Türkiye, koyun-keçi yetiştiriciliği için uygun şartlara ve coğrafi özelliklere sahip bir ülkedir. Bunu birçok uzman veya hayvan yetiştiricisi bilir ve her yerde  vurgular. Memleketimizin doğusunda meşelikler ve meralar, Orta Anadolu’da uçsuz bucaksız bozkırlar, batıda sulu-susuz araziler küçükbaş yetiştiricileri için caziptir ve nice fırsatlar sunar. Aile işletmeciliği adına bir çok insana iş sahası ve gelir kaynağı oluşturan bir sektördür.

Fakat son zamanlarda ülkemizin bazı bölgelerinde küçükbaş hayvanlarda Koyun-Keçi Vebası “Peste des Petits Ruminants” (PPR)  ya da Çiçek hastalığı tespit edildiğine dair haberler bulunmaktadır.  Böylesi şeyler zaman zaman hem üreticilerimiz, hem de sektörde çalışanlar için bir baskı unsuru olup can sıkıcı sonuçlar doğurabilmektedir. Bahsedilen hastalıklar sadece bizde değil, pek çok ülkede de sorun oluşturmaktadır. Ortadoğu ülkeleri, Orta Afrika, Arap Yarımadası, Hindistan, Pakistan ve Afganistan’da da sıklıkla görülmektedir. İtalya, Kıbrıs, Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelerde de rastlanmıştır. Koyun Keçi Vebası (PPR) Türkiye'de 2000 yılından itibaren ortaya konulmuş, önemli ekonomik kayıplara yol açmıştır. 2005-2015 yılları arasında PPR vakaları yönünden incelendiğinde, en fazla Marmara bölgesinde (%32), daha sonra Ege, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgelerinde (%22) görüldüğü bildirilmiştir.



İl bazında 12 ilde hastalık bildirimi yapılmışken, bu dönemde en fazla hastalık çıkan şehir İzmir olmuş, onu Konya ve Adana izlemiştir. Sonraki yıllarda başka şehirlerden de hastalık bildirimleri tek tük gelmiştir. Veba hastalığı koyunlara nazaran keçilerde daha fazla görülür.  Erginlere göre oğlaklar daha duyarlıdır. Hastaların gözyaşı, burun akıntısı, salya ve dışkılarında yüksek düzeyde virusa  rastlanır. Bir hayvandan diğerine yakın temas ve ağız-burun akıntılarıyla bulaşır. Yine etkenin bulaştığı yem ve sular da hastalığı yaymada büyük rol oynar. Özellikle kalabalık sürülerde hastalık hızlı yayılır. Yüksek ateş, iştahsızlık, durgunlukla başlar. Başlangıçta berrak karakterde göz ve burun akıntısı varken, hastalık ilerledikçe sümüksü akıntılar irinli bir hal alır.  Bir kaç gün sonra diş etlerinde, dudaklarda, dilde, damakta kepek serpilmiş tarzda bir görüntü ve burun içinde yaralar şekillenir. İleriki zamanlarda yaralar ülserleşir. Ağızdan oldukça pis ve kötü kokular gelmeye başlar. Öksürük çok sık rastlanan başka  bir belirtidir. Akciğerlerde pnömoni (iltihaplanma) ile karakterizedir. İshalin başlaması ile beden ısısı düşer. Bu dönemde gebe hayvanlarda yavru atmalar meydana gelebilir. Bir hafta içinde ölümler başlar. Ancak hastalığı kendi kendine atlatan hayvanlar da olabilir. Genç hayvanlarda gerek bulaşma ve gerekse ölüm oranı çok daha fazladır.

            Koyun ve keçi vebası bir yerde tespit edilir edilmez, derhal yetkili mercilere bildirmeli ve acil tedbirler alınmalıdır. Hastalığı bir an evvel söndürmek için genel tedbirler alındığı gibi, özel ilave tedbirlere de baş vurulur. Hastalık çıkan yer ve yakın çevresi Tarım Orman Müdürlüğü yetkilileri tarafından derhal karantinaya alınır. Yine bu bölgede küçükbaş hayvan satışları yasaklanır. Karantina süresince hayvan sevkiyatına da izin verilmez. Hastalığın bulaşma riskine karşı yakın çevredeki tüm küçükbaşlar PPR aşısı ile aşılanırlar. Vebadan ölenlere kesinlikle otopsi yapılmaz, öylece derin çukurlara gömülür. Ancak gerektiğinde uzmanlar tarafından hastalık şüphesiyle otopsi yapılacak olursa, otopsi sonrası hayvanlara ait kadavralar ya yakılarak imha edilmeli ya da çok derin çukurlara gömülmeli ve üzerine güçlü dezenfektanlar, çamaşır suyu ya da sönmemiş kireç gibi kimyasallar dökülerek kapatılmalıdır. Son olarak hastalıklı veya şüpheli hayvanlarla temas eden kişiler ellerini, elbiselerini, ayakkabılarını ve ayrıca kullandıkları aletleri, malzemeleri ve ağılın her yerini mutlaka dezenfekte etmelidir. Karantina tedbirleri, son ölüm vakasından ya da iyileşmeden 30 gün geçtikten sonra yetkililerce kaldırılacaktır.
            Çiçek hastalığına gelince; Asya, Afrika ve Ortadoğu’da sıklıkla görülür. Virus solunum, salya ve çiçeğe ait deri döküntüleri yoluyla ya da süt ile çevreye saçılır. Hayvandan hayvana aynı ortamda bulunmakla bulaşır ve genç hayvanlar hastalığa daha duyarlı olsa da, hemen her yaştaki koyunları da etkileyebilir.
            Yüksek ateş, nabız ve solunum  sayısında  artış, gözlerde şişme görülür. Burundan sümüksü bir akıntı gelir. Enfeksiyonun birinci gününden itibaren derinin kılsız bölgelerinde, burun ,dudaklar, göğüs, bacak arası, meme ve karın altında içi su dolu kabarcıklar veya kabuklar görülür.  Daha sonra bu kabarcıklar patlar, kabuklaşır. Kabuklar da döküldükten sonra yerlerinde izler kalır. Bazen döküntüler irinleşirler. Hastalığın şiddetli seyrettiği durumlarda kuzularda akciğer iltihaplanması (bronkopnömoni) meydana gelir.  Bu durumda 1-2 haftada içinde ölümler başlar. Ayrıca meme iltihabı (mastitis) ve yavru atmalar olur. Hastalığın seyri sırasında bakım, beslenme ve hijyen koşullarının etkisi çok büyüktür. Özellikle kuzularda ölüm oranı % 80’ e çıkabilir. Bu hastalıkla mücadelede yapılması gerekenler  yukarıda vebada belirtilen tedbirlere benzer. İşe enfeksiyon çıkan bölgede yer alan tüm koyun ve keçiler en kısa sürede aşılama yapılarak başlanmalıdır. Bütün viral hastalıklarda olduğu gibi, hastalıkların bulaşmasını engellemek, ölümlerden kurtulmak istiyorsak, aşılamalara yeterince önem verilmelidir. Bu kurala dikkat etmek gerçekten son derece hayatidir. Her iki enfeksiyonda kullanılan aşıları özetlemek gerekirse;

Koyun-Keçilerde Veba Aşısı (PPR): Normalde aşılama faaliyetleri sonbaharda (Eylül-Kasım) her yaş ve kilodaki koyun ve keçilerin deri altına, 1 ml dozda yapılır. Gebe hayvanlara da uygulanabilir. Eğer altı aydan büyüklere yapılacaksa tek doz olarak, 6 aydan küçüklere uygulanacaksa 3-6 ay arayla iki defada yapılır. Aşı daha sonra yılda bir tekrarlanır. Koruyucu bağışıklık 21 günün sonunda başlar. Yaptırılması gereken aşılar içindedir. O sebeple bu aşıyı yaptırmayan ve hayvan sevki talep eden hayvan sahiplerine Veteriner Sağlık Raporu verilemez.

Koyun-Keçi Çiçek Aşısı: Bu aşı genellikle ilkbaharda (Mart-Nisan) kuzu ve koyunlarda koltuk altından, oğlak ve keçilerde de kuyruk dibindeki kılsız bölgeden deri altına yapılır. 6-12 haftalık kuzu ve oğlaklarda 0.2 ml, 3 aydan büyüklerde de 0.5 ml miktarında uygulanır. Gebe koyun-keçilerde gebeliğin son üçte birlik dönemiyle, doğumu takip eden ilk ayda ve hastalık çıkmayan yerlerde de 6 haftalıktan küçük kuzu-oğlaklara aşı yapılmamalıdır. Yirmi bir gün sonra başlayan bağışıklık en az sekiz ay sürmektedir.

            Sonuç olarak; hayvan yetiştiricileri tarafından yaptırılması zorunlu olan bu iki aşıyı, hastalık çıkmasını beklemeden, sürü sahipleri düzenli olarak kendileri  yaptırmalıdır. Aşı yaptırdıktan sonra bölgede bir salgın çıkması halinde üretici dikkatli davranmalı. Ağılın giriş-çıkışları kontrol altına alınarak, yabancı insanların ve hayvanların girmesi engellenmeli veya kısıtlanmalıdır. Ağıl kapısına dezenfeksiyon havuzları oluşturup içine klorlu, florlu sular katıldıktan sonra ayaklar dezenfekte edilerek içeri alınıp, dışarı çıkarılmalıdır. Hastalıklı sürülerin otlatıldığı mera veya otlaklara salgın geçene kadar hayvanlar sokulmamalı, en az bir ay boyunca tedbirler boşluk bırakılmaksızın sürdürülmelidir. Unutmayalım ki alınacak her tedbir bizi ve hayvanlarımızı koruduğu gibi, maddi kayıpları da en aza indirecektir. Hastalıksız, sorunsuz ve bereketli bir yıl geçirilmesi dileklerimle...
 
1- N. ALTUĞ, R. ÖZDEMİR, Z. CANTEKİN: Ruminantlarda Koruyucu Hekimlik: I. Aşı Uygulamaları. Erciyes Üniv. Vet. Fak. Derg. 10(1) 33-44, 2013)
2- Dollvet Veteriner Aşı, İlaç, Biyolojik Madde Üretimi Sanayi Ticaret A.Ş. https://www.dollvet.com.tr/urun-detay/Poxdoll.html /PestdollS.html
3- VETAL Hayvan Sağlığı Ürünleri A.Ş.http://www.vetal.com.tr/urun/PESTVAC-K /POXVAC
4- U. ÇAYANOĞLU. Adana ve Konya illerinde 2005-2015 yılları arasında görülen ppr (peste des petits ruminants) olgularının seyri ve patolojik yönden değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Konya -2016
5- S. GÜMÜŞOVA, Y. Selim MEMİŞ. Bazı Keçi Irklarında Küçük Ruminant Vebası Aşısı Sonrası Antikor Dağılımı. Kocatepe Vet J (2014) 7(1):53-55.
6- S. ÇERİBAŞI, M. ÖZKARACA, A. O. ÇERİBAŞI, H. ÖZER. Elazığ Yöresinde Pnömonili Keçi Akciğerlerinde Küçük Ruminant Vebası (PPR) Viral Antijeninin İmmunohistokimyasal Olarak Belirlenmesi.
7- C.N. AYTUĞ, Ü. ÖZKOÇ. Koyun Keçi Hastalıkları ve Yetiştiriciliği. Tüm Vet. Hayvancılık Hizmetleri Yayını 1990 İstanbul.
 
Dr Öğr Üyesi Hakan KEÇECİ
            Bingöl Üniversitesi
Veteriner İç Hastalıkları Anabilim Dalı