ÇİFTÇİLER GÜNÜNDE REKLAMLARI İZLEDİK…

İki hafta önce Dünya Çiftçiler Gününü kutladık. Etkinliğin nasıl kutlandığı bize, çiftçiye verilen önemi gösteriyor.

Öncelikle belirtmeliyim ki; bu sene ses getiren daha etkili bir etkinlik yapılmasını bekliyordum. Bunun için bir sürü gerekçemi vardı. Salgın Hastalıktan sonra bu sene tarımın ve çiftçinin öneminin arttığına ilişkin yaygın bir kanaat olduğu için daha farklı bir kutlama yapılır sanıyordum. Kısıtlımalar nedeniyle her zamanki klasik makam konuşmalarından ve ilgili kuruluşların devletten beklentilerinden oluşan salon toplantıları da yapılamayacağı için herkesin katılabileceği büyük bir kutlama yapılır diye düşünüyordum. Son aylarda sosyal medyanın ve televizyonların çok daha fazla kullanıldığı bir ortamda kutlamalar daha coşkulu, ses getiren bir yaygınlıkta olur diye umutlanmıştım. Tahminlerimin sadece salon kutlaması olmayacağı konusunu tutturabilmişim. Aslında hiçbir şey yapılmamış değil. Medyada çeşitli haberler yapıldı ve enteresan bazı etkinlikler oldu.

Genel yayın yapan televizyon kanallarının çoğunda çiftçiler sadece reklamlar boyutunda hatırlandı. Türk halkı, 14 Mayısın Dünya Çiftçiler Günü olduğunu firmaların reklamları sayesinde duydu. Bu açıdan reklam işi gerçekten etkili hatta faydalı oldu. Bugüne kadar tarıma, özellikle de en alt gelir seviyesine sahip çiftçiye ilişkin hiç program yapmamış bir haber kanalı bile, hiç tarzı olmadığı halde bir tartışma programında tarımın ve çiftçinin sorunlarına yer verdi. Her zamanki gibi sadece sorunların konuşulduğu, içerik olarak gayet yetersiz olan bu programda en dikkat çeken husus, o güne kadar o kanala hiç reklam vermemiş tarım firmalarının program boyunca bolca reklam vermiş olmasıydı. Sektördeki birçok kimse açısından böyle bir kanalın çiftçiye yer vermesi şok bir gelişme olarak değerlendirilse de kanalların yeni gelir kapıları bulmaları kendileri açısından gayet makul ve mantıklı.

Bir başka enteresan gelişme ise; tarım sektörünün reklamlarına günlük yayınlarında geniş yer veren tematik kanalların tam tersine yoğun bir kutlama programı yapmamasıydı. Sadece birkaç kısa konuşma ile ekranda tebrik metinleri yayınladılar. Çiftçiler Gününe Özel yayın yapan tematik kanallar ise; sektöre hizmet veren firmaların tarlada, ahırda ter döken çiftçi görüntüleriyle süslü tanıtımlarını içeren kutlama mesajlarından oluşan programlar yaptılar.

Tarım medyasında televizyon kanalları dışında kalan gazete ve dergiler ise Ramazan Bayramı tebrikleri ile birlikte kalan kutlama mesajları yayınladılar. Sadece Birkaç köşe yazarı çiftçiye yönelik özel makalelerle konuyu gündeme taşımaya çalıştılar. Son yıllarda etkinlikleri gittikçe artan tarım web sitelerinde de durum pek farklı değildi.  Yani göze çarpan, topluma mesaj veren özel bir etkinlik olduğuna pek rastlamadık.

Konuya bir de tarım ve üretici ile ilgili kuruluşlar bakalım. Onlar da her sene alışageldikleri üzere salon toplantılarında bulamadıkları fırsatı sosyal medyada, elektronik ortamda yolladıkları mesajlar ile yakalamaya çalıştılar. Yine “devletten beklentileri” dile getiren basın bildirileri yayınladılar. Bunların önemli bir çoğunluğu kendi aramızda çevrim içi kaldı. Hafta boyunca elektronik ortamda (zoomda) birkaç toplantı yapıldıysa da bunlar hep aynı kişilerin takip ettiği ve az katılımlı etkinlikler olarak kaldı.

Tarım Gazetecileri Derneği olarak biz de kendi çapımızda 2 etkinlik yaptık. Hafta başında pazartesi günü Gündem Tarım Programında, tarım gazetecileri ile, hafta sonu pazar günü ise elektronik ortamda (Zoomda) Çiftçiye Saygı Toplantısında gazeteci ve çiftçi gözüyle dertleri değil çareleri konuştuk.

Sonuç olarak; kaç kişiye ulaştık ve toplumda ne kadar farkındalık yaratabildik bilemiyorum. Bana kalırsa; Anadolu’daki tabiri ile “sen, ben, bizim oğlan, körler sağırlar, birbirini ağırlar” şeklinde sessiz sakin bir gün geçirdik.

Değişmeyen tek şey; günün kahramanı Çiftçi, ertesi gün yine unutuldu.

Allah göstermesin, eğer aniden son salgın hastalıktaki gibi bir felaketi tekrar yaşarsak, yine marketlere koşup, gıdanın dolayısıyla da tarımın ve çiftçinin önemini tekrar hatırlayacağız. Ama artık eminiz ki bu da kısa sürecek.

Olsun varsın. Önemli değil. Siz değer verseniz de, vermeseniz de; hatırlasınız da, unutsanız da orada hiç durmadan hatta ölümcül hastalık falan dinlemeden, her şartta inatla, çaresizlik içinde sizin için üretmeye devam eden birileri şimdilik var. Gittikçe yaşlanan ve borçlanan bu insanlar yakında tarımı terk etmek zorunda kaldıklarında bakalım ne olacak. Ama bu da önemli değil, onu da o zaman düşünürüz. Bir reklam filmi çeker çaresine bakarız.

                                                                                                                            

                                                                                                                                                                                                                                         Dr. Erhan EKMEN