Değerli okurlarım hepimizin diline pelesenk olan, gıdanın yolculuğunu anlatan “tarladan sofraya” sözü maalesef yerini “reyondan sofraya” sözüne bıraktı.

Biri; kışın ayazında, yazın kavurucu sıcağında aylarca verilen emeği, dökülen alın terini, bağlanan umudu, özveriyi anlatırken diğeri dar, geçici, sadece anı kurtarma çabasını ifade ediyor. Temeline inmediğiniz, kökten çözüm bulmadığınız her sorun büyüyerek tekrarlanır; bakınız gıda fiyatları…

Tarladan sofraya/reyondan sofraya bu iki söz tarım politikamızı, çiftçimizin de tüketicinin de durumunu çok net ortaya koyuyor. Son yıllarda gıda, sadece fiyatlar üzerinden konuşuluyor. Üreticinin maliyetleri, üreticinin emeği tamamen göz ardı edilirken, tüketicinin de her geçen gün alım gücü yok oluyor.

Meseleyi daha iyi anlayabilmek için hadi biraz geriye gidelim. 2010 yılında dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker önce hayvan sayısının yeterli olduğunu açıklayıp, ithalat yapmayacaklarını söyledi. Bu sözünden sadece 1,5 ay sonra artan et fiyatlarını gerekçe göstererek “reyon fiyatlarını düşüreceğiz” söylemiyle canlı hayvan ve et ithalatını başlattı. Bu durumu meşrulaştırmak için, artan üretim maliyetlerini, yetiştiricilerin yaşadığı zorlukları göz ardı edip,  hayvancılıkla uğraşan insanlarımızı adeta suçlu ilan ettiler. O dönem TRT’de program yapıyordum, bu yaklaşımın hayvancılığı bitireceğini, fiyatları düşürmek bir yana, uzun vadede çok pahalıya mal olacağını söylesek de maalesef ithalat devam etti. Bugün gelinen nokta hepinizin malumu! Et fiyatları rekor üstüne rekor kırarken hayvancılık bitme noktasına geldi. Birçok işletme kapandı, geçimini hayvancılıktan sağlayan insanlar işsiz kaldı!

Şimdi bitkisel üretim tarafında da maalesef gıda fiyatlarında önü alınamayan bir artış yaşanırken üretici artan maliyetler karşısında ayakta durmakta güçlük çekiyor. Narenciye üreticisi işçilik maliyetleri yüzünden ürününü toplayamadı dalında bıraktı. Sebze üreticisinin durumu da farklı değil. Sadece reyona odaklandığınızda maalesef üreticinin emeğini yok sayıyorsunuz, sesini duymuyorsunuz. Kısa vadede reyonda ürün olsa da uzun vadede tıpkı ette olduğu gibi sebze meyvede de aynı sorunu yaşayacağız. Soruna bütüncül yaklaşıp, üreticiyi yaşatacak, tüketiciyi de koruyacak önlemler almak durumundasınız. Endişem o ki yine reyon fiyatlarına odaklanıp çözümü Pazar-market civarında arayacaklar! Tekrarlanan hata hata değildir! Çiftçilik başka hiçbir mesleğe benzemez, bir kez terkedildi mi geri dönüşü en zor iştir!

Tarımın stratejik önemi her geçen gün artarken, günübirlik, keyfi, hatta denenmiş ağır sonuçları yaşanmış bu kötü uygulamaları acilen terk edin! Gıdanın yolculuğu tarladan sofraya kadardır, sabırla, sebatla ve en önemlisi halis niyetle bu zorlu yolculuğa eşlik edin. Bu zincirin tek bir halkası dahi bozulursa telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur. Gıda büyük bir güç, paranız olsa dahi satın alamayacağınız zamanlar olur ki bunun kısa filmini Rusya Ukrayna savaşı dolayısıyla tahıl krizinde izledik! Milli Tarım Seferberliği, muhteşem projeler, stratejik planlar geçin bunları… Maalesef acı gerçek;  Mevsimlik Tarım Politikaları!

Üretim ve Üreticinin Yüzüncü Yılı Ödülleri muhteşem bir törenle verildi. Bu anlamlı gecede aldığım ödülü siz değerli okurlarıma ve kıymetli çiftçilerimize ithaf ediyorum. Türk Tarımının sesini özgürce duyurmamızı sağlayan Anadolu İzlenimleri Dergisine şükranlarımı sunuyorum…