Tıbbi ve aromatik bitkiler; içeriğinde bulunan bazı etken maddeleri nedeniyle sağlık, parfümeri, kozmetik, gıda, doğal boya ve tarımsal mücadele gibi alanlarda kullanılan veya kullanılabilen bitkilerdir. Günümüzde gıdalara çeşni olarak kullandığımız baharatlar, son yıllarda hızla yaygınlaşan bitkisel çaylar ve gıda takviyeleri de bu gruba girmektedir.

Son yirmi yılda tıbbi ve aromatik bitkilere olan talep önemli ölçüde artmış ve bu talep halen devam etmektedir. Fitoterapinin (bitkisel tedavi) tamamlayıcı tedaviler arasına girmesi ve gıda ürünlerinde sentetik katkı maddelerinin kullanımına sınırlamalar getirilmesi bu süreci önemli ölçüde etkilemiştir. 2020 Yılı itibarıyla tüm Dünya COVID-19 virüs salgınıyla karşı karşıya kalmış ve salgın hızla yayılmıştır. Bu kapsamda virüse karşı ilaç ve aşı çalışmaları hızla devam etmiştir.

Bununla birlikte, insanlarda bağışıklık sistemini güçlendiren ve hatta antiviral (vücudun hastalığa neden olabilecek belirli virüslerle ve viral enfeksiyonlarla savaşmasına yardımcı olan ilaçlar) potansiyele sahip olan bitkisel kaynaklı tedavi edici ürünlerin geliştirilmesi de önem kazanmıştır.

FAO tarafından 1970’li yıllarda yapılan araştırmalara göre dünyada 21.000 tıbbi bitki olduğu belirtilmektedir. 2000 yılından sonra yapılan araştırmalara göre ise dünyada yayılış gösteren mevcut 422.000 bitki türünün yaklaşık %12,5’i olan 52.885 adetiin tıbbi amaçlı kullanılabilecek tür olduğu ortaya konulmuştur. Tıbbi bitkilerin en çok toplandığı ve tarımının yapıldığı ülkeler Çin ve Hindistan olup bu bitkilerin büyük bir kısmı doğadan toplama yoluyla elde edilmektedir.

Baharatlar grubunda Türkiye 340 bin tonluk üretim ile dünya üretiminde ikinci sırada yer almaktadır. Piper cinsi biberler (karabiber vs.) üretiminde Vietnam birinci sırada yer alırken zencefil üretiminde Hindistan, tarçın üretiminde Endonezya ve Çin şerbetçi otu üretiminde ise ABD, Etiyopya ve Almanya söz sahibidir. Bunların yanı sıra nane üretiminin %92,5’ini tek başına Fas karşılarken kenevir tohumu üretiminin ise %87,7’si Fransa tarafından gerçekleştirilmektedir.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tıbbi ve aromatik bitkiler üretimi yetiştiricilik ve doğadan toplama şeklinde gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de en fazla üretimi yapılan ürün kırmızıbiber olup ikinci sırada üretimi, ihracatı ve ithalatı Uluslararası TEK Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler tarafından protokolle düzenlenen haşhaşa aittir.

Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre orman alanlarında odun dışı ürün kapsamında doğadan faydalanması yapılan ürünlerden 32,5 bin ton ile defne birinci sırada yer almaktadır. Bunun dışında organik tarım ve iyi tarım uygulamaları kapsamında tıbbi ve aromatik bitki üretimi mevcuttur.

Kullanım alanı oldukça geniş olan tıbbi ve aromatik bitkiler bütün halde taze ve kuru olarak kullanıldığı gibi; yaprak, kök, çiçek, tohum, kabuk, yumru veya toprak üstü kısmı gibi bitki parçaları, bunların parçalanmış veya öğütülmüş halleri, farklı şekillerde hazırlanmış ekstraktları gibi çok değişik kullanım formları bulunmaktadır. Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanıldığı bir çok alan olması sebebiyle piyasada bazı ürünler “Bitkisel Ürün” adı altında Tarım ve Orman Bakanlığı izni ile gıda takviyesi olarak Sağlık Bakanlığı izni ile Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürün (GBTÜ) ve ilaç şeklinde yer almaktadır. Kapsamda çok fazla ürünün bulunması ve kullanım alanlarının çeşitli olması nedeniyle her bir ürün için farklı pazar yapıları ortaya çıkmaktadır

Tıbbi, aromatik ve boya bitkileri doğadan toplananlar ve kültürü yapılanlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğadan toplanan tıbbi ve aromatik bitkiler; ormanlar, meralar, kullanılmayan tarım arazileri gibi yerlerde kendiliğinden yetişen bitkilerin meyve, sap, yaprak, çiçek gibi kısımları ile bazen tarımsal arazilerde yetişen yabancı otlar olabilmektedir. Dünya genelinde ticareti yapılan tıbbi ve aromatik bitkilerin önemli bir kısmı doğadan toplanmaktadır.

Türkiye’de tıbbi ve aromatik amaçlı kullanılan bitki sayısı önemli düzeyde olmakla birlikte, Çin’de 4.941 adet, Hindistan’da 3.000 adet ve Amerika Birleşik Devletlerinde 2.564 adet bitkinin kullanıldığı ülkeler dikkate alındığından potansiyelin daha da geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğu görülmektedir.

Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından 2015 yılında başlatılan “Itrî ve Tıbbî Bitkiler ile Boya Bitkileri Üretiminin Geliştirilmesi Projesi” kapsamında tıbbi ve aromatik bitkiler üretiminin artması ve uçucu yağlar sektöründe işleme teknolojisinin gelişmesi beklenmektedir. Hem yetiştiricilik hem de doğadan toplanan tıbbi ve aromatik bitkilerin kayıt altına alınarak izlenebilirliğinin sağlanması beklenmektedir. Tıbbi ve aromatik bitkilerde özellikle pazarlama konusunda örgütlenme yapısının güçlendirilmesi, entegre tarım tesislerinin küçük ve orta ölçekli çiftçiye uyumlu hale getirilmesi ve sektörde yer alan firmalara farklı desteklerin oluşturulması beklenmektedir. Tıbbi ve aromatik bitkiler üretimi emek yoğun bir üretim dalı olup, işgücü maliyetleri dikkate alındığında, bu üretim dalının yapısal özelliklerine uygun, küçük işletme ölçeğinde kullanılabilecek makine ve ekipmanların geliştirilmesi beklenmektedir.

Baharat bitkilerinin üretiminde son on yılda önemli artışların olduğu görülmektedir. Kırmızıbiber üretimi 165 bin tondan 287 bin tona, kekik üretimi 11 tondan 30 bin tona, Çörekotu üretimi 160 tondan 10 bin tona, Rezene üretimi 2 bin tondan 3 bin tona yükselmiştir. Yaklaşık yirmi yıllık süreçte ihracat miktarı iki kat ve değeri ise dört kat artmıştır. Bu durum ülkemizin baharat ve diğer ürünlerin dünya pazarındaki önemini her geçen gün arttırdığını göstermektedir.

Tıbbi ve aromatik bitkilerin önemli kısmının doğadan toplanarak elde edildiğinden toplama zamanının ve toplama şekil ve tekniğinin de önemli olduğu bir gerçektir. Toplama işleminin bu konuda eğitim almış vasıflı kişilerle ve tekniğine uygun olarak yapılması gerekmektedir. Toplayacak kişiler öncelikle bitkiyi tanımalı, yetiştiği yeri, bitkinin zehirli olup olmadığını, toplanacak ortamın uygunluğunu, toplanacak mevsim ve saatin uygunluğunu, bitkinin toplanacak kısmını iyi bilmeli ve toplama işi belli bir plan dahilinde yapılmalıdır. Bitki ve bitki topluluğunun bir sonraki mevsim ve yıllarda varlığını sürdürmesi, dolayısıyla üretimin devamlılığı çok önemlidir. Diğer bitkilere de zarar verilmemelidir. Güneşli günlerde bitkiler sabah erken saatte toplanmalıdır.

Daha çok doğadan toplama ile yapılan üretim, sektörün ham madde ihtiyacını sürekli ve kesintisiz olarak karşılayamamaktadır. Yetiştiricilik kaynaklı olarak üretimin geliştirilmesi önündeki en önemli sorun ise tohum, fide ve fidan gibi sertifikalı üretim materyallerinin yeterli düzeyde bulunmamasıdır. Kamu kurumları dışında, tıbbi ve aromatik bitkilere ait üretim materyali kısıtlı bir şekilde üretilmektedir. Tıbbi ve aromatik bitkilerde oluşan hastalık ve zararlılara karşı ruhsatlı pestisit bulunmaması nedeni ile bilinçsiz ilaç kullanımı önemli düzeyde kalıntı sorunu oluşturabilmektedir.

Tıbbi ve aromatik bitki işleme ve pazarlama faaliyetleri yürütenlerin örgütlenmesi de sektörel gelişimi açısından önemlidir. Bu nedenle üretici düzeyinde olduğu gibi aktarlar başta olmak üzere işleme ve pazarlama faaliyeti yürütenlerin de mesleki ya da sektörel örgütlenmesi sağlanmalıdır. Özellikle sağlık riski taşıyan ürünler başta olmak üzere tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanım alanları ve şekli konusunda bilinç düzeyinin yeterli olmaması önemli sağlık sorunlarına neden olmaktadır.

Hem yetiştiriciliği yapılan hem de doğadan toplanan birçok ürün, kurutulmak suretiyle ham olarak pazarlanmaktadır. Ürünlerin etken maddesi ve kullanım alanları dikkate alınarak faklı ürünlere işleme kapasitesi yeterli düzeyde değildir. Bu nedenle üretimin karlılığı azalmakta, sektöre sermaye girişini azaltmaktadır. Bitkilerin kurutulması konusunda yeterli bilgiye sahip olunmaması nedeni ile kaliteli ürün üretimi sağlanamamakta, yabancı madde ve kalıntı sorunu ile karşılaşılabilmektedir. İşlenmiş ürünlere karşı güveni artıracak tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır.

Özellikle dar alanlarda yoğun işgücüyle daha fazla gelir sağlama imkanı olan Tıbbi ve Aromatik bitkilerin üretimi, işlenmesi ve pazarlanması konusunda yatırım ve işletme destekleri artırılarak kırsalda alternatif geçim kaynağı geliştirilmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı planlı üretime geçiş sürecinde Çiftçi Örgütleri üzerinden sözleşmeli olarak Tıbbi ve Aromatik bitkilerin üretiminin yaygınlaşması gerçekleşebilir. İhracat konusunda da avantaj sağlayacak bir sektördür.

Üretim ve toplamadan, pazarlama ve işlemeye kadar geçen sürecin yönetimine imkân tanıyan merkezi bir kayıt sistemi oluşmalıdır. Gerek üretici kısmında gerekse işleme ve pazarlama alanında güçlü bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır.

Sonuç olarak: Biyolojik zenginliğimizi ekonomik zenginliğe dönüştürmenin yollarını zorlamalı, Zengin toprakların fakir insanları olmamalıyız.