Dünyada en eski tarım kollarından biri olan arıcılığın üç bin yıldan beri yapıldığı bilinmektedir.

Ülkemiz, zengin florası, uygun ekolojisi ve koloni varlığı bakımından büyük bir arıcılık potansiyeline sahiptir. Birçok yem bitkisinin gen merkezi olan Anadolu’da, dış pazarlarda ısrarla aranan kaliteli bal üretimi yapılmaktadır. Balın tartışmasız yüksek değerli gıda maddesi olması, hekimlikte tedavi edici olarak kullanılması ve dış satım imkânlarının artması son yıllarda arıcılık yapan aile sayısında önemli artışlara neden olmuştur.

Arıcılık faaliyetleri, diğer sektörler gibi büyük çapta parasal yatırım gerektirmeyen, az sermayeyle kısa zamanda gelir getiren, kolay ve zevkli bir uğraşı alanıdır. Karlılığın yanında önemli bir istihdam kaynağıdır. Bitkisel üretimde verimi önemli ölçüde etkileyen tozlaşmanın tamamına yakını arılar vasıtasıyla yapılmaktadır. Arıcılık ana faaliyet konusu olabildiği gibi ormanlık ve dağlık bölgede yaşayanlar için alternatif gelir kaynağıdır.        

Bugün dünyada 101 Milyon kovan sayısıyla 1,8 Milyon ton bal üretilmektedir. Dünya bal üretiminin yaklaşık 500 bin tonunu Çin, 118 bin tonunu Türkiye, 77 bin tonun İran, 70 bin tonun Arjantin üretmektedir. Yaklaşık 95 bin işletmede arıcılık faaliyeti yapılan ülkemiz, koloni varlığı bakımından dünyada 3. Sırada, bal üretiminde ise Çin’den sonra 2. Sırada yer almaktadır. Kovan başına Bal verim ortalaması Çin’de 60 kg, Kanada’da 56 kg, Avustralya’da 35 kg. iken ülkemizde 14 kg’dır. Dünyada kişi başına bal tüketim ortalaması 220 gr, Avrupa’da 800 gr iken, ülkemizde 1,3 kg’dır. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre tüketicilerin %54’ü süzme balı, % 16,6’sı petek (çerçeveli) balı,  %41,6’sı markasız, %37,4’ü ise markalı balları şifa, enerji ve tatlı kaynağı olarak tercih etmektedirler.

Kuran-ı Kerimde Bal Arısı anlamına gelen Nahl Suresinin 68 ve 69. Ayetlerinde şöyle buyurulmuştur: “Ve rabbin bal arısına şöyle ilham etti:Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin (68). Sonra her türlü besleyici ürünlerden ye; rabbinin koyduğu kanunlara boyun eğerek çizdiği yollardan git! Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamında bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır (69). Peygamber Efendimizin (SAV) Hadis-i Şerifinde: “Mümin, bal arısına benzer. Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer. Hep güzel şeyler üretir, hep iyiliklerin peşinden koşar. Hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne de ifsat eder.” demiştir.

Ülkemizin bal ihracatı son on yılda 1.200 tondan 17.000 ton’ a çıkmış, 2022 yılında 46 milyon dolarlık ihracat yapılmıştır. En fazla Almanya, ABD, BAE, İspanya, Bulgaristan’a bal ihracatı yapılmıştır.

Dünyada bal arısı ırklarının %20’si Anadolu menşelidir. Ülkemizde altı farklı arı ırkı yaygın olup, dünyada bu çeşitliliğe sahip olan ülke sayısı çok azdır. Kafkas Arısının 2004 yılında tescili yapılmış, Efe arısı, Gökçeada arısı, Trakya arısı ekotiplerinin tescili 2019 yılında, Anadolu arısı ırkının tescili 2020 yılında, Hatay arısı ekotipi 2020 yılında, Yığılca arısı ekotipi 2022 yılında tescil edilmiştir.

Ayrıca Türkiye’de yaklaşık 3900’ ü endemik olmak üzere 12 bin bitki türü bulunmakta ve ülkemiz bu yönüyle çok zengin bir gen kaynağına sahiptir. Ülkemizde arıcılığın %75’i gezginci arıcılık olarak yapılmaktadır. Trakya Bölgesi’nde ayçiçeği balı; Marmara bölgesinde püren balı; Ege Bölgesi’nde kekik, çam ve pamuk balı; Akdeniz bölgesinde narenciye ve pamuk balı; Güneydoğu Anadolu bölgesinde üç gül ve pamuk balı; Doğu Anadolu Bölgesinde geven ve adaçayı balı; Karadeniz Bölgesinde kestane balı yaygın olarak üretilmektedir.

Türkiye’de farklı iklim özellikleri nedeni ile yılın geniş bir döneminde zengin flora imkânlarının bulunması ve nektar yönünden zengin 50-60 çeşit bitkilerin yetişmesi arıcılık için büyük bir avantaj teşkil etmektedir. Ancak İklim değişiklikleri,  zirai mücadelede kullanılan kimyasallar, arıların yaşam alanlarının daralması, ucuz alternatif katkı maddeleriyle rekabet, arıcılık politikaları, desteklerin ve arıcılık bilgisinin yetersizliği, arıcılık yapanların yaş ortalamasının 50’nin üzerinde olması arıcılığımızı tehdit eden en önemli faktörlerdir.

Ülkemizdeki yaklaşık 9 milyon Kovan varlığının 885 bini Muğla’da, 610 bini Ordu’da, 500 bini Adana’da bulunmaktadır. 2022 Yılı istatistiklerine göre Ordu İli, kovan varlığı ile ikinci sırada olmasına rağmen bal üretimi ve koloni başına bal verimi açısından Türkiye’de birinci sırada yer almaktadır. Ordu İli Türkiye arı varlığının %6,78’ine sahip olup, Türkiye bal üretiminin de %16,14’ünü gerçekleştirmektedir. Ayrıca koloni başına bal verimi Türkiye ortalaması 13,17 kg. iken, Ordu’daki koloni başına bal verimi 31,34 kg. dır. Bal üretiminin yanı sıra, balmumu, ana arı, oğul ve arı sütü gibi ürünler de arıcıların gelirlerini artıran önemli etkendir. 

Tarım Bakanlığı Destekleme Bütçesinden Arıcılık yapan üreticilerimize 2003 – 2008 yıllarında “ana arı” ve “süzme bal” a destekleme yapılmış, 2008 yılından itibaren bu destekleme başlıkları kaldırılarak “arılı kovan başına” destek uygulamasına geçilmiştir. 2022 Yılında 74.419 Arı Üreticimize 225 Milyon 400 Bin TL destekleme ödemesi yapılmıştır.

Arıcılarımız 5996 sayılı kanun kapsamında 80 ilde arı yetiştiricileri birliği ve Türkiye arı yetiştiricileri Merkez birliği altında, 5200 sayılı kanun kapsamında da 44 ilde 92 merkezde bal üreticileri Merkez birliği çatısı altında teşkilatlanmıştır.

Arıcılığımızın daha da gelişmesi için neler yapmalıyız:

*Arı hastalıkları ile etkin mücadele edilmesi, Arı sağlığını tehdit eden zirai mücadele ilaçlamalarının planlı, uygun zaman ve miktarda yapılmasının sağlanması,

*Mevcut Orman ve Mera alanlarımızın gezginci arıcılara tahsis edilmesi, Gezginci arıcıların konaklama bölgelerinin önceden belirlenerek haritalarının çıkarılması, konaklamaların Tarım Bakanlığı taşra teşkilatı ve kolluk kuvvetlerinin işbirliğinde belirlenen yer ve kapasiteye göre yapılması,

*Flora yoğunluğu olan köyler, ilçeler ve iller düzeyinde ayrıntılı olarak çalışma yapılarak, bitkisel üretimdeki tozlaşma ve bal kalitesi yönünden konaklamaların özellikle yem bitkisi ekim alanlarının olduğu bölgelerde yapılması,

*Konaklama yerlerine kovan nakillerinin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için ulaşım alt yapılarının iyileştirilmesi,

*Tek bitki nektar kaynaklı ballar Avrupa’da yüksek fiyatla tercih edildiğinden kestane, ıhlamur, lavanta, narenciye, kekik, meşe ve çam gibi kaynaklardan üretilen tek bitki ballarını artırabilmek için, yeni bal ormanlarının kestane, çam, akçaağaç, ıhlamur, yalancı akasya gibi ağaçlardan oluşturulması,

*Diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi üretim-pazarlama sorunlarının giderilmesi için Arıcılıkta sözleşmeli üretime geçilmesi,

*Birlik, Kooperatif, Vakıf, Dernek gibi değişik kanunlarla kurulan Çiftçi Örgüt yapısının Arıcılıkta tek çatı altında birleştirilmesi ve daha etkin bir yapıya kavuşturulması,

*Arıcıkta ölçeklerin büyütülmesi, balmumu gibi arıcılıkta kullanılan malzemelerin sağlığa aykırı yabancı madde içermemesi için kontrollerin sıkı yapılması,

*Çiftçi ve personel bazında yapılan arıcılık eğitimlerinin temel arıcılık, arı bakım ve beslenmesi, arı ürünlerinin arı sütü üretimi gibi çeşitlendirilmesi, zirai mücadele ilaçları, kimyevi gübreler, arı sağlığı ve ana arı üretimi gibi konularda yoğunlaştırılması, zorunlu ve belgeli olması, Arıcılığın amatörce değil de profesyonelce yapılmasının sağlanması,

*Arıcılık yatırımlarında cazip şartlarda hibe ve kredi imkânı sağlanması,

*İşleme, paketleme ve satış yerlerinin daha sıkı kontrol edilerek Türk Gıda Kodeksi bal standardına uygun olmayan bal ve diğer ürünlerin pazarlamasının engellenmesi,

*Kamu spotu gibi araçlar kullanılarak şifa kaynağı olan balın yurtiçinde tüketiminin yaygınlaştırması ve İhracat imkânlarının teşvik edilmesi gerekmektedir.

Mübarek Ramazan ayının bereketi sizinle olsun…