Hayvancılıkta yapılanlara bakılınca hayvansal üretimin tamamen ithalatla karşılanması için özel çaba mı sarf ediliyor? diyesimiz geliyor.

(USK) Ulusal Süt konseyince belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatı belirlemesinin amacının başlangıçta üreticileri korumak ve sürdürülebilir üretim sağlamak olduğu sanılmıştı. Ancak, çiftçi her türlü girdiyi piyasa şartlarında sağlamak zorunda kalmış bunun için bir fiyat istikrarı mekanizması kurulmamışken üretilen süt fiyatına belirlenen fiyat her dönem maliyetin altında kaldı. Kalmaya da devam ediyor. Üstelik taban fiyat olması gereken fiyat fiilen en üst fiyat olarak uygulanmış, piyasada bölgeleri paylaştığı çok belli olan tekel oluşturmuş bir avuç alıcı firmanın insafına terk edilmiştir. Para kazanamayan üretici de hızla hayvancılıktan çekilmeye başlamıştır. TÜİK verilerine göre, 2021 yılında 18.3 milyon olan büyükbaş hayvan sayısının, 2023 yılı 1. Dönem geçici verilerine göre 16,7 milyon başa gerilediği ve son 3 yılda 1.2 milyon üzerinde damızlık hayvanın kesime gönderildi. Sektör paydaşlarına göre ise, TÜİK verilerinin çok üstünde hayvan kesilmiş olduğu dile getirilmektedir.

Damızlıklardaki bu keskin azalma, kırmızı etin üretim kaynaklarının en önemlisi olan süt hayvanlarından en az 600-700 bin erkek dananın doğmamasına ve besi materyali açığının gittikçe büyümesine yol açacağı şimdiden bellidir.

Hayvancılık desteklerinin payı azalıyor

Hayvancılık destekleri rakam olarak artarken toplam destekler içerisindeki payı yıllar itibariyle azalmaktadır. 2024 yılı tarım destek bütçesi 91.55 milyar TL olarak TBMM’den geçmiş olsa da hayvancılık desteklerine ayrılacak rakam 19 milyar 740 milyon lira olacağı ön görülüyor. 2022 ve 2023 yıllarında hayvancılık desteklerinin payı toplam destekler içerisindeki payı sırasıyla yüzde 24,6 ile yüzde 24,3 iken 2024 yılında yüzde 21,6'ya düşüyor.

ESK,  Kooperatif ve birlikler gibi STK ların süt piyasasında % 5 i, kırmızı ette ise  % 1 i bulmayan payları ile regülasyon yapılamayacağını, hepimiz biliyoruz. Bu paya sahip olan bu mekanizma başta İstanbul ve Ankara olmak üzere şehrin meydanlarında 1kğ ücretsiz et bile dağıtsa piyasayı regüle etmesinde etkisi olmaz. Girdi temini, üretim aşaması ve pazarlama kademelerindeki kopukluğu gidermeden sorunun çözülemeyeceği de bilinmelidir.

Yem, ilaç, elektrik, su, mazot vb. her türlü girdiyi tüm vergilerini ödeyerek üreten çiftçimizin ürettiği etin sütünün, sıfır gümrükle ve sıfır vergiyle ithal edilen et ve sütle rekabet etmelerini beklemenin haksızlık olduğunu da söylemeden olmaz.

1 Milyar Dolarlık Planlama

2024 yılı için besilik hayvan ithalatı için bir milyar dolarlık planlama açıklandı. Yani yaklaşık 30 milyar TL. Hayvancılık desteklerinin tamamının ise, 19.7 milyar Tl olduğunu da bir kenara koyup düşünelim. Bu mekanizma, ucunda ışık görünen ve sabredersek ulaşılacak tünel çıkışı gibi görünmüyor. Daha çok dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinen ve çıkışı olmayan bir labirente benziyor. Bu planlama hayvancılığı tedavi edecek mi? Kaçıncı defa aynı yere geldik, sayısını bile unuttuk.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’yı hangi bürokratlar yanıltıyor? Hayvancılıkta teşhisi yanlış koyup yanlış bilgilendirmelerle göze girmeye çalışan bürokratlar ülke hayvancılığının temeline dinamiti yerleştiriyorlar mı? Bu işin telafisi olmaz. Ancak, tedaviyi doğru yapıp doğru adımlar atatarak düzelir.  Yanlış yönlendirmelerden vaz geçilmelidir. 

Çözüm mümkün mü, mümkün. Bu ülkenin ve çiftçimizin bu potansiyeli var mı; fazlasıyla var.

Sonuçta “görünen köy” deki durumun akla getirdiği soru; herkes sorunu ve çözümü biliyor ama çözüm iradesinin bir yerinde bir tıkanıklık mı var?