Dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 Milyarın üzerinde olacağı bilinmektedir. Artan nüfus karşısında gıda açığının da ortaya çıkacağı, açlıkla mücadele kapsamında tarımsal üretim artışı için gerekli olan suyun temininde zorluklar yaşanacağı bir gerçektir...

WhatsApp Image 2023-03-27 at 11.49.57

Dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 Milyarın üzerinde olacağı bilinmektedir. Artan nüfus karşısında gıda açığının da ortaya çıkacağı, açlıkla mücadele kapsamında tarımsal üretim artışı için gerekli olan suyun temininde zorluklar yaşanacağı bir gerçektir.

Ülkemizde de aynı oranda oluşacak nüfus artışı ve gıdaya ulaşımda yaşanacak sıkıntılar dikkate alındığında, su ve sulamanın önemini ortaya koymaktadır. Ortalama yıllık yağış miktarının 570 mm. olan ülkemizde yeraltı su potansiyeli ile birlikte yılda ortalama toplam 112 milyar m3’lük kullanılabilir suyun 60 milyar m3’ü kullanılmakta, bunun da yaklaşık %70’i tarımsal sulamada kullanılmaktadır. Ülkemizde su kaynaklarının yetersiz olması, su kaynaklarımızın en ekonomik bir şekilde kullanılmasına mecbur kaldığımızı göstermektedir

 8,5 Milyon hektar sulanabilir tarım alanlarımızın halen sulanamayan 2 milyon hektarının yatırımlarının tamamlanarak acilen sulamaya açılması beklenilmektedir. Alternatif kaynaklarla rezervlerimizi artırmak zorundayız.

% 60’a varan oranlarda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerinin daha fazla desteklenerek yaygınlaştırılması ve arazilerin tamamının basınçlı sulama sistemlerine kavuşturulması sağlanmalıdır. Hatta Radikal bir kararla bütün desteklerin geçici bir süreyle aktarılmasıyla tamamen basınçlı sulamaya geçilmesi ve hem toprağın yapısını bozarak erozyona ve çoraklaşmaya sebep olan, hem de su israfına neden olan salma (vahşi) sulamanın yasaklanması gerekir.

Basınçlı Sulamanın faydalarına baktığımızda; Bitkide stres yaratmadan yetiştiriciliğe imkan sağladığını, Su derine sızmadığından besin kayıpları oluşmadığını, Yabancı otların gelişimini engellediğini, Sulama ile birlikte gübreleme ve ilaçlama yapılabildiğini, Gübre ve ilaçtan tasarruf sağlandığını, Hastalıkların azaldığını, Kaliteli ve standart ürün elde edildiğini, Her çeşit alanda sulama yapılabildiğini, Bitkilere verilen su ve gübre eşit dağıldığından bitkilerin aynı anda olgunlaştığını, Erozyon ve toprak kaybının önlendiğini, Yeterli su imkanı olmayan alanlarda dahi sulama yapılabildiğini ve İşçilik maliyetlerinin azaldığını görmekteyiz.

2003 yılından itibaren ülkemizde kapalı sistem sulamaların projelendirilmesi hızlandırılmış olup, birçok proje kapalı sistem olarak tasarlanmıştır. Bu kapsamda suyun daha kontrollü, sistemli ve de kayıp, kaçağı azaltacak bir şekilde kullandırılması amaçlanmıştır. Gerek Tarım Bakanlığının hibe destekleri, gerekse Ziraat Bankasının faizsiz kredi uygulamalarıyla basınçlı sulama sistemlerine önemli destekler verilmiştir.

Özellikle küresel ısınma ve kuraklık tehdidi altında bulunan dünyamızda, Su kaynakları, ülkelerin en önemli doğal zenginlikleri arasında yer almaktadır. Gittikçe hayati önem arz etmektedir. Ülkemiz, yıllık yağış miktarı ve yağış rejimi bakımından kurak ülkeler arasındadır.

Sulamaya açılan sulama tesislerinin %33’ü klasik, %38’i kanalet ve yüzde %29’u ise basınçlı borulu sulama sistemlerinden oluşmaktadır. Bu oranın tüm sulama projelerinde, etkin bir sulama yönetiminin ve önemli miktarlarda su tasarrufunun sağlanması maksadıyla yeni yapılacak projeler ve eski sulama sistemlerinin modernizasyonu ile daha yüksek seviyelere ulaşması öngörülmektedir.

Diğer taraftan, sulama suyunun iletim ve dağıtımında yaşanan kayıpların önüne geçilmesi, randımanlı olarak kullanılabilmesi için bakım ve onarım ihtiyacı olan sulama tesislerinin ihtiyaçlarının gecikmeden karşılanması için su kullanıcı teşkilatlarla birlikte Bakım ve Onarım Projelerine hız verilmelidir.

Kuraklığa dayanıklı kültür bitkilerine verilen ürün bazlı desteklerin artırılması ve su ihtiyacı az kültür bitkilerinin teşvik edilmesi gerekmektedir.

Kültürümüzde ekmek gibi su da mübarek sayılır. Suyla ilgili çok güzel sözler vardır. Kuranı Kerimde 82 ayette; Suyun rahmet, bereket, temizleyici ve nimet olarak yaratıldığı belirtilmektedir.

Enbiya Suresi 30’üncü ayette: “İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?” buyurulmaktadır.

Suyun ferahlatıcı ve teskin edici özelliği, Hz. Peygamber’in hadisinde bir tedavi yöntemi olarak bizlere sunulmuştur. “Muhakkak ki öfke şeytandan yaratıldı. Şeytan da ateşten yaratıldı. Muhakkak ateş su ile söndürülür. Biriniz öfkelendiğinde abdest alsın.” Buyurulmuştur.

Su ve toprak Allah’ın bize emanetidir. Milli servettir. Yerinde ve tasarruflu kullanmak zorundayız.

“Su gibi aziz ol.” Sözü Anadolu’da çok yaygın kullanılır.

Mevlâna: “Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol.” demiş.

“Su yeryüzüne iner, yeryüzündeki tüm kiri, pisi temizler ve tertemiz bir şekilde tekrar buharlaşarak gökyüzüne döner.”

Yine güzel bir söz: “Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları yer. Kimse bu günkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemeli. Çünkü kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir.”