Divan Başkanı Ayşe Ünlüce'nin ve Genel Başkan Özgür Özel'in gafları kurultaya damga vurdu. Delege, teşekkür konuşması yapmak istemeyen Özel'e salondan ayrılmayarak tepki gösterdi.
Liderler, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i tebrik etmekten yoruldu.
Kapatılma tehlikesinin gölgesinde, 2 yılda, 4 kez yapılan olağan ve olağanüstü kurultaylarda, arka arkaya CHP Genel Başkanlığına seçilen Özel’i tebrik etmekten yorulan, sadece liderler değil.

Ankara’ya gelip gitmekten, CHP teşkilatı da yoruldu.
Bu nedenle, 39. Olağan Kurultay’ın yapıldığı, Ankara Arena Spor Salonu’nun dışı da içi de sakindi.
Bu salonda, kalabalık, izdiham ve polis kontrolü nedeniyle saatlerce salona ulaşamadığımız günleri hatırladım.
Dışarda kalanlar seyretsin diye salonunun dışına konulan dev ekranı, sadece birkaç yorgun CHP’li izledi.
Evet, 3 gün 3 gece süren CHP 39. Kurultayı’nın içi de dışı kadar kalabalık değildi.
Coşku mu? hayır. Heyecan ise beklenilen kadar değildi.
Bana göre il ve ilçe meydanları, daha kalabalık, daha coşkulu ve daha heyecanlıydı.
Kurultayın ilk günü ve gecesinde, parti programı ve tüzük değişiklikleri gibi “bürokratik” işler görüşüldü. Seyirci alınmadığı için sakinlik normaldi.
Özgür Özel, 3 gün 3 gece sürecek kurultay çalışmalarını başlatırken, “yanlış” anlamaları önlemek için, “Türkiye’nin dört bir yanındaki partililerin” yarın, yani kurultayın 2. günü geleceklerini duyurdu
İlk gün konuşmasında, “Yarın 81 ilden, Türkiye’nin dört bir yanından buraya koşup gelecek Cumhuriyet Halk Partililer…” dedi.
Yine ilgi yoktu.
Ertesi gün saat 11.00 sıralarında oğlum Engin Varol’la birlikte kurultay salonuna gittim. Kontrol noktalarındaki polisler, “birileri gelse de üzerlerini, çantalarını arasak” beklentisindeydi.
3 Ayrı kontrol noktasından rahatlıkla geçtik.
Basın kapısına yöneldiğimizde bahçeye kurulan dev ekran dikkatimi çekti. Birkaç yorgun CHP’li oturdukları yerden, İmamoğlu’nun mesajını dinliyordu…
Yaşamında ilk kez Kurultay gören oğluma, bu salonun dışının ne kalabalıklar gördüğünü, izdiham nedeniyle ne kavgalar yaşandığını anlattım.
Salona girip, basına mı, partililere mi ayrıldığını anlayamadığım bölümde oturacak bir yer aradım.
Partililere de basın kartı dağıtıldığı için onlar, basına ayrılan bölümde erkenden yerlerini almışlardı. Basından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut ve ekibi dahil…
Aslında bu da bana çok yabancı değil. 1977’den bu yana CHP Kurultaylarını izleyen bir Gazeteci olarak, CHP’nin “kanayan bir yarasıdır” kurultay organizasyonları…
Salonun düzeni bile AKP Kurultaylarından alınmış.
Eskiden, etrafındaki birkaç goygoycunun haykırışları arasında, salon turu atan genel başkanların sadece tribünleri selamlamak için havaya kaldırdıkları ellerini görebilirdik.
AKP, kurultay salonlarına yeni bir sistem getirdi.
Kurultaylarda, salona giren Genel Başkan ve eşinin rahatlıkla yürüyebildiği platform sistemi yapılmaya başlandı. Yerden 2 metre yükseklikteki platformda yürüyen genel başkan ve eşi, çiçek atıyor, partilileri selamlayabiliyor, foto muhabirleri de rahatlıkla fotoğraf çekebiliyorlar.
CHP, işte bu sistemi almış, kurultay salonuna getirmiş.
Özgür Özel ve eşi bu platformda yürüyerek tribünleri selamladı. Etraflarında kimse yok, kargaşa yok, goygoycular yoktu.
Genel Başkan Özgür Özel konuşmasını “basına ayrılan” bölümde ayakta izledim ve not aldım. Bilgisayarımı koyacak bir sandalye bile bulamadım.
Özgür Özel, 70 dakikalık konuşmasının büyük bölümünü Ekrem İmamoğlu’na yapılan haksızlığa ayırdı.
Uzun süre Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi. Hatta bir de Erdoğan’ı eleştirdiği video yayınladı. Salon birkaç kez AKP Genel Başkanı’nı yuhaladı.
Protokol locasında videoyu seyreden AKP Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş, bunu protesto ederek salonu terketti.
CHP’nin 39. Olağan Kurultay’ının ismi “Şimdi İktidar Zamanı”.
Evet, ama iktidara gelindiğinde neler yapılacak. Projeler nedir. Bir gün önce kabul edilen programın ekonomik bölümleri bile gündeme gelmedi.
Özel’in konuşmasında ekonomik sıkıntı ve hayat pahalılığı da çok fazla yer almadı.
Bana göre, bir de sokağın çığlığı, aynı evde yaşamak zorunda kalan birçok emeklinin isyanı, ekrana yansıtılabilirdi. Halkın sıkıntısının ortaya çıktığı, sokak röportajlarından bir demet görüntü de ekranlara getirilebilir miydi, diye düşündüm.
Divan Başkanının gafları…
Özel, kürsüden inince, Divan Başkanı Eskişehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin “kulağı tırmalayan” sesini duydum. Salondakilere yüksek sesle ayar veriyordu.
Yılmaz Büyükerşen Hoca, Eskişehir Belediyesi’nden sonra Kurultay Divan Başkanlığını da Ayşe Hanıma devretmişti.

Divan Başkanı Ayşe Ünlüce Hanım maalesef, hocasını arattı.
Divan Başkanı iki büyük hata yaptı.
Birincisi, partililerin 5’er dakikalık konuşmalarını azaltmak için yeterlilik önergesi vermeye kalktı. Önergeyi oylayacağı sırada aşağıdan müdahale geldi. Önergeyi iptal etti ve konuşmak isteyenlere söz hakkı vermeye devam etti.
İkincisi ise, bir kurultayda yapılmayacak hataydı.
Kesin hesap raporunu okutmak istemedi. Yanında oturan beyefendiye gözüm takıldı. Mikrofonda konuşan Ayşe Hanımı uyarmaya çalışıyordu.
Ancak o dinlemiyor ve kesin hesap raporunun okunmamasını oylamaya çalışıyordu.
Yanındaki divan üyesi artık dayanamadı ve büyük bir gafı önlemek için Ayşe hanımın bileğinden tutarak sarstı.
“Okunacak” dedi.
İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Özgür Karabat’ın kesin hesap raporunu okuyacağını söyledi.
Ayşe Hanım bu uyarı üzerine oylamadan vazgeçti ve Özgür Karabat’a söz verdi.
Böylece, salondakiler kesin hesaplardan haberdar oldu.
2. Parti mi geliyor
Kurultayın her köşesinde Kemal Kılıçdaroğlu konuşuluyordu. Ekrem İmamoğlu’nun durumu kabullenilmiş gibiydi.
Özgür bey, Selin Sayek Böke hariç, Kılıçdaroğlu’nun MYK’sındaki isimleri sildi, “İktidar Kadrosu”na almadı.
Kemal bey kurultaya davetliydi. Ancak katılmadı. Yıllarca Genel Başkanlığını yaptığı kurultaya bir başarı mesajı bile göndermedi.
Üstelik kurultay günü AKP’ye yakın Sabah Gazetesi’ne özel açıklamalar yapmıştı.
"Hesap vermek her CHP'linin namus borcu" sözleri manşet oldu.
Kılıçdaroğlu, CHP’nin üzerine gidiyordu.
Bu nedenle de CHP’nin 2’ye bölüneceği konuşuluyor. Rahmetli Bülent Ecevit’in CHP’den ayrılarak kurduğu DSP gibi yeni bir partiden söz ediliyor. Başına geçecek ismin ise, Kılıçdaroğlu’na yakın bir isim olan Oğuz Kaan Salıcı olabileceği söyleniyor.
Emekli Büyükelçilerin, CHP ilgisi.
CHP, emekli büyükelçiler için cazibe merkezi olmaya devam ediyor.Yakın geçmişte Faruk Loğoğlu, Osman Korutürk, Öztürk Yılmaz ve Ünal Çeviköz gibi emekli büyükelçilerin yolu CHP genel merkezinden geçti.
CHP’de halen eski ABD Büyükelçisi Namık Tan görev yapıyor. Son kurultayda bu ekibe deneyimli diplomat Ömer Kaya Türkmen de katıldı. Eski KKTC ve Lizbon Büyükelçisi Kaya Türkmen, Özel’in anahtar listesinden seçilerek parti meclisine girdi
Yeni Milletvekili Müşavirler…
Kurultayın 3. gün ve gecesinde seçimler yapıldı.
Özel, “küslük olmasın” diye Parti Meclisi sayısını 80’e yükseltti. ”Kırgınlığı” azaltmak için de bazı “ünlü” isimleri “Müşavir” olarak, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nde görevlendirdi.
Parti Meclisi’nde görev alanlardan çoğu, beyin takımında ve yönetimde değil, Aday Ofisi’nde çalışmalarına devam edecek.
"Her şey çok güzel olacak" sloganının sahibi Berkay Gezgin’in güzelliği elinden alındı. Gezgin Özel’in listesine giremedi.
Demokratlara göz kırptı.
CHP Genel Başkanı uzun süreden bu yana yaptığı konuşmalarda “demokratlara” sesleniyor. AP-DYP-ANAP ve Demokrat Parti çizgisindeki isimlere çağrı yapıyor.
Bu çağrıları 39. Kurultay’da ete kemiğe büründürdü.
Demokrat Parti listesinden seçildikten sonra CHP’ye geçen İzmir Milletvekili Salih Uzun’u anahtar listesine aldı. Uzun, delegelerin büyük bölümünden oy aldı.
Burada hatırlatmak isterim. Merkez Sağ çizgisinden gelen Salih Uzun Anavatan Partisi’nin son Genel Başkanıydı. Daha sonra, Demokrat Parti Genel Başkanlığına da aday olmuştu.
Salih Uzun’un “iktidar kadrosuna” seçilmesi, CHP’nin Merkez Sağa doğru yeni hamleler yapacağının bir işareti olarak yorumlandı.
Teşekkür Konuşması skandalı…
CHP’nin 3 gün,3 gece süren 39. Olağan Kurultayı bir skandalla noktalandı.
Bu skandal, genel başkan seçiminden sonra, Özgür Özel’in “teşekkür konuşması”ndan önce yaşandı.
Kurultay’ın “yıldızı”, Divan Başkanı Ayşe Hanım, genel başkan seçildikten sonra Özgür Özel’e, “Teşekkür konuşması yapacak mısınız?” diye sormuş.
Yani, böyle bir şey sorulur mu.
Genel Başkan, “ne kadar genç olursa olsun”, teşekkür konuşması yapmak istemese bile, “delege bir teşekkürü hak ediyor. Teşekkür konuşması yapmanız lazım” diyerek divan başkanın ısrarcı olması lazım.
Bu güzel ve yerleşik bir teamüldür, nezakettir Ayşe Hanım.
Bırakın parti kongrelerini, apartman genel kurullarında bile, seçilen yönetici teşekkür ederek göreve başlar.
Parti kurultaylarında da aynen böyledir.
Bugüne kadar da “teşekkür konuşmaları” tüm kurultaylarda yapılmıştır.
Kendisini seçenlere teşekkür etmeyen genel başkanlar ayıplanır.
Divan Başkanı Ayşe Hanımın böyle bir soru sorduğunu benim gibi, tüm salon Genel Başkan Özgür Özel’den öğrendi.
Özel, ısrarlar üzerine çıktığı kürsüde, olayı tüm salona ilan etti. Divan Başkanı Ayşe hanımın sorusuna “oy versin gitsinler” dediğini de itiraf ediyor.
Yani, binlerce kilometre yoldan gelen ve genel başkanlarına oy veren delege, bir teşekkürü bile hak etmedi mi.
Bilemedim.
İşte, Özgür Özel’in bu konudaki sözleri. Ve, delegenin tavrı…
Herhalde tarihe geçecektir.
“Ayşe Hanım bana “teşekkür konuşması yapacak mısınız” diye sordu. Dedim ki delegeler, yorgunlar, erken kalktılar, yoldan geldiler. Oylarını kullansınlar, gitsinler. Nasılsa tek aday. Teşekkür konuşması yapmayacağım.’
Sonra haber geldi, dediler ki ‘Delegelerimiz oylarını kullandılar ama gitmediler, buradalar ve sizi görmek istiyorlar.’
Ben bu inceliğiniz için, bu zarafetiniz için bu dayanışmanız için her birinize ayrı ayrı yürekten teşekkür ediyorum.”
Delegenin dersi de böyle olur.
Saygılarımla…