Proteinler insan vücudunda; Dokuyu inşa etmek ve güçlendirmek, hasar gören dokuları onarmak ve yeniden oluşturmak, molekülleri vücutta taşımak, bağışıklık sistemini güçlendirmek, metabolizmanın düzenlenmesini sağlamak, vücudun enerji ihtiyacını sağlamak gibi pek çok hayatî  fonksiyonu vardır.

Protein bakımından en zengin besin kaynağı hayvansal gıdalardır. Bu gıda grubu “komple proteinler” olarak adlandırılır ve tüm temel amino asitleri içerirler. Bir diğer protein içeren besin grubu ise bazı temel amino asit grupları bakımından eksik olan bitkisel gıdalardır. Sağlıklı bir beslenme modelinde hayvansal ve bitkisel proteinlerin bir arada tüketilmesi önerilmektedir. Bir insanın kabaca 70-100 gram arasında olan günlük protein gereksiniminin EN AZ üçte biri yani 25- 35 gramı hayvansal kaynaklı protein olmalıdır.

  OECD-FAO Tarıma Bakış 2021-2030 rapora göre; Avrupa Birliği ülkeleri ve özellikle ABD’nin protein tüketimi bakımından diğer ülkelerle arasında büyük bir uçurum bulunmakta olup, sadece hayvansal kaynaklı proteinlere baktığımızda ise bu farkın 6.8 kata ulaşmış olduğunu görülüyor. Yeni bir rapora göre ise; yüksek, orta ve düşük gelirli ülkeler arasındaki kişi başına hayvansal protein (et, balık, süt ürünleri, yumurta) tüketimindeki uçurumun önümüzdeki on yılda daha da artması bekleniyor.

Toplam tüketilen proteinin; AB’ de  %58.30’unu, ABD’de ise %64,6’sını hayvansal kaynaklı proteinler oluştururken, ülkemizde ise bu oran , %35’tir.

Yüksek gelirli ülkelerde, sağlık ve çevresel nedenlerden dolayı kırmızı etten kümes hayvanları eti veya süt ürünlerine doğru çok az bir kayma olsa da her bir hayvansal gıda grubundaki kişi başına hayvansal protein tüketimlerinin önümüzdeki on yılda yavaş yavaş artması bekleniyor (kişi başı yüzde üç). 

Orta gelirli ülkelerde, kişi başına hayvansal protein mevcudiyetinin yüzde 11 artması beklenirken, düşük ülkelerde ise belirgin artış olmayacağı ya da aynı kalacağı bekleniyor. Bunun sonucu olarak zengin ülkeler ile gelir düzeyi daha düşük ülkelerin halklarının hayvansal protein üretimi bakımından aradaki uçurumun daha da derinleşeceği görülüyor.

Buna göre, önümüzdeki on yıl içerisinde et üretim miktarlarındaki artışı incelediğimizde; en yüksek artışın 23 milyon ton artışla kanatlı eti başı çekerken 15 milyon ton artışla domuz eti ikinci yer alacağı görülüyor. Küçükbaş ve büyükbaş eti üretimlerinin ise 4 er milyon tonla bunları takip edeceği belirtiliyor. Bu artıştan aslan payını yine aynı ülkelerin alacağı, tüketeceği anlaşılıyor.

Tablo 1; Dünya Et Üretimi Projeksiyonu

Kaynak: OECD-FAO Agricultural Outlook (2021-2030),

Hayvansal Kaynaklı Gıda için ayırabilen bütçe ile hangi ürünleri hangi oranda alınabiliyor

Hane halkı yıllık gıda harcamalarında hayvansal protein için ayrılan bütçenin paylaştırılması da ekonomik güçle doğrudan alakalıdır. Üretimin maliyetinin düşük olduğu ülkelerde ve girdilerin sübvanse edilerek hem tüketiciler hem de üreticiler açısından fiyat istikrarı politikaları uygulanan ülkelerde ise bu sübvansiyonlar nispetinde (ekonomik olarak satın alma gücü arttıkça ) halkın satın alma ve tüketim tercihleri kırmızı et yönünde artmaktadır.

Tablo 2; Seçili bazı ülkelerde hayvansal protein kaynakları için harcama tercihleri;

Kaynak: OECD-FAO Agricultural Outlook (2012- 2021),

Ülkelerin (parantez içindeki rakam) hane halkı kişi başı yıllık gıda harcaması miktarıdır. Ülkemiz için hane başı gıda harcaması 1823 dolar gözükmektedir. On yılı kapsayan bu projeksiyonda kur değişikliğinden kaynaklanan nedenlerle dolar cinsinden rakamlarda değişiklikler olsa da; yapılabilen toplam harcama içerisinde satın alınabilen hayvansal ürün miktarlarının oransal değeri fazla değişmemektedir.

  Besin kaynağına göre hayvansal protein tüketim oranları (eti tüketilen hayvan ve hayvansal ürün türüne ve göre farklı renkteki çizgilerle gösterilmiştir). Tablo 2 ye göre somutlaştırırsak; toplam gıda harcaması içerisinde aile bütçesinden “Hayvansal protein” ihtiyacı için satın alınabilen ürünler ve oranları konusunda Ülkemizde Bin TL’lik örnek bir harcama bütçesinin dağılımı yaklaşık olarak şöyledir;

*Süt ürünleri ve yumurta; 750 TL ( % 75 civarında, mavi çizgi)

*Tavuk eti; 100 TL (% 10 civarında, yeşil çizgi )

*Sığır eti; 60 TL (% 6-7 civarında, sarı çizgi)

*Küçükbaş; 50-60 TL ( % 5-6 civarında, kırmızıçizgi)

*Balık ve diğer deniz ürünleri; 10 TL ( %1 civarında, turuncu çizgi)

Görüldüğü gibi, ülkemizde hayvansal protein ihtiyacı için satın alınan gıda gruplarını büyük oranda süt ürünleri ve yumurta teşkil etmektedir.

Değerlendirme ve Sonuç;

*Gelişmiş ülkeler ile diğer ülkeler arasında hayvansal tüketim açısından hali hazırda mevcut olan büyük bir uçurumun önümüzdeki dönemde daha da derinleşeceği gerek ülkelerin ve gerekse uluslararası kuruluşların raporlarında açıkça belirtiliyor.

*Yine bu “gelişmiş ülkeler”  diğer ülkeler üzerinde; Tarımın ve özellikle hayvancılığın çevre kirliliği ve sera gazına olumsuz etkisi olduğu gerekçesiyle hayvancılığın (zaten az olan kırmızı et üretimleri ve tüketimlerinin daha da) azaltılması yönünde bilimsel kılıfa sokulmuş kulis ve baskılar yaparken, aynı zamanda da kendi vatandaşlarının kişi başı tüketimini arttıracak planlamalar yapmaktadırlar. Bu konudaki detayları daha önceki sayılarda yayınlanan,

“ kurban ibadeti ışığında kırmızı et üretimi” ve “hayvanlar kimin havasını bozuyor” başlıklı yazılarımızı okuyabilirsiniz.

*Ülkemizin toprağının her karışının, çayır ve meralarımızı ve oradaki her bir ot kökünün, zirai üretimde kullandığımız her bir tohum tanesinin, arıdan sığıra kadar her bir hayvan varlığımızın kıymetini bilmek zorundayız.

*Bu varlıklarımızla bilime dayalı uzun vadeli planlamalar yaparak insanımızın daha iyi beslenmesi, sağlıklı olması, fiziken/ ruhen daha güçlü olması için yeterli miktar ve kalitede gıda üretimini sağlayabiliriz.

*Ülkemizin, topraklarımızın, coğrafyamızın, fedakar çiftçimizin, teknik birikime sahip insanlarımızın bunu sağlayacak potansiyeli vardır; BAŞARABİLİRİZ.

Sağlık ve huzur içerisinde, bolluk ve bereketin daha da arttığı nice bayramlara..

Dr. Ali AYAR

Tarım ve Orman Uzmanı