Dergimizin geçen ay 151. sayısını çıkarttık. Geriye dönüp baktığımızda, gurur verici bu güzel bir başarı aslında tesadüfen kazanılmamış. Yaklaşık 16 yıldır tarım medyasında önemli işler gerçekleştirilerek bu başarıya ulaşılmış. Dergide kamu kurumlarının bürokrat ve teknokratlarına, üreticiye çeşitli hizmetler sunan sektör temsilcilerine ve paydaşlarına ihtiyaç duydukları bilgiler verilmeye çalışılmış. Bu maksatla sektöre ilişkin güncel haberler ve gelişmeler okuyucuya doğru ve tarafsız şekilde aktarılmış. Bunun yanı sıra araştırma yazılarına ve alt sektörler bazında aydınlatıcı, yol gösterici makalelere yer verilmiş. Sorunları dile getirmenin ötesinde çözüm yolları öneren bu makalelerle, okurların sadece sorunların değil, çözümün de düşünen birer parçası olması hedeflenmiş. Diğer dergilerden farklı olarak sektörün nabzı okuyucu ile birlikte tutulmaya çalışılmış. Belki de bu nedenle aradan geçen zaman sonunda piyasada en çok tutulan ve okunulan dergilerden biri haline gelinmiş.

Bu başarı hikayesinin son 35 sayısında aralıksız yer alıyor olmak, beni için de gurur verici bir durum olduğunu belirtmeliyim. Her sayıda “Kooperatifçilik” başlığı altında Dünya’da ve ülkemizde üretici örgütlenmesi konularına değindim. Amacım, tarımda gelişmiş ülkelerin başarılarının ardında yatan en büyük neden olan kooperatifçiliği tanıtmak ve bu başarıları nasıl sağladıklarını anlatmaktı. Bu amaçla; ilk önce Dünyada yaşanılan genel sorunları tarımda başarılı ülkelerin kooperatiflerle nasıl çözdüklerine ilişkin örnekleri göstermeye, sonra da bizdeki kooperatifler ile karşılaştırmalar yaparak ülkemize özel neler yapabiliriz sorusuna cevaplar aradım. Bizdeki mevcut durumu, nerede başarılı olunduğu ya da hata yapıldığını ortaya koyarak her türlü sorunu “sihirli değnek kooperatifler” ile nasıl çözebileceğimizi anlattım. Yazılarımda esas hedefim okuyuculara, “ben sorunumu çözmek için kendim ne yapabilirim” sorusunu düşündürebilmek oldu. Bu nedenle de kooperatife kimlerin niçin ihtiyacı var konusunu sürekli sizlerle paylaştım. Umarım okurlarımıza ve sektörde emek veren herkese faydalı olabilmişimdir. 

Geçtiğimiz 15 yıla baktığımızda Dünyadaki gelişmelere paralel olarak, Türk Tarımının gerçekten büyük atılım içinde olduğunu görüyoruz. Hemen her üründe üretimimiz artıyor. Verimliliğimiz artıyor. Ürünlerimizde kalite artıyor. Dolayısı ile özellikle ihracatımız giderek artıyor. Bu tespitlere göre; ilk bakışta tarımda bir başarının olduğunu söyleyebiliriz. Ama Tarımdaki gelişmelerin kolay elde edilmediğini, büyük fedakarlıklar gerektirdiğini de söylemeliyiz. Maalesef başta çiftçi olmak üzere fedakârlık yapanların bu başarının nimetlerinden faydalanabildiğini söyleyemeyiz. Üstelik bir tarım ülkesi olmamıza rağmen tüketicinin bile yeterli ve dengeli gıdaya tam olarak ulaşabildiğini söyleyemeyiz.

Üreticinin üretime devam etmesi için, emeğinin karşılığı olan hak ettiği yüksek geliri almasını sağlamalıyız. Aynı zamanda tüketicinin dengeli ve sağlıklı beslenebileceği en kaliteli gıdaya, zamanında ve yeterince en uygun fiyatla ulaşabilmesini temin edebilmeliyiz. Bu arada sektöre yatırım yapan, girdi, modern alet ekipman ve finansman temin etmeye çalışan paydaşların da durumlarının diğer sektördekiler kadar iyi olmasını sağlamalıyız.

Diğer taraftan tarımsal ekonometrik büyüklüklerdeki sayısal artış sürecini devam ettirebilmek için; Dünyanın tarım ürünleri üretiminde sayılı ülkelerinden biri olarak; dış ticarette de uluslararası piyasadaki pastadan daha büyük pay almalıyız. Üretim sırasında en modern teknolojiyi ve doğa dostu ileri teknikleri kullanıp, bir yandan daha az girdi kullanarak maliyetleri düşürmeli, öte yandan kayıp ve atıkları azaltarak çevre tahribatını azaltmalıyız.

Bu sürecin sürdürülebilir şekilde işletilebilmesi içinde sektörde yer alan bütün tarafların birlikte kazanabilecekleri bir sistemi oluşturmalı, korumalı ve değişen şartlar karşısında geliştirmeliyiz. İşte, tam bu noktada tarımda gelişmiş ülkelerin bunu başarmalarının sırrı olan kooperatifleri biz de, en az onlar kadar etkin kullanabilmeliyiz. Bunun başka bir yolu yok. Peki, biz bu yolu yetirince kullanabildik mi. Ne yazık ki bu konuda da olumlu gelişmeler olduğunu söyleyemeyiz.

Özellikle son 2 yıldır salgın hastalık Dünyanın her yerinde bütün düzeni bozdu. Üretim artmasına ve stoklarda yeterince ürün olmasına rağmen; hem ham tarım ürünleri, hem de gıda ürünleri fiyatları artıyor. Ülkeler ellerinde parası olduğu halde ürün bulamıyorlar. Salgın bitse bile hızla yaklaşmakta olan küresel ısınma ve iklim değişikliği ülkeleri yeni pozisyonlara sokuyor. Bütün bunlar yeni yatırımları ve girişimleri gerektiriyor. Bir de bunlara ekonomik çalkantıları, hatta “buhran” olarak nitelendirilebilecek durumdaki piyasaları da eklerseniz sıkıntılar gittikçe arttığı görülüyor. Bütün bunların sonucu olarak ülkemizde dövizdeki kur artışının hepimizi derinden etkiledi. Son günlerde bu duruma bir de faizlerdeki yükselmeler ve enflasyon da eşlik edince durum içinden çıkılmaz bir hale geldi. Özellikle tüketici tarafında gıda enflasyonundaki aşırı artış, yanlış bir tepki ile üreticiye yansıdı ve fiyatlar üzerinden baskı getirdi. Enflasyona göre artmayan ürün fiyatları nedeniyle çiftçi bırakın kar etmeyi üretirken zarar etmeye devam ediyor. Elinde para kalmadığı için yeni dönemde üretim için girdiye para bulamıyor. Eskiden kamyonla alabildiği girdileri, şimdi taneyle idareten alabiliyor. Bu durum, çiftçiyi olduğu kadar girdi tedarik eden firmaları da olumsuz etkiledi. Zaten dövizle aldıkları hammaddenin fiyatlarındaki artış, firmaların raflarındaki ürünün satış fiyatlarını geçince onlarda satışları taneye bağlandı. Yani çiftçi ile birlikte zarar ediyorlar. Kader ortaklığı yapıyorlar. Çiftçinin kooperatifleşip ortaklaşa daha çok mal alması belki de en fazla tedarikçilerin işine gelecek.

Sonuç olarak; üreticinin üretemediği, sektörün çöktüğü, tüketicinin gıdaya ulaşamadığı ama buna rağmen kağıt üzerinde sayılara bakarak başarılı olarak nitelendirilen tarım dönemi yaşıyoruz.

Bu zor şartları da hep birlikte aşacağız. Çiftçinin kooperatifi ile güçlendiği, üretimini planladığı, bu planlara bağlı olarak sözleşmelerle ile girdisini topluca garantili olarak tedarik ettiği yani sektördeki herkesin önünü görebildiği, tedbirlerin uygulanabildiği bir sistem elbette mümkün. Bunu gerçekleştirmek ise; sadece size bağlı.

Dergimizin sizlerle beraber daha nice güzel başarılara ulaşabilmesini, 200. sayıya kadar tarımın her alanında birlikte zorlukların üstesinden gelip Dünya lideri olduğumuzu görebilmeyi diliyorum.

Not: Ulusal Medyada yıllardır yalan yanlış tarım haberciliği yaptıkları için kendini duayen sanan kişiler, sektöre büyük zararlar veriyorlar. 10 Aralık akşamı Süt fiyatları ile ilgili yapılan talihsiz açıklamalar buna yeni bir örnek teşkil etmektedir. Bu tip sorunlara karşı 10 Ocak 2022 tarihinde Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği tarafından yapılacak çalıştay ile çözümler üretilmeye çalışılacaktır.

Dr. Erhan Ekmen

Ziraat Yüksek Mühendisi