ABD Tarım Bakanlığı’nın 20 Kasım 2025 tarihli raporu, Türkiye’de sürü kaybının hızlandığını ve hayvancılık sektörünün sürdürülebilirliğini kaybettiğini ortaya koydu.

ABD Tarım Bakanlığı’na (USDA) bağlı Tarım Ürünleri Pazarı birimi tarafından yayımlanan “Türkiye Hayvancılık Raporu”, 2010’dan bu yana ithalatla ayakta tutulmaya çalışılan sektörün kritik bir kırılma noktasına geldiğini gösteriyor. Rapora göre yüksek kesimler, artan maliyetler ve üretici kârsızlığı, sürü kaybını durdurulamaz bir seviyeye taşımış durumda.

USDA’nın değerlendirmesine göre Türkiye, canlı hayvan ithalatında dünyada ikinci sırada yer alıyor. Raporda, Türkiye’nin 2026 yılında 450 bin baş sığır ve 70 bin ton kırmızı et ithal edeceği, buna karşılık ihracatının sıfır olacağı bilgisi paylaşıldı. Bakanlığın projeksiyonlarında Türkiye’nin sığır varlığının 2025 ve 2026’da arka arkaya %4’er düşerek toplamda %7,7’lik kayba ulaşacağı belirtiliyor.

Bu düşüşün nedenleri raporda dört başlıkta özetleniyor:

• Yüksek girdi maliyetleri

• Kârsızlık nedeniyle hızlanan sürü tasfiyesi

• Şap hastalığı kaynaklı zorunlu kesimler

• Yönetim ve verimlilik sorunları

USDA verilerine göre Türkiye, 2024 yılında 514.869 baş sığır ithal etti. Bu ithalatın toplam değeri 788 milyon dolar olarak kayıtlara geçti ve Türkiye’yi dünyanın en büyük ikinci canlı hayvan ithalatçısı konumuna taşıdı. 2025 ve 2026 için beklenti, ithalatın yüksek düzeyde seyretmesi yönünde.

İthalatın büyük bölümünü Brezilya ve Uruguay’dan besi danası, AB ülkelerinden ise damızlık düve oluşturuyor. 2024 yılında dişi damızlık ithalatı %38 artış gösterdi.

Uruguay Gemi Krizi: Belge Uyumsuzluğu, Hayvan Ölümleri ve Güven Sorunu

Rapor, 21 Ekim 2025’te Uruguay’dan gelen yaklaşık 3 bin baş sığır taşıyan geminin Bandırma’da durdurulmasına da geniş yer ayırıyor. USDA’nın ifadelerine göre sevkiyatta evrak uyumsuzluğu, eksik ve hatalı sağlık sertifikaları, birçok hayvanda kulak küpesinin bulunmaması ve 24 günlük yolculuk boyunca onlarca hayvanın telef olması, Türkiye’nin ithalata bağımlılığının yarattığı riskleri net biçimde ortaya koyuyor.

Aynı sevkiyat sonrası Türkiye’nin mevzuatı değiştirerek sağlık sertifikası yerine genomik testleri kabul etmeye başlaması, raporda dikkat çeken diğer başlıklar arasında.

“Gerçek Üretim Artışı Değil”: Zorunlu Kesim Uyarısı

USDA, Türkiye’de üretim artışı gibi görünen verilerin gerçekte zorunlu ve erken kesimlerden kaynaklandığını vurguluyor. Bu tablo, kısa vadede üretim rakamlarını yukarı çekse de uzun vadede sürü kaybını derinleştiren bir risk oluşturuyor.

Üretimi yükselten temel unsurlar:

• Şap salgınları nedeniyle hızlandırılmış kesimler

• Maliyet baskısıyla sürü tasfiyesi

• “Yok pahasına” kestirilen hayvanların ete dönüşmesi

Sürü Yenileme Mekanizması Çöküyor

Raporda Türkiye’nin en kritik sorunu olarak “sürü yenileme kapasitesindeki zayıflama” öne çıkıyor. Bulgular ise çarpıcı:

Resmi Gazete’de Yayımlandı: Çiğ Sütte Yeni Dönem!
Resmi Gazete’de Yayımlandı: Çiğ Sütte Yeni Dönem!
İçeriği Görüntüle

• Her yıl 400–600 bin baş buzağı ölümü (%10–15)

• Sağılan inek sayısındaki keskin düşüş

• 2019’da 6,58 milyon olan sağılan inek sayısının altı yıldır aralıksız gerilemesi

• Damızlık düve üretim süresinin en az 54 ay olması nedeniyle hızlı telafinin mümkün olmaması

USDA’nın değerlendirmesi net:

“Türkiye’nin sürü yenileme kapasitesi zayıflamış, sürü kayıplarının kısa vadede telafisi mümkün değildir.”

Et Tüketimi Verileri Güvenilir Değil

Rapor, Türkiye’de kişi başı 51 kg et tüketildiği yönündeki resmi beyanların sahadaki gerçekliği yansıtmadığını belirtiyor. USDA’ya göre:

• Sığır eti, tavuktan sonra en çok tüketilen et türü (%39)

• Ancak mevcut üretim talebi karşılamıyor

• Üretim, kesim ve tüketim verileri arasında ciddi tutarsızlıklar bulunuyor

Raporda “Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Derneği’nin açıkladığı kişi başı 20 kg sığır eti tüketimi gerçeği yansıtmıyor” ifadesi doğrudan yer alıyor.