Türkiye'yi yönetenler yeni bir Anayasa ihtiyaç olduğunu savunuyor. Ben buna katılıyorum… Hem de Anayasanın değişmez maddelerine şu madde de eklenmeli. 'Dini Siyasete karıştıran parti derhal kapatılmalıdır... İlgililere siyaset yasağı getirilerek, yargı önünde hesap verecektir.'

Bu madde ile Türkiye rahat nefes alacak din kisvesi altında her türlü pisliği yapan siyasetçi, bürokrat bağımsız yargı önünde hesap vermelidir.

Tarih boyunca Müslüman toplumların hemen tamamında din-siyaset ilişkisi, toplumsal kırılmalarda her zaman etkili olmuştur. İlahi mesaja muhatap olan insanlar açısından din, hayatı kuşatan bir belirleyiciliğe sahip olmakla birlikte, belli dönemler hariç, çoğu kez siyaset dini kontrol eden bir mekanizmaya dönüşmüştür.

Bütün tarihsel süreçlerde yaşanan tecrübeler göstermiştir ki dinin siyasi mücadelelerde adeta bir aparat olarak kullanıldığı dönemlerde, dinin mesajı siyasetle gölgelendiği için hem dinle hayat arasındaki uçurum derinleşmiş hem de Müslümanlar tarifi imkansız savrulmalar yaşamışlardır.

Maalesef günümüzde de din-siyaset ilişkisi çok farklı değil, hatta şimdi daha da kıyıcı bir siyaset ablukası yaşanıyor. Öyle ki günümüzün dindarları, hayatlarını dinin mesajına göre değil, vicdanları yaralayan ve dini siyasete indirgeyen kirli bir zihniyete göre tanzim ediyorlar.

Hiç uzağa gitmeye gerek yok, ülkemizde son on yılda yaşananlara bakmak bile yeterli olacaktır.

Meseleye Türkiye örneğinden baktığımızda gördüğümüz manzara ne yazık ki içler acısıdır. Çünkü günümüzün dindarları, ne yazık ki hayata sadece siyasetin ve ideolojik kimliklerin penceresinden bakar hale geldikleri için, Kur’an’ın kesin bir dille yasakladığı bütün kötülükleri siyaset diliyle tevil ederek dinle asla örtüşmeyen bir hayat tarifi yapmaktadırlar.

Peki, neden şimdi, öncelikle yalan söylemeyen, yolsuzluk yapmayan, hakka-hukuka riayet eden, herkese adaletli davranan insanların ‘dindar’ olması gerektiği aklımıza gelmiyor?

Çünkü bugün siyaseti hayatlarının merkezi haline getiren dindarların önemli bir bölümü bu meziyetlerle değil, sadece belli dini ritüellerle, yani görsel bir dindarlıkla anılmayı tercih ediyor.

Dini ve dindar insanı bırakalım rahat yaşasın. İbadetini düzgün yapsın. Hiç bir siyasi akıma kapatılmadan inandığı kitaba göre yapsın..

DEPREM BÖLGESİNDE YAŞANAN YANLIŞLARDAN VAZ GEÇİLMELİ....

Deprem bölgesinde yaşayan ve hala büyük felakete rağmen istihdama katkı sağlayan iş insanlarına kulak verelim...

Felaketin yaşandığı anlarda verilen acil kararlar yeniden gözden geçirilmelidir.

Hasar tespitlerindeki yanlışlıklar ağır hasarlı binaya hafif hasarlı diye verilen raporlar.

İş insanının iş yeri yıkılmış başka yerde iş yeri aşmış bir insana teşekkür edeceğimize adres değişikliği için 7600 TL ceza geliyor. Bu nasıl bir vurdumduymazlık.

Teşvikler yeniden gözden geçirilip ihtiyaca göre ayarlanmalıdır.