Bugün Iğdır’da düzenlenen törende, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla “Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek Projesi” kapsamında ilk hayvanlar yetiştiricilere teslim edildi. Proje çerçevesinde 4 bin 351 yetiştirici hayvan desteği almaya hak kazanırken, 6 bin 472 kişi yedek listede yer aldı. Bakan Yumaklı, projeden yararlanacakların %42’sinin kadın, %80’inin genç, %90’ının ise aktif hayvancılıkla uğraşan üreticilerden oluştuğunu belirtti.

Proje, her yetiştiriciye hayvan başına yıllık 18 bin lira bakım ve besleme desteği sağlarken; 15 hayvan alan bir yetiştiriciye ayda 22 bin 500 lira katkı sunuyor. Ayrıca Ziraat Bankası aracılığıyla 2 yıla kadar ödemesiz, sübvansiyonlu kredi ve bir yıllık TARSİM sigorta giderleri de devlet tarafından karşılanıyor.

Peki, Hayvan Teslimatı Nasıl Mümkün Oldu?

Törenin dikkat çeken yanı ise, hâlihazırda şap hastalığı nedeniyle Türkiye genelinde uygulanan hayvan hareketi kısıtlamalarının halen yürürlükte olmasıydı. Geçtiğimiz haftalarda Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından alınan kararla:

• Hayvan pazarları

• Canlı hayvan borsaları

• Hayvan toplama ve satış merkezleri

İki Yıl İşlenmeyen Tarım Arazileri Sezonluk Olarak Kiraya Verilecek
İki Yıl İşlenmeyen Tarım Arazileri Sezonluk Olarak Kiraya Verilecek
İçeriği Görüntüle

• Park ve panayırlar

geçici süreyle kapatılmış ve bu kararın “hayvan sağlığını korumak” amacıyla alındığı belirtilmişti. Bakanlık açıklamasında, uygulamanın “sadece geçici ve önleyici bir tedbir” olduğu vurgulanmış; aşılama tamamlanana kadar kademeli bir normale dönüş planlandığı ifade edilmişti. Ancak bu süreçte alınan tedbirlerin henüz kaldırılmadığı biliniyor.

Teslimat Töreni Kısıtlamaları Aşıyor mu?

Bu durumda akıllara gelen soru şu: Hayvan hareketlerinin sınırlandığı bir dönemde, teslim töreni kapsamında yapılan hayvan sevkiyatları hangi yasal zemine dayanıyor? Eğer özel bir izinle bu teslimat mümkün kılındıysa, kamuoyuna açık şekilde bu izin süreci ve kontrol mekanizmalarının da açıklanması beklenir. Aksi halde bu durum, vatandaş nezdinde uygulamalar arasında çifte standart algısına neden olabilir.

Hayvan sağlığının korunması gerekçesiyle üreticiye uygulanan kısıtlamaların sürdüğü bir dönemde, devlet eliyle gerçekleştirilen hayvan dağıtımının kamu vicdanında sorgulanması kaçınılmazdır. Özellikle de projede dağıtılan hayvanların “tüm sağlık kontrolleri ve aşıları tamamlanmış” olsa bile, ülke genelinde hayvan hareketinin yasaklandığı bir dönemde, bu hayvanların nasıl ve hangi izinle teslim edildiği sorusu cevap bekliyor.

Şeffaflık Beklentisi

Proje kapsamındaki desteklerin önemi yadsınamaz. Ancak aynı bakanlığın bir yandan hayvan hareketlerini durdurup diğer yandan hayvan teslim töreni düzenlemesi, sahada üreticiye yansıyan uygulama ile kamu yönetimi arasındaki uyumun sorgulanmasına neden oluyor.

Bakanlık yetkililerinden, teslimatların hangi protokol ve denetim altında gerçekleştirildiğine dair net bir açıklama yapılması, sürecin hem üretici hem de kamuoyu nezdinde daha güvenilir hale gelmesini sağlayacaktır.