Yaş ilerledikçe bedenimizde birçok değişim başlar: Kemik yoğunluğu azalır, kas kütlesi geriler, bağışıklık sistemi yavaşlar. Ama bu süreç durdurulamaz bir yıkım değil; doğru beslenmeyle geciktirilebilir, hatta sağlıklı şekilde yönetilebilir.
Özellikle 50 yaş sonrası dönemde kemik sağlığı öne çıkar. Kadınlarda menopozla birlikte, erkeklerde ise yaşa bağlı olarak kemik erimesi riski artar. Bu nedenle kalsiyum ve D vitamini, yaşlılıkta en temel destekleyicilerdir. Ancak sadece süt ürünleriyle sınırlı kalmamak gerek: Koyu yeşil yapraklı sebzeler, badem, susam, somon ve sardalya gibi besinler kalsiyum açısından güçlü kaynaklardır. D vitamini ise güneş ışığıyla alınabildiği gibi, gerektiğinde hekim kontrolünde desteklenmelidir.
Bir diğer kritik başlık ise B12 vitamini. Yaş ilerledikçe mide asidinin azalması, B12 emilimini zorlaştırır. B12 eksikliği yalnızca yorgunluk ve unutkanlık değil, aynı zamanda nörolojik bozulmalara ve kansızlığa da neden olabilir. Bu yüzden 60 yaş üzeri bireylerde düzenli B12 takibi şart.
Peki ya kolajen? Genç cilt, esnek eklemler ve sağlam bağ dokusu için elzem olan kolajen, 30’lu yaşlardan itibaren azalmaya başlar. İlerleyen yaşlarda bu kayıp daha da hızlanır. Kemik suyu, yumurta akı, narenciye ve C vitamini içeren sebzeler kolajen üretimini desteklerken, piyasadaki kaliteli kolajen takviyeleri de bilinçli kullanılabilir.
Beslenme düzenine ek olarak yeterli su tüketimi, düzenli fiziksel aktivite ve iyi bir uyku da yaş alma sürecini sağlıklı kılmanın olmazsa olmazları. Unutma: Genç kalmak pahalı kremlerde değil, tabağındaki bilinçte gizli.