25 Kasım’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2026 yılı bütçesini sunan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye’nin son yirmi yılda tarımda güçlü bir sıçrama kaydettiğini anlattı. Yumaklı’nın ifadesine göre tarımsal hasıla 2002’de 24,5 milyar dolarken 2024’te 74 milyar dolara çıkmış; Türkiye Avrupa’da dördüncü sıradayken birinciliğe yükselmiş, dünyada ise on ikinci sıradan yedinciliğe ilerlemişti. Bakan, tarım ve gıda ürünleri ticaretinde Türkiye’nin net ihracatçı konumunu güçlendirdiğini, 2024 yılında 32,6 milyar dolarlık ihracatın gerçekleştirildiğini ve bir önceki yıla göre dış ticaret fazlasının yüzde 57 artarak 10,8 milyar dolara ulaştığını vurguladı. Türkiye’nin 186 ülkeye 2 bin 218 çeşit ürün ihraç ettiğini, son yirmi yılda gıda ve tarım ürünlerinde dünya ihracatındaki payını iki katına çıkardığını belirtti.
Bitkisel Üretimde Yükseliş Rakamları!
Bitkisel üretimde de benzer bir tablo çizildi. Sertifikalı tohum üretiminin dokuz kat artarak 1,3 milyon tona yükseldiği, sertifikalı fide ve fidan üretiminin kırk altı kat artışla 186 milyona ulaştığı açıklandı. Yumaklı, Türkiye’nin bugün kendi ihtiyacını karşılamanın ötesinde 103 ülkeye tohum ihraç eden ve dünya tohum ticaretinde önemli bir aktör hâline gelen bir konuma geldiğini söyledi. Ülkenin meyve ve sebze üretiminde Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sırada bulunduğunu ifade etti.
Hayvancılıkta Büyüme ve Üretim Artışı
Hayvancılık bölümünde de iyimser rakamlar paylaşıldı. Yumaklı, 2024 yılında büyükbaş hayvan varlığının 2002’ye göre yüzde 71 artışla 17 milyona, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 72 artışla 55 milyona ulaştığını belirtti. Türkiye’nin büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısında Avrupa’da ilk sırada yer aldığını söyledi. Bal üretiminin yüzde 28 artışla 96 bin tona çıktığını ve Türkiye’nin Avrupa’da birinci, dünyada ikinci sırada bulunduğunu aktardı. Kanatlı hayvan varlığının ise yüzde 53 artışla 384 milyona yükseldiği ve bu alanda Avrupa’da birinci, dünyada on ikinci sıraya yerleşildiği belirtildi. Su ürünlerinde son yirmi üç yılda dokuz kat artışla 577 bin ton üretime ve yirmi kat artışla 2 milyar dolar ihracata ulaşıldığı ifade edildi. Süt regülasyonunun sürdüğü, karkas veriminde geçen yıla göre yüzde 2, süt veriminde ise yüzde 10 artış sağlandığı dile getirildi.
Hastalıkta Mücadelede Bakanlığın Açıklamaları
Bakan, tarım sektörünün son yıllarda sıkça karşı karşıya kaldığı hastalıklarla mücadeleye de dikkat çekti. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün birçok hastalığın küresel ölçekte yayılım gösterdiğini bildirdiğini hatırlatarak, 2024 yılında SAT-1 serotipi şap hastalığının Türkiye’de 1965’ten bu yana ilk kez görüldüğünü açıkladı. Yayılımı engellemek için ülke genelinde hayvan hareketlerinin kısıtlandığını, enstitülerde üretilen 20,7 milyon doz aşının sahaya gönderildiğini ve ilk aşılama çalışmalarının tamamlandığını söyledi. Kuş gribi salgınının dünya genelinde iki kat arttığını, bu süreçten Türkiye’nin de etkilendiğini, üretimin devamı için yetiştiricilere son iki yılda 2,6 milyar lira tazminat ödendiğini vurguladı. Yumaklı, tüm bu zorlu sürece rağmen ülkede şap ve kuş gribi nedeniyle arz sorunu yaşanmadığını belirtti.
Sahada Farklı Bir Manzara ile Karşı Karşıyayız!
Ancak sahadaki tablo, Bakanlığın anlattığı iyimser gelişmelerin yanında çok daha sert bir gerçeklik sunuyor. Türkiye genelinde hızla yayılan şap hastalığı, besi ve damızlık işletmelerinde ciddi kayıplara yol açmış durumda. Buna bağlı olarak Türkiye’de çiğ süt üretimi de büyük oranda düşmeye devam ediyor. Maliyetin altında satılan sütler kar edemeyen işletmeler ve mezbahanın yolunu tutan damızlık anneler sektörün çıkmazda olduğunun tam da göstergesi. Birçok yetiştirici, tedavi masrafları, ölümler, hayvan hareketlerinin kısıtlanması ve artan maliyetler nedeniyle üretimi sürdüremez hâle geliyor. Et ve süt fiyatlarındaki yükseliş eğilimi tüketiciyi tedirgin ederken, sektör temsilcileri alınan önlemlerin geç kaldığını ve salgının etkilerinin hâlâ yoğun şekilde hissedildiğini ifade ediyor.
2024 aynı zamanda kuraklığın tarımdaki etkilerinin en sert yaşandığı yıllardan biri oldu. İklim krizinin tetiklediği kuraklık, buğday ve arpa ekimlerinin yirmi gün ile bir ay arasında gecikmesine yol açtı; kimi üreticiler yüksek maliyetler ve riskler nedeniyle ekim yapmaktan tamamen vazgeçti. Ekosistemdeki bozulma, zararlı ve hastalıkları artırarak üretimi daha da kırılgan bir hâle getirdi. Sulama ve enerji maliyetlerinin yükselmesi ise üreticinin yükünü ağırlaştırdı.
Azalan Tarım Alanları ve Gerileyen İstihdam
Son yirmi yılda Türkiye’de ekili tarım alanlarının toplam 26 milyon dekar azalması, tarımın geniş bir coğrafyada küçülmekte olduğunun en somut göstergelerinden biri olarak öne çıkıyor. İstihdamda da benzer bir daralma yaşanıyor. 2002’de yüzde 35 olan tarım istihdamı, 2024’te yüzde 14,7’ye kadar düştü. Üretici nüfusunun yaşlanması ve gençlerin tarımdan uzaklaşması, sektörün geleceğini tehdit eden önemli başlıklardan biri hâline geldi. Tarımsal üretimin gayri safi yurt içi hasıladaki payı da aynı yıllar içinde yüzde 10,2’den yüzde 5,2’ye gerileyerek sektörün ekonomideki ağırlığının giderek zayıfladığını gösteriyor.
Gıda Fiyatlarında Dünya İle Aramızdaki Uçurum
Ekonomik göstergeler, üretici ve tüketici tarafındaki baskıları daha da görünür kılıyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre dünyada gıda fiyatları 2024’te yüzde 5,7 artarken Türkiye’de gıda enflasyonu dünya ortalamasının sekiz katına ulaştı. Üreticiler maliyet baskısı nedeniyle kazanç sağlayamazken, tüketiciler de temel gıda maddelerinde yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalıyor.
Parlak Rakamlar ve Gerçek Kriz Yan Yana
Bakanlığın çizdiği parlak tablo ile sahada yaşanan kriz derinliği arasındaki uçurum giderek belirginleşiyor. Bir yanda büyüme, ihracat artışı ve üretim rekorları anlatılırken; diğer yanda kuraklık, salgın hastalıklar, artan maliyetler, ithalat bağımlılığı, tarım alanı ve istihdam kayıpları üretimi tehdit ediyor. Türkiye tarımı kritik bir eşikte duruyor. Önümüzdeki dönemde alınacak kararlar, tarımın sürdürülebilir bir yapıya mı kavuşacağını yoksa üretim kapasitesinin daha da daraldığı bir sürece mi girileceğini belirleyecek nitelikte.



