Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından çevrimiçi gerçekleştirilen Türkiye'de tarım öğretiminin 175. yıldönümü kutlama programına katılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, konuşmasının başında Diyarbakır Lice'de teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çelik'e rahmet, yaralı askerlere de şifa diledi. Pakdemirli ayrıca, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü tebrik etti.

Türkiye'de futboldan sonra en çok konuşulan konunun tarım olduğunu, tarımdan sonra en çok konuşulan konunun ise eğitim olduğunu söyleyen Bakan Pakdemirli, "İtiraf etmeliyim ki ben, makul olduğu müddetçe konuşanları da haklı buluyorum. Zira iki hayati şey vardır; karnın doyması, aklın doyması. İşte tam da bu noktada karşımıza tarım eğitimi çıkıyor. Çünkü biliyoruz ki tarım ile bilginin önemini çok iyi kavramış toplumlar daima öndedir, belirleyicidir, tetikleyicidir.

Tabii tarım eğitimi, neredeyse insanlık tarihi kadar eski. İnsanı yalnızca tüketen değil, üreten bir varlık konumuna yükselten de yine tarımın kendisi. Binlerce yıldan günümüze kadar şekil değiştirerek devam eden tarımsal üretim, bugün dünyada en önemli ticari sektör, en önemli üretim ve istihdam dalı olmuştur. Artık bütün dünya ülkeleri tarımsal üretime, üretim kaynaklarına bir başka önem veriyor. Çünkü tarımsal üretimin temel amacı olan gıda üretimi, dünyada stratejik sektör olma özelliğini her geçen gün daha da artırıyor. Hatırlarsınız, bundan 40-50 yıl kadar önce, az gelişmiş ülkeler, tarım ülkesi olarak nitelendirildi. Gelişmişlik düzeyini belirleyen ise, tarımdan çok sanayi ve teknolojiydi. Bugün görüyoruz ki tarım; ekonominin ve sanayinin ham maddesi. Bugün tarım; ekolojinin, biyolojinin, iktisadın kesişim merkezi. Tarım bugün; ticaret, sanayi, diplomasi, sağlık ve turizmin lokomotifi.

Bugün tarım; dengeli ekonomik büyümenin, sosyal gelişmişliğin göstergesi. Tabi bu tarım, ilkel tarım uygulamalarıyla yapılan tarım değil. Çünkü bugünkü büyük rekabet ortamında, her ne üretirseniz üretin; bilgisiz, bilimsiz, sanayisiz, teknolojisiz, markasız, reklamsız, dijital dünyasız hareket ederseniz, emeğinizin karşılığını alamıyorsunuz. Yani tarımın bilgi çağının nimetlerinden en üst düzeyde faydalanması, artık şarttır. Çünkü bu asır, teorik bilginin değil, bilgiyi pratik etmenin asrıdır.

Evet, hepimizin ezbere bildiği bir şey var; ülke ve dünya nüfusu artıyor, küreselleşme yükseliyor. İklim değişiklikleri ve buna bağlı etkiler kapıda. Bir yanda açlık, diğer yanda obezite artık hayatımızda. Ve tarım, artık Milli Savunma Sanayii kadar stratejik konumda. Bir şeyi itiraf etmemiz gerekiyor ki, hâlihazırda, sahip olduklarımızla bir süre daha idare edebilir, iyi gidebiliriz. Ancak geleceği öngöremezsek, tedbirli ve planlı hareket etmezsek ne kendimize, ne de dünyamıza yetemeyeceğiz. Öyle ki, suyunuz azalırsa sulama yapamazsınız. Toprağınız verimsizleşirse tarım yapamazsınız. Nüfus bu denli hızla artarken, birkaç dönüm tarlayla kimseyi doyuramazsınız. Ürettiğinizi markalaştıramazsanız, sürdürülebilirliği sağlayamazsınız. İşte burada yapılacak en iyi iş verimi ve kaliteyi yükseltmektir. Bunun yolu ise tarıma teknolojiyi, modern yöntemleri, kısacası bilgiyi hâkim kılmaktan geçmektedir" diye konuştu.