Son yıllarda yapılan çalışmalar, tarım sektöründeki bireylerin depresyon, anksiyete ve tükenmişlik sendromu gibi sorunlara toplum ortalamasının üzerinde maruz kaldığını gösteriyor.

Belirsizlik, Gelir Baskısı ve Yalnızlık

Tarımsal üretim doğaya bağımlı bir süreçtir. Kuraklık, sel, don veya hastalık gibi faktörler çiftçinin elinde olmayan nedenlerle üretim kayıplarına yol açar. Bu belirsizlik hali, sürekli bir kaygı döngüsünü tetikler. Özellikle girdi fiyatlarının sürekli artması, üreticinin mali baskı altında kalmasına neden olur. Mazot, gübre, yem, ilaç gibi kalemlerdeki artışlar, psikolojik baskıyı ekonomik baskıyla birleştirir.

Kırsalda yaşayan birçok çiftçi, yalnız çalışmanın ve sosyal desteğin az olmasının da etkisiyle içe kapanır. Şehirle kırsal arasındaki ekonomik ve kültürel fark, üreticiyi “unutulmuşluk hissi”ne sürükler. Birçok çiftçi, “kimse bizim yaşadıklarımızı bilmiyor” diyerek bu yalnızlığı dile getiriyor.

Ruhsal Sağlık Konusu Hâlâ Tabu

Türkiye’de çiftçilerin ruhsal sağlığı konusu uzun süre kamuoyu gündeminde yer bulamadı. Oysa gelişmiş tarım ülkelerinde “tarımsal psikoloji” başlığı altında çalışan kurumlar, destek hatları ve sosyal projeler bulunuyor. Kanada, Avustralya ve Hollanda gibi ülkelerde, tarım işçilerinin stres yönetimi ve psikolojik dayanıklılığı üzerine devlet destekli programlar yürütülüyor.

Türkiye’de ise çiftçilerin bu yönde destek alabileceği sistematik bir yapı henüz oluşmadı. Tarım kredi borcu, düşük alım fiyatı, ürününü satamama gibi sorunlarla boğuşan üretici, çoğu zaman kendi duygusal sağlığını geri plana atıyor. “Erkek adam dayanır”, “işini düşün, gerisini boş ver” anlayışı, özellikle kırsalda bu tür sorunların konuşulmasını zorlaştırıyor.

Genç Üreticiler ve Umutsuzluk Döngüsü

Kırsalda yaşayan genç nüfus, tarıma devam edip etmeme konusunda giderek daha fazla kararsız kalıyor. Çiftçi ailelerinin çocukları, ebeveynlerinin yaşadığı stres ve geçim sıkıntısını gördükçe toprağa mesafeli yaklaşıyor. Bu durum, sadece üretim sürekliliğini değil, kırsalın psikososyal yapısını da tehdit ediyor.

Uzmanlara göre, tarımsal psikoloji yalnızca bireysel bir ruh sağlığı meselesi değil, aynı zamanda üretim verimliliği ve gıda güvenliğiyle doğrudan ilişkili bir konu. Çünkü ruhsal olarak tükenmiş bir çiftçi, karar alma süreçlerinde daha kırılgan, üretim motivasyonu açısından daha düşük oluyor.

Ne Yapılabilir?

Tarımsal psikolojiyi gündeme almak, sadece psikologların değil, tarım politikası üreten kurumların da sorumluluğu.

-Tarım il müdürlüklerinde veya ziraat odalarında “psikososyal destek birimleri” kurulabilir.

-Üretici kooperatifleri içinde stres yönetimi, kriz dayanıklılığı ve sosyal dayanışma temelli eğitimler düzenlenebilir.

-Medya, çiftçilerin yaşadığı ruhsal yükü görünür kılacak içeriklere daha fazla yer verebilir.

TARSİM’den Sektörel Bilgilendirme Toplantısı!
TARSİM’den Sektörel Bilgilendirme Toplantısı!
İçeriği Görüntüle

Tarımın sürdürülebilirliği, sadece toprak verimliliğiyle değil, üreticinin ruhsal dayanıklılığıyla da mümkündür. Birçok çiftçi bugün yalnızca ürün yetiştirmek için değil, kendi içsel gücünü ayakta tutmak için de mücadele ediyor.