CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin Çiftlik ilçesinde hububat hasadı yapan üretici Yılmaz Ateş ve ailesiyle tarlada bir araya geldi. Gürer, Niğde bölgesinde buğday, arpa ve çavdar hasadının halen sürdüğünü belirterek üreticinin bu yıl da emeğinin karşılığını alamadığını söyledi.

“Ülkemizde farklı bölgelerde hububat hasadı tamamlandı. Niğde bölgesinde ise Çiftlik ilçemizde hasat devam ediyor. Ancak üretici, yine ürününden beklediği faydayı sağlayamadı. Alım fiyatı, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıkladığının altında gerçekleşti. Üretici, ürününü tüccara vermek zorunda kaldı,” dedi.

Efeler'de Zeytinlik Alanda Yangın: Müdahale Sürüyor
Efeler'de Zeytinlik Alanda Yangın: Müdahale Sürüyor
İçeriği Görüntüle

“Hep biçere çalıştık”

Hububat üreticisi Yılmaz Ateş, yaşadıkları durumu şu sözlerle anlattı:

“Bu yıl buğday ve çavdardan beklediğimiz faydayı sağlayamadık. Şu an burada 150 balya çıktı, 2 ton da çavdar çıktı. Toplam 15 bin lira masrafımız var. Buğdayın, çavdarın yapacağı da 2 ton gelse 10 bin liradan 20 bin lira. Kendi ittiğimiz emeğimiz, yaktığımız mazot, çoluğun çocuğun çalıştığı cabası… Hep biçere çalıştık. Girdi fiyatları, gübrenin, ilacın, tohumun fiyatı artıyor. Mazot gideri artıyor. Bugün bir ton gübre alsan 30-35 bin lira. Buraya bunun sulaması dahil değil. TMO alım yapmıyor. Biz burada şahsa veriyoruz. Şahıs da istediği paraya alıyor. 10 lira, 10,5 lira, 11 lira… Fiyatı ne belirlerse o fiyata vermek zorunda kalıyoruz. Biri 10 liraya alıyor, biri 10,5 liraya, biri 11 liraya… Durum böyle. Buğdayı da kaldırdık, aynı. 3 ton buğday kaldırdım, 300 balya kaldırdım. Masrafım 50 bin lira. Kaldırdığım ürün o para etmez.”

“Bizim elimizde bir şey kalmıyor”

Çiftçi eşi Güler Ateş de masrafların ağırlığını dile getirerek, “Vallahi biz çok pişmanız. Çok zor durumdayız. İlaca veriyoruz, biçere veriyoruz. Bizim elimizde bir şey kalmıyor. Üstümüzden başımızdan belli. Eskiden bugüne bakarsan daha iyiydi. Şimdi çok pahalı mazot, çok pahalı ilaç. Şu biçere şimdi 7-8 bin lira para veriyoruz ama kaldırdığımız bir şey yok,” dedi.

Gürer’in, “Çiftçi ailesi olarak masraflara kendi emeğinizi yazmıyorsunuz değil mi?” sorusuna ise Güler Ateş, “Kendi yaptığımızı koymuyoruz. İşte 3-4 kişi çalışıyoruz. Bunlar bu sıcakta yanıyor. Bak çocuğun yüzüne… Yokluktan,” cevabını verdi.

Ailenin kızı Nazlı Ceylan ise, “Vallahi çiftçinin durumu iyi değil. 1 liranın hesabını yapıyoruz şu an. Anne şunu al dediğinde alamıyorum. Küçüğü kucağıma alıyorum, büyüğü pazara götürmüyorum ki bir şey istemesin. Gelirimiz giderimizi karşılamıyor,” diye konuştu.

“Sütü biz 14 liradan satıyoruz”

Yılmaz Ateş, hayvancılıkta da durumun farklı olmadığını belirterek, “700 liraya yem alıyorum, 14 liraya süt satıyorum. Devletin verdiği rayiç bedel 18,35 lira ama bizden 14 liradan süt alıyorlar,” ifadelerini kullandı.

“Çiftçi çıkmaza sürükleniyor”

Köy gezilerinde gördüklerini değerlendiren Gürer, “Hangi köye gittiysek çiftçi ürettiğinden para kazanamadığını anlattı. Ekonomik anlamda büyük darboğaz var. Banka kredi kartlarının ötelenmesi, çiftçiye bu konuda destek verilmesi gerekiyor. Faizler silinmeli. Böyle giderse üretmek sıkıntılı. Mazot pahalı, gübre pahalı. Girdi maliyetleri artıyor, gelir daralıyor,” dedi.

“61 yaşındayım ayağıma sıfır ayakkabı giymedim”

Masrafların ağır olduğunu vurgulayan Yılmaz Ateş, “Bugün bir ilaç 3,5-4 bin lira. 4 defa atsan 16 bin lira. Bu tarlaya gübre atmasan verim alamazsın. Gübreye bağımlı hale gelmişiz. Masraflar yüksek. Patatesi barajdan suluyorum 250 liraya. Toprak sudan sulayanlar 500 lira ödüyor. Böyle olunca sıkıntılar büyüyor. Hayvancılık yapanların evinde süt, yoğurt yok. Niye? Çocuğu okuyor, harçlık göndermek için satıyor. 61 yaşındayım, ayağıma sıfır ayakkabı almadım, oğlanın gönderdiğini giyiyorum,” diye konuştu.

Nazlı Ceylan ise tarlanın önemini, “Tarla da bebek gibi; ne kadar iyi bakarsan o kadar verim alırsın ama bizim imkânımız yok. Hayvanımız olsa gübresini kullanırız ama hayvana bakma imkânımız da yok. Halk batıyor ama ses çıkaran yok,” sözleriyle anlattı.

Yılmaz Ateş, “Bir iğne 400 lira, vurdurmazsan buzağı ölüyor,” derken Gürer, “Hangi köye gittiysek üreticinin derdi aynı. Tarım, giydiren ve doyuran bir sektör olarak sürdürülmesi zorunlu. Çiftçi desteklenmeli, destekler zamanında verilmeli. Bu yılın desteği gelecek yıla kalınca destek olmaktan çıkıyor. Hasat yapıyor ama üründen para kazanamıyor. Buğdayı 13,5 liradan satamıyor, 11-12 liraya tüccara veriyor. Büyükşehirlerde simit 15 lira. 1 kilo buğdaya 1 simit alamıyor. Sütü 13,5-14 liradan satıyor ama Ulusal Süt Konseyi fiyatı bu bölgede işlemiyor. Büyükşehirde kafede 2 litre süte ancak bir bardak çay içebiliyorsun,” değerlendirmesinde bulundu.