresi/1969/68-69-ayet-tefsiri

Çakmak, İ. 2001. Apiterapi. Uludağ Arıcılık Dergisi 2. 16-18.