Son yıllarda tüketicilerin bilinçlenmesiyle birlikte organik gıda ürünlerine olan talep giderek artıyor. Daha sağlıklı beslenmek, pestisit ve kimyasal kalıntılardan uzak durmak isteyen birçok kişi alışveriş sepetinde organik ürünlere yer vermek istiyor. Ancak Türkiye’de bu ürünlere ulaşmak hiç de kolay değil. Çünkü organik gıda hâlâ toplumun büyük bir kısmı için erişilmez bir lüks olarak görülüyor.
Organik Gıda Nedir?
Organik gıda, üretim sürecinde kimyasal gübre, tarım ilacı (pestisit), hormon ya da GDO kullanılmadan elde edilen ürünleri ifade ediyor. Topraktan sofraya kadar her aşaması denetlenen bu ürünler, insan sağlığına zarar verebilecek kalıntılardan arındırılmış şekilde tüketiciye sunuluyor. Dünyada giderek artan bir trend haline gelen organik gıda, Türkiye’de neden bu kadar sınırlı bir kesime hitap ediyor?
Fiyat Neden Bu Kadar Yüksek?
Organik ürünlerin yüksek fiyatlı olmasının birkaç temel sebebi var:
Üretim Maliyetleri: Organik tarımda kimyasal gübre ve ilaç kullanılmadığı için verim genellikle daha düşük oluyor. Ayrıca işçilik ihtiyacı daha fazla. Bu da maliyetleri artırıyor.
Sertifikasyon Süreci: Organik üretim yapabilmek için çiftçilerin sıkı bir denetim ve sertifikasyon sürecinden geçmesi gerekiyor. Bu süreç hem zahmetli hem de maliyetli.
Pazar Kısıtlılığı: Organik ürünlere talep sınırlı olduğu için üretici ölçek ekonomisinden yararlanamıyor. Az üretiyor, az satıyor; dolayısıyla maliyet yüksek kalıyor.
Dağıtım ve Raflama: Organik ürünler çoğunlukla büyük şehirlerdeki belirli marketlerde ya da internet üzerinden satılıyor. Ulaşım ve lojistik de fiyatı yukarı çekiyor.
Organik Pazarın Gerçekleri
Türkiye’de organik tarım alanları her geçen yıl artsa da hâlâ toplam tarım alanlarının çok küçük bir kısmını oluşturuyor. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de organik tarım yapan üretici sayısı son yıllarda artsa da ürün çeşitliliği ve erişim sınırlı. Çoğu organik ürün İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki üst gelir gruplarına hitap ediyor.
Bu tablo, organik gıdayı “herkesin hakkı olan sağlıklı beslenme” alanından çıkarıp “sadece imkânı olanın ulaşabileceği bir ayrıcalık” haline getiriyor.
Tüketici Algısı: Sağlıklı Ama Pahalı
Yapılan araştırmalar, Türk tüketicisinin organik ürünlere güven duyduğunu, ancak yüksek fiyat nedeniyle düzenli olarak alamadığını gösteriyor. Pek çok kişi, organik domatesin kilosuna 60-70 lira vermek yerine, daha ucuz olan konvansiyonel ürünü tercih ediyor. Sağlık bilinci olan tüketiciler bile çoğu zaman bütçe engeline takılıyor.
Çözüm Ne Olabilir?
Uzmanlara göre organik gıdanın lüks olmaktan çıkıp yaygınlaşması için şu adımların atılması gerekiyor:
Destek Politikaları: Devletin organik tarım yapan çiftçilere daha fazla teşvik vermesi.
Kooperatifleşme: Küçük üreticilerin birleşerek maliyetleri düşürmesi.
Yerel Pazarların Güçlendirilmesi: Organik ürünlerin sadece büyük marketlerde değil, yerel pazarlarda da bulunabilmesi.
Tüketici Eğitimi: Halkın organik ürünle “iyi tarım ürünü” arasındaki farkı anlaması.
Erişim Adaleti: Organik ürünlerin sadece zengin kesime değil, toplumun her kesimine ulaşmasını sağlayacak lojistik ve fiyat politikalarının geliştirilmesi.
Sonuç: Organik Herkesin Hakkı
Organik gıdanın yüksek fiyatlı bir “lüks” olarak kalması, sağlıklı yaşamın da yalnızca belli bir gelir grubunun ayrıcalığı haline gelmesine yol açıyor. Oysa sağlıklı ve güvenilir gıda, her bireyin temel hakkı olmalı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve geniş toprak varlığı, doğru politikalarla birleştiğinde organik gıdanın herkesin sofrasına ulaşması mümkün.
Bugün sorulması gereken asıl soru şu: Organik gıda neden lüks? değil, nasıl herkes için ulaşılabilir hale gelir?