Geçtiğimiz hafta çiğ süt referans fiyatlarına zam yapılmıştı. Uzun bir bekleyişin ardından çiğ süte gelen zam üreticiyi ilk etapta sevindiriyormuş gibi yaptı.  Çiğ süt fiyatlarına yapılan zamın ardından yem ve gübre fiyatlarına gelen ard arda   zamlar üreticini sevincini yarıda bıraktı…

İnekler kesime gidiyor mu?

Süt, yem paritesinin 0.80’e düşmesi, üreticilerin zarar nedeniyle tepki göstererek damızlıkların kestirmeye başlamaları sonucu süt tavsiye fiyatında yeni rakamlar açıklandı. Sadece süt fiyatının yükseltilmesi kalıcı çözüm sağladı mı? Kalıcı çözüm sağlar mı?

Hayvancılık, mera ağırlıklı ve ucuz maliyetli kaba yem üretimine dayalı yapıldığında ekonomik bir faaliyettir. Ülkemiz hayvancılığındaki en önemli açmazımız meraların hızla azalması, mevcutların kalitesinin hızla düşmesi yem bitkileri üretim planlamasının olmaması, yem bitkisi üretim girdilerinin de diğer zirai üretim alanları da olduğu gibi tohum, gübre, ilaç, mazot vb. girdi maliyetlerinin hızla yükselişi sonucu; kalitesiz kaba yem ve samanı dolgu maddesi olarak kullanıp, hayvanlarımızın yaşama payı ve verim payı besin madde ihtiyaçlarını üreticilerle entegrasyonu yada bağı olmayan tamamen ticari amaçlı karma yem (fabrika yemi) ile karışlamak zorunda kalınmasıdır. Bu fabrikaların girdileri bakımından da bunları yerli üretim yapan üreticilerle entegrasyonunun olmaması ve bu girdilerin %60 oranına varan kısmınından fazlasının da ithalata bağlı olması (meraların azalması, kalitesinin düşmesi ve yem bitkisi üretiminin planlı ve yeterli olmaması ve fabrikaların insafına kalmış yem fiyatları artışı) üreticiyi iki ateş arasında bırakmaktadır.

Girdi maliyetlerindeki artış kontrol altına alınmadan, maliyetler düşürülmeden sorun kalıcı olarak çözülemediği defalarca görüldü.

Bunu çözmek için AB ülkelerinde evrensel kooperatifçilik ilkelerine göre örgütlenmiş ve çalışmalarını piyasa ekonomisi üzerine oturtmuşlardır. AB ülkelerinde, kooperatifler üyelerinin istek ve ihtiyaçlarına cevap verme faaliyetleri ile birlikte ikincil görev olarak görülen sosyal ve ekonomik bir düzenin kurulmasına da yardımcı olmuşlardır. Bu ülkelerde sütün, etin pazarlamasında kooperatiflerin oranı ülkelere göre %50- 95 arasında değişmektedir. Ülkemizde bu oran sadece %5 tir!

AB üyesi ülkelerde kooperatifler, evrensel kooperatifçilik ilkelerine göre örgütlenmiş ve çalışmalarını piyasa ekonomisi üzerine oturtmuşlardır. Bu ülkeler  de kooperatifler üyelerinin istek ve ihtiyaçlarına cevap verme faaliyetleri ile birlikte ikincil görev olarak görülen sosyal ve ekonomik bir düzenin kurulmasına da yardımcı olmuşlardır.

AB üyesi ülkeler ile Türkiye’deki kooperatifleri karşılaştırdığımızda temel farklılıklar görmekteyiz; Avrupa’daki kooperatiflerin birçoğu kuruluş yıllarının başlarından beri kamudan ayrı, bağımsız ve özel bir yapıda olmuşlardır. Bu özerklik dolayısıyla herhangi maddi bir destek almamışlar, finansmanlarım kendi öz kaynakları ile yapmışlardır. Finansman sağlamak için kooperatif bankacılığını geliştirmişler, hatta bazı ülkelerde kurulan kooperatif bankaları bankacılık sektöründe lider konuma kadar yükselmişlerdir. Finans sorununu çözen kooperatifler kamu etkisinden kurtulmuş bağımsızlıklarım güçlendirmiş bir örgütlenme modelini geliştirmişlerdir. Ülkemizde ise kooperatifler hem finans ihtiyaçlarım karşılamada hem de bağımsız bir yapıya kavuşma konusunda sıkıntılar yaşamaktadır. Siyasetin ya da bürokrasinin kaş göz işaretleri ile faaliyet gösteriyor olmaları, bağımsız denetime tabi olmaması, yönetimlerinin devlet memuru gibi atamayla geliyor olmaları nedeniyle ülkemizde kooperatiflerin yapısı “göstermelik kooperatif yapısı” ndan ibaret kalmakta ve AB ülkelerindeki işlevini gösterememektedir.

AB üyesi ülkelerde kooperatifler kendi kültür ve sosyal yapıları ile modern kooperatif ilkelerini birleştirmişlerdir. Ülkemizde ise bu konuda tam bir uyum sağlanmadığı görülmekte, kooperatifleşme ile kooperatifleşmeme arasında bir fark görülmemektedir.

Bu kapsamda köklü bir yapısal dönüşüm yapılmadan, süt fiyatı ile yem fiyatlarını karşılıklı arttırma yarışı ile sorun çözülemiyor. Üreticiler yem fabrikaları ile süt fabrikaları kumpasında ezilmektedir. Süte zam bir süre sonra bu sektörelerce üreticiden geri alınmış olmaktadır. Bu fiyat artışı arasında tüketici de “ezilme” işleminden kendine düşen büyük payını almaktadır.

Yem ve sütte karşılıklı fiyat artışı çözüm olmamıştır, bundan sonra da olamayacağı çok açıktır.