Dünya da herkes gibi bizler de zor günlerden geçiyoruz. Özellikle dünyayı saran pandemi sonrası yaşam koşullarında bir rahatlama bir düzelme beklerken maalesef çok daha kötü şeyler oldu. Önce Ukrayna –Rusya çatışması, ardından da Filistin- İsrail sorunu bizleri hayli üzdü. Özellikle İsrail'in Hamas’ı bahane ederek yaptığı katliamlar dayanılır gibi değil.
Çoluk çocuk, kadın, ihtiyar gözetmeden her gün acımasızca yaptığı bombardımanlarla resmen ölüm yağdırıyor. Bunları gördükçe hakikaten içimiz parçalanıyor. Maalesef tüm yaşananlara öfkelenip, kınamaktan başka da bir şey yapamıyoruz. Bu kanı durdurmak için her gün sokağa çıkıp eylem yapmanın dışında, özellikle Amerikan ve İsrail menşeli malları boykot ederek de katkı sağlayabiliriz. Bunun da etkili olacağına inanıyorum.
Fakat biz neyi, nasıl boykot edeceğiz, bu konuda nasıl bir yol izlenmeli? Özellikle tarımsal alanda neler yapabiliriz? Bir bakalım bu konuya.
Öncelikle bu ülkeyi tanımak ve bazı bilinmesi gereken bilgileri şöyle bir özetleyelim.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin “İSRAİL” raporu ile Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği Arge Şubesi’nin 2019 yılı “İsrail Ülke Raporu” incelendiğinde; İsrail’in nüfusu yaklaşık olarak, 8.800.000 (2018), yüzölçümü: 20.325 (km2), başkenti Tel Aviv şehridir. Konuşulan dil genellikle İbranice ve Arapça iken, din ise %74,3 yahudi, %17,8 müslüman, %1,19 hıristiyan, %1,6 dürzi olarak geçmektedir. Etnik yapısı da %74,4 yahudi, %21 arap, %4,9 diğer milletlerden oluşmaktadır. Başlıca öne çıkan şehirleri ise Berşava, Kudüs, Haifa, Aşkelon olup, para birimi ise Şekel (NIS)’dir.
Ülkenin güneyi büyük ölçüde Necef çölünden ibaret olduğundan su kaynakları sınırlı düzeydedir ve topraklarının sadece %23,8’i tarıma elverişlidir. Ormanlık alan sadece %7,1’dir. İsrail’in yıllık büyüme hızı %1,46 civarındadır ve nüfusun %92,6’sı şehirde yaşamaktadır. Ülkenin 30,4’i genç nüfustan oluşur. İşsizlik oranı 2019 yılı verilerine göre %3,8’dir. Sektörel bazda toplam iş istihdamı ise: tarım %1,1 sanayi %17,3 ve hizmet sektörü %81,6 şeklindedir. İsrail ekonomisi en çok; elmas işlemeciliği, bilişim, savunma sanayi, ilaç, sağlık turizmi ile din turizmine dayanır.
Başlıca ihracat gerçekleştirdiği ülkeler kategorisinde; Türkiye 8. Sırada yer almakta ve 2018’de: 1.912.438.000 $ iken 2019’da: 1.699.628.000 $ olarak gerçekleşmiştir. Bunu yanı sıra; Başlıca İthalat gerçekleştirdiği ülkeler kategorisinde; ABD ve Çin’den sonra Türkiye 3. sıradadır. 2018’de: 6.212.430.000 $ iken 2019’da: 5.514.606.000 $ olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye’den İsrail’e Satılan Başlıca Ürünler: Otomobil, İnşaat demiri, Mücevherci eşyası ve aksamı (kıymetli metallerden veya kıymetli metallerle kaplama metallerden), İzole edilmiş teller, kablolar ve diğer elektrik iletkenler; tek tek kaplanmış liflerden oluşan fiber optik kablolar, yüzme kıyafetleri hariç kadın ve kız çocukları için takım elbise, takım, ceket, blazer, elbise, etek, pantolon etek, vb. çimento, plastikten sofra, mutfak, ev, sağlık veya tuvalet eşyası, diğer plastik eşyalar, mobilyalar ve bunların aksam ve parçaları ile demir veya çelikten diğer ince ve kalın borular ve içi boş profil gibi inşaat malzemelerinden oluşan 2018’de: 3.894.506.000 $ iken 2019’da: 4.355.860.000 $ düzeyindedir.
Bunun yanı sıra İsrail’in 2019 yılı verilerine göre tarım ürünleri bazında meyve sebze mamulleri ihracatı 295,6 milyon dolar iken, meyve sebze mamulleri ithalatı ise 701,6 milyon dolardır.
Bu alanda Türkiye’ye yaptığı tarım ürünleri ihracatı 2018’de 9.756.000 $- 2019’da 5.146.000 dolara gerilemiştir. Fakat Türkiye’den aldığı meyve sebze ürünleri 2018’de 27.527.000 $- 2019’da 25.803.000 dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Başlıca bizden aldıkları ürünler; başta portakal ve greyfurt suyu ile diğer turunçgil suları, taze üzüm şarapları veya fermantasyonu alkol ilavesi ile önlenmiş veya durdurulmuş üzüm şırası, sert çekirdekli meyveler ile diğer meyveler, kurutulmuş pek çok sebze ve sebze karışımları, zeytinler, mantarlar, domatesler ve pişirilmemiş veya buharda ya da suda kaynatılarak pişirilmiş, dondurulmuş diğer sebzeler gelmektedir.
Şimdi bu hususta medyaya şöyle bir baktığımızda, Türkiye'nin İsrail'le yaptığı tarımsal ihracatın çok büyük olmadığı görülmektedir. Dünya Gazetesinde 2018'de yayınlanan bir yazıda;
“Türkiye'nin İsrail'e yaptığı ihracatın 3,4 milyar dolar, ithalatın da 1,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği belirtilmiştir. İki ülke arasındaki genel dış ticaret hacmi ise yaklaşık yıllık 5 milyar dolar civarındadır. Türkiye'nin bütün ülkelere toplam ihracatına bakıldığında İsrail'e yapılan ihracat % 2,2 düzeyindedir. Bu alanda İsrail'e en çok sigara, su, domates, sakız, yumuşak şeker, gofret, buğday unu, bazı ekmek çeşitleri, ayçiçeği tohumu ile yağı, çikolata ve kakao içeren gıdalarla kabuksuz fındık ihraç edildiği görülürken, İsrail’den ithal edilen ürünler bazında da; Türkiye'ye sebze tohumları, hurma, bazı turunçgil suları, meyan balı ve özü, fruktoz, çeşni ve lezzet verici karışımlar, kabuksuz badem, hazır hayvan yemleri gibi tarımsal ürünler satıldığı bildirilmiştir.”
O halde bizim onlara sattığımız mal aldığımızdan fazla. Ayrıca onlardan aldığımız tarım ürünleri de çok kısıtlı gibi görünüyor. Bu ürünler daha çok zirai ilaç veya bazı hayvan yemlerinden başka bir şey değil. Ayrıca yukarıda sayılanlar ürünler çoğunlukla toptan alınıp –satılan mallardan oluşuyor. Bireysel olarak boykot yapılacak malzeme fazla görülmüyor. O zaman yapılacak boykotun etkisi daha çok ithalat veya ihracat yapan firmalara düşüyor. Fakat bizler de elimiz boş durmayalım, mümkünse yerli firmalarımızı ve onların ürettiği ürünlerini alarak yapılan genel boykota desteğimizi verelim ve bu şekilde tepkimizi gösterelim. Bir an önce akan kanın durması dileklerimle.