Günümüz iş dünyasında başarıdan çok bağlantı, çalışkanlıktan çok çıkar konuşuluyor. Birine yardım ettiğinizde artık teşekkür değil, şüphe alıyorsunuz: Acaba benden sonra ne isteyecek? Çünkü iyilik bile çıkarla ölçülür oldu.

Ofis koridorlarında içten bir kolay gelsin bile nadir leşti. İkili ilişkiler, dayanışma değil; fırsat kollama zeminine döndü. Birine bir iyilik yaptığınızda o iyilik değil, ileride kullanacağınız koz gibi görülüyor.

Oysa iş yerinde güven, karşılık beklemeden destek olabilmektir. Gerçek liderlik, çalışanlarının önünü açmaktır; onların önüne geçmek değil. Ama bugün birçok yerde başarıya giden yol, başkalarını ezmekten geçiyor.

Ne yazık ki;

Kariyer planlarında vicdan yok. Yarışta dürüstlükten çok kurnazlık ödüllendiriliyor. Ve en kötüsü, bu düzenin artık normal sanılması.

Oysa iş hayatı sadece maaş, mevki ve statü değildir.

İnsan ilişkileridir, emektir, vefadır. Biri düştüğünde el uzatmak, yükü paylaşmaktır. Ama biz ne yaptık?

Yardım etmek yerine rekabet ettik. Tecrübeyi paylaşmak yerine kıskandık. Ve sonunda iş hayatını, duygusuz bir satranç oyununa çevirdik.

Şunu unutmayalım:

Bugün üstte olan, yarın altta olabilir. İş yerinde de hayatta da en sağlam bağ, çıkar değil, samimiyettir. Karşılıksız yapılan bir iyilik, belki de bir insanın umudu olabilir.

Çünkü iş hayatı dediğimiz şeyin içinde insan varsa,

Vicdan da olmalı, merhamet de…

Ve evet, çıkar yerine biraz daha iyilik olmalı.