Savaşlar, göç, iklim değişikliği gibi uluslararası meseleler hayati bir sektör olan tarımı stratejik açıdan da üst sıralara taşıdı. Uluslararası arenada “güçlü” olmak ulusal gıda güvenliğini sağlamanın ötesinde gıdaya hakim olmaktan geçiyor! Bu filmin fragmanını Rusya-Ukrayna savaşında, salgında izledik... Asıl film şimdi başlıyor! İklim değişikliği etkileri ve bilhassa su krizi uluslararası insan hareketlerini ciddi anlamda tetikleyecek ve maalesef en çok etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye!
Artan küresel sorunlar karşısında geleneksel tarım yöntemleri ve kısa vadeli tarım politikaları artık günümüzün ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalıyor. Tarımda makineleşmeyle başlayan modernizasyon süreci teknolojinin sunduğu yeniliklerden yararlanmaya devam ediyor.
Özellikle yapay zeka tarımda devrim yaratacak çözümler sunuyor. Ancak her teknolojik gelişme gibi yapay zekanın tarımda kullanılması da avantajlar kadar riskleri ve dezavantajları da içeriyor. Son günlerde herkesin gündeminde olan yapay zekanın tarıma etkileri neler olacak hem genel anlamda hem de ülkemiz açısından sizlerle paylaşacağım.
Avantajlar;
Yapay zekanın tarımda sunduğu en büyük avantaj, verimliliğin arttırılması. Dijital tarım programları, sensörlerden gelen verilerle toprak analizi, hava durumu tahmini ve üretim süreçleri anlık olarak takip edilebilmektedir. Mobil uygulamalar sayesinde uzaktan erişimi mümkün kılması da çiftçinin hayat kalitesini arttıran en cazip yönlerinden biri...
• Akıllı Sulama ve Gübreleme: Yapay Zeka yetiştirilecek bitkiye göre, hangi tarlanın ne kadar suya ve gübreye ihtiyacı olduğunu doğru bir şekilde analiz edebiliyor. Bu da su ve gübre tasarrufunun yanı sıra toprağın korunmasını sağlıyor.
• Hastalık ve Zararlı Mücadelesi: Görüntü işleme teknolojileri sayesinde bitki hastalıklarını erken teşhis edilip en etkin tedavi yöntemini sunuyor. Zararlı tespiti ve mücadelesi de etkin bir şekilde yapılabiliyor.
• İş Gücü Tasarrufu: Otonom makineler ve robotlar, ekim, hasat ve ilaçlama gibi birçok işlemi insan müdahalesi olmadan gerçekleştirilebiliyor. Bu da maliyeti düşürüyor ve iş gücünü azalıyor.
• Tahminleme ve Planlama: Yapay zeka, geçmiş verileri analiz ederek hangi ürünün hangi bölgede daha karlı olacağını tahmin edebiliyor. Buna göre üretim planlaması imkanı sunuyor.
• Çevreye Duyarlılık ve Sürdürülebilirlik: Yapay zeka temelli tarım uygulamaları, doğanın korunması ve sürdürülebilir üretim için önemli çözümler sunuyor. Karbon ayak izini azaltan, su tasarrufu sağlayan ve çevre dostu uygulamalardır.
Kısacası yapay zeka, çiftçilerin daha az kaynakla daha fazla ürün elde etmesine yardımcı oluyor. Bu durum, hem sürdürülebilir tarım uygulamaları için hem de dünya gıda güvenliği açısından büyük bir avantaj.
Dezavantajlar;
Elbette yapay zekanın tarımda kullanımı fırsatların yanı sıra bazı riskleri de içeriyor.
• Yüksek Maliyet: Yapay zeka temelli sistemler, tarım robotları, sensörler ve veri analizi yazılımlarına yapılan yatırımlar küçük ve orta ölçekli işletmeler için oldukça maliyetli!
• Teknolojiye Bağımlılık: Tarımın tamamen yapay zekaya bağımlı hale gelmesi, sistemlerde yaşanabilecek teknik arızalar veya siber güvenlik tehditleri olasılığı dikkate alındığında son derece riskli, özellikle veri güvenliği gelecekte ciddi bir sorun olabilir!
• İş Gücü Kaybı: Tarım robotlarının yaygınlaşması, tarımda çalışan nüfusun büyük bir çoğunluğunun işsiz kalması anlamına geliyor!
• Veri Mahremiyeti: Tarımda kullanılan yapay zeka sistemleri büyük miktarda veri toplar. Bu verilerin başkalarının eline geçmesi en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Veri güvenliği ve şeffaflık sorunları dikkatle ele alınması gereken bir risk. Bu verilerin kimler tarafından kontrol edildiği, nasıl saklandığı çok önemli bir sorun!
Türk Tarımı için Yapay Zeka Fırsat mı, Tehdit mi?
Ülkemiz, tarımsal ürün çeşitliliği ve tarım potansiyeli yüksek bir ülke. Ancak bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için verimliliği artıracak ve kaynakları daha etkin kullanmayı sağlayacak çözümler üretilmesi gerekiyor. Yapay zeka, bu konumda önemli fırsatlar sunuyor. Akıllı sulama sistemleri, olası erken uyarı sistemleri ve yapay zeka destekli hastalık ve zararlı mücadelesi, veri analizi gibi yapay zeka uygulamaları, Türkiye'nin tarımda karşılaşılan temel süreçlerde çözüm olabilir.
Ülkemizde küçük ve orta ölçekli işletme sayısı oldukça fazla! Bu çiftçilerin büyük bir kısmı modern tarım teknolojilerine tam anlamıyla erişememiş durumda. Bu nedenle, yapay zeka teknolojilerinin yaygınlaştırılmasında kooperatifleşme, devlet destekleri, teknolojiye erişimi kolaylaştıracak teşvikler ve çiftçilere yönelik eğitim programları kritik rol oynuyor.
Ülkemiz açısından en önemli sorunlardan biri tarımda çalışan nüfusun yaşlanması ve gençlerin tarımı tercih etmemesi! Bu bağlamda gençlerin teknolojiye olan düşkünlüğü yapay zeka destekli tarımsal üretim modelleri gençler için sektörü cazip hale getirebilir.
Yapay zeka, tarımı emek yoğun klasik üretim modelinden çıkartıp, teknoloji ve veri odaklı bir sektör haline getiriyor. Dronlar, robotlar, akıllı sensörler ve mobil uygulamalarla yönetilen modern tarım paketleri, gençlerin ilgisini çekebilecek yenilikçi fırsatlar sunuyor. Çiftçiliği süregelenin aksine daha konforlu, daha modern bir kariyer fırsatına dönüştürebilir.
Tabi sadece üretim tarafından değil teknoloji geliştirme anlamında da gençler için son derece cazip bir alan açıldığı dikkate değer. Özellikle yerli yazılımlar ve mobil uygulamalar geliştiren girişimciler, hem Türkiye pazarında hem de uluslararası alanda büyük fırsatlar yakalayabilir. Bu konuda başarılı genç girişimcilerin projeleri desteklenip rol model olarak ön plana çıkartılmalı.
Bu noktada da devlet desteği, finansal destek ön plana çıkıyor. Tarımda teknoloji geliştiren projelere ve girişimcilere verilen destekler var, bunların yaygınlaşması daha da önemlisi bütüncül bir bakış açısı ile ele alınması gerekiyor. Gençlerin tarımı tercih etmesi hem istihdam sağlar hem de tarımın geleceğini güvence altına alır. Tarım sektörünün yaş ortalaması dikkate alındığında bırakın tarımda dijitalleşmeyi, yapay zekayı, üretimin devamından dahi söz etmek mümkün olmaz!
Yapay zeka, tarım sektöründe büyük olanaklar sunuyor. Ancak bu teknolojilerin doğru bir şekilde kullanılması, ulusal bir mesele olduğu için bir denetim mekanizmasının ve güçlü bir güvenlik altyapısının sağlanması gerekiyor.
Tüm tarım süreçlerini dijitalleştirip geleneksel yöntemleri tamamen terk etmek son derece riskli bir yaklaşım olacaktır. Sistem arızaları, siber güvenlik sorunları veya küresel krizler sırasında bağımsız üretimin sürdürülmesi hayati öneme sahiptir. Teknolojiye uyum sağlarken güvenliği ve olası riskleri de daha sürecin en başında göz önünde bulundurmak gerekir. Dengede kalmak çok önemli.
Teknolojiyi insan emeğinin rakibi değil, tamamlayıcı bir parçası olarak görmek ve çiftçilerin hayatını kolaylaştıran bir araç haline getirmek asıl hedef olmalıdır.
Doğru planlama ve güçlü destek programı ile tarımın geleceği, teknoloji ve doğanın uyumu içinde bir başarı hikayesine dönüşebilir.