CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) bu yıl için açıkladığı buğday alım fiyatlarını ve simit üzerinden tüketiciye yansıyan maliyetleri gündeme taşıdı. Gürer, “Buğdayı elde eden, emek veren, ailesiyle birlikte bu işin içinde olan, kırsalda dar gelirli sayabileceğimiz çiftçimiz hak ettiğini alamıyor. Tüketici ise almak zorunda olduğu bir simit için şu anda bir pastanede üç kat buğdayın kilosu üzerinden fiyat ödemek zorunda kalıyor” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenleyen Gürer, 2023 yılında 22 milyon ton olan buğday hasadının 2024’te 20 milyon 800 bin tona düştüğünü, TÜİK verilerine göre ise bu yılki hasadın 19 milyon 800 bin ton olacağının öngörüldüğünü ifade etti. Gürer, “Şu anda 13 lira 50 kuruştan buğday alınıyor. Ancak bir yıllık emeğin ardından ortaya çıkan buğday için; tarla kirası, ilaçlama, gübreleme, işçilik, mazot, traktör bakımı, biçerdöver, sulama ve elektrik giderleri göz önünde bulundurulduğunda çiftçiye açıklanan fiyat yetersiz kalıyor. TMO’nun belirlediği fiyat, piyasa fiyatı dahi değil. Tüccar, ürünü yerinden alırken daha da düşük fiyata çekmeye çalışıyor. Çiftçi ise borcunu ödeyebilmek için tüccara ürününü vermek zorunda kalıyor” dedi.
TMO’nun alımları belirli merkezlerde yaptığını ve çiftçinin ayağına gitmediğini vurgulayan Gürer, “Çiftçi kendi imkanlarıyla ürünü TMO’ya getiriyor. Ödemeler ise 1 ila 3 ay arasında değişiyor. Ayrıca TMO’nun getirdiği kural ve fiyat aralıkları çiftçiyi zor durumda bırakıyor” dedi.
Girdi maliyetlerinin yılbaşından bu yana ciddi oranda arttığını ifade eden Gürer, “Üre gübre yılbaşında 17 bin 750 liraydı, şimdi 29 bin lira. DAP gübre ise 24 bin 750 liradan 30 bin 500 liraya çıktı. Mazot fiyatlarındaki artış da göz önüne alındığında, 13,50 TL’lik buğday fiyatı geçen yılki fiyatlara denk düşüyor. İran-İsrail arasındaki gerilim gerekçe gösterilerek, ithal gübrede fiyat artışı algısı oluşturulmaya çalışılıyor” dedi.
Gürer, elinde getirdiği dört simitle buğday-simit denkliğini gözler önüne serdi. “Bir kilo buğdaydan 800 gram un elde edilir, bu da yaklaşık 8 adet simit yapar. Şu anda bir tablacının sattığı simit 15 lira. Bazı yerlerde 20 liraya kadar çıkıyor. Fırında bu simit 22 liraya satılıyor. Ünlü bir pastaneye gittiğinizde bu fiyat 30 lirayı, hatta 45 lirayı buluyor. Aynı simide pastanede oturup yerseniz, yüzde 10 KDV uygulanıyor. Oysa ayakta alınırsa yüzde 1 KDV geçerli. Ancak çoğu yerde bu ayrım yapılmıyor, doğrudan yüzde 10 KDV yansıtılıyor. Böylece 1 kilo buğdayın elde edilmesiyle yapılan simit, 45 liradan satışa sunuluyor. Bu da çiftçinin emeğinin karşılığını alamadığını, tüketicinin ise temel bir gıda maddesine erişmekte zorlandığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
TMO’nun bu yılki alım hedefini de değerlendiren Gürer, “TMO 2023’te 12 milyon 239 bin ton alım yaptı. Bu yıl 3 milyon 885 bin tona düşmüş. Cumhurbaşkanlığı programına göre hedef 2,5 milyon ton. 19 milyon 800 bin ton üretimin olduğu ülkede 2,5 milyon tonluk hedef, piyasayı tamamen tüccara teslim etmektir” dedi.
Gürer, Et ve Süt Kurumu, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve TMO’nun çiftçiden yana tavır alması gerektiğini vurgularken, çiftçilerin borç yüküne dikkat çekti: “Çiftçilerin bankalara kredi borcu 1 trilyon 8 milyar liraya ulaşmış durumda. Gelir-gider dengesi bozuldukça raftaki ürün daha da pahalanacak. Çünkü üretim düşecek, rekolte gerileyecek. Az üretim, çok fiyat demektir.”
Kuraklık, dolu ve don gibi doğal afetlerin bu yıl rekolteyi daha da aşağı çekeceğini belirten Gürer, “Meteorolojik veriler, verim kayıplarının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Kuru tarım yapılan yerlerde dönüm başına verim 140 kiloya kadar düşmüş durumda. Buna rağmen sulu ve kuru tarımda aynı fiyat açıklanıyor. Bu da kuru tarım yapan çiftçinin mağduriyetini artırıyor. Bu bölgelerde ürün maliyeti 20 liranın altına düşmezken, açıklanan fiyat çiftçiyi zarara sokuyor” dedi.
Basın toplantısının sonunda ekonomik krizle boğuşan emeklilere de değinen Gürer, “Bir simidin 45 liraya çıktığı bu tabloda, bir bardak çayla birlikte simit artık 100 liraya dayanıyor. Emekli maaşıyla bir ailenin üç öğün simitle geçinmesi dahi mümkün değil. Temmuz ayında en düşük emekli maaşı asgari ücrete çıkarılmalı, asgari ücret de 30 bin lirayı geçmelidir. Çünkü çiftçide, işçide, esnafta, emeklilerde para yoksa ekonomi dönmez. Bugün insanlar ‘borcumu ödeyemiyorum, intihar mı edeyim?’ diye mesaj atıyor. Bu, toplumun geldiği ekonomik çıkmazı gözler önüne seriyor” diye konuştu.