31 Mart yerel seçim sonuçları sonucu AK Parti silkelenip kuruluş ilkelerine doğru bir adım atmalıdır. Seçim sonuçlarını değerlendiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Ya hatalarımızı görüp kendimizi düzeltiriz ya da ağır bedeller öderiz. Bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşlarla arasına duvarlar örmesidir” dedi.

Evet, son derece doğru bir tespit. Yaklaşık on yıldır biz de bu hataların düzeltilmesi gerektiğini söylüyoruz, bu yüzden de ihanetle ödüllendiriliyoruz. Dolayısıyla Erdoğan’ın bu sözlerinin bizzat AK Parti’de de toplumda da pozitif bir karşılığının olduğundan şüpheliyim. Çünkü AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi milletle olan gönül köprülerini yıkalı çok oldu. Ruhunu kaybettiği için artık rant ve saltanat kayığında bir kibir abidesine dönüşmüş durumda.

2002 yılında “hukukun üstünlüğü”, daha fazla özgürlük ve adil bölüşümün olduğu bir kalkınma vaadiyle yola çıkmıştı.

Peki, şimdi o AK Parti ruhundan geriye ne kaldı dersiniz…

Evet, hala bir parti tabelası var ama artık ruhu yok. AK Parti’nin son on yılına baktığımızda gördüğümüz manzara şudur; her şeyi tek elden yönetme hevesiyle çıkılan yolda hukuk alabildiğine siyasallaşmış, adalete güven diplerde sürünüyor ve Türkiye Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde antidemokratik ülkeler ligine düşmüş.

Yola çıkarken “millete hizmet aşkı” ifadesiyle şekillenen ilkeler unutularak devlet mekanizmaları “bizden olanlar” ve “düşmanlar” ayrımcılığına teslim olmuştur. Bu anlayış yüzünden ideolojik bir ayrımcılık aygıtına dönüşen mülakat uygulamasıyla devletin kapıları ülkenin başarılı beyinlerine kapatılmış, eş-dost ve akrabalara açık hale getirilmiştir.

Ekonomi bilimiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, aklı iptal eden, dahası dini siyaset pazarına sürerek İslam’ı yoran bir eda ile “Nas var nas…” diyerek ekonomi çökertilmiş, yoksulluk dayanılmaz hale gelmiş ve emekliler sadakaya muhtaç duruma düşürülmüştür.

Ekonomik, siyasi ve toplumsal manada memleketin ahvali bu durumdayken, 31 Mart seçimlerinde tarihinin en büyük hezimetini yaşayan AK Parti o ilk günlerdeki ruh iklimine döneceğini ve milletle olan gönül bağlarını yeniden kuracağını söylüyor.

İyi güzel de her şey bunca harap olduktan sonra, nasıl bir politika uygulayarak toplumu ikna edecek AK Parti? Eğer son on yılda yaptığı gibi milletle inatlaşan icraatlarına yine kaldığı yerden devam ederek ikna etmeyi düşünüyorsa, bilmeli ki bu sadece boş bir hayal olarak kalacak demektir.

Cumhurbaşkanı, aynı değerlendirmesinde “Millet iradesinde hata aramanın yanlış” olduğunu da söylemiş. Demek ki bun sonra millet iradesiyle inatlaşma olmayacak öyle mi?

Her kes üzerine düşeni yapmalıdır, millete kulak verilmelidir.

VATAN KAVRAMINI SİYASİLERE ANLATACAK EN GÜZEL ESER, CAVİT ÇAĞLAR'IN YAZMIŞOLDUĞU 'FIRTINALI YAŞAM ÖYKÜSÜ ESERİDİR.

Evet, bu vatanın değerini ve vatan sevgisinin en güzel anlatan Devlet ve İş adamı Cavit Çağlar'ın yazmış olduğu 'FIRTINALI YAŞAM ÖYKÜSÜ ‘adlı eserinde bulabiliriz.

Bütün Siyasilere tavsiyem bu kitabı okumaları olmalıdır.

Bu vatanın ne kadar kutsal ve ulvi olduğunu bu eserde bulabiliriz.

Bu vatanın nasıl düşmandan kurtulduğu ve vatan özlemi çeken yurttaşların özlemi bu kitapta anlatılmaktadır.

Onun için bu vatana ihanet etmemek gerekiyor.

Herkes bu vatanı kutsal bilmeli ve ona göre vatana sahip çıkmalıdır.