Süreci ve sonuçları itibarıyla Cumhuriyet Tarihi’nin en çarpıcı seçimini yaşadık. 28. Dönem milletvekili seçimi tamamlanırken Cumhurbaşkanlığı seçimi 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak 2. tur ile sonuçlanacak...

Öncelikle emeği ile kimsenin omzuna basmadan seçilen, liyakatli,  vicdanı rahat bütün milletvekillerini tebrik ediyorum. Asıl tebrik, alkışın en büyüğü elbette seçmene… Demokrasisi kendine yetecek kadar olan, bir milletin temel değerlerini, taviz verilebilir geçici bir duygu zanneden, köklü bir ortak paydada buluşamayan, gerçek bir lider ortaya koyamayan muhalefet “liderlerine”  emeklilik bileti veren seçmenin verdiği mesaj son derece net! Bu sonuç, senin gibi düşünmeyenleri yerip, hele hele hor görülecek “cahil” “müstahak” gibi nobran yorumlar yapılacak bir sonuç değil.

Siyasi Parti liderlerinin ve adayların bol bol özeleştiri yapması gereken bir sonuç! Seçimin kazananı Türk Milleti ve demokrasi kültürümüzdür, içtenlikle tebrik ediyorum.
İkinci tur tamamlandıktan sonra kerameti kendin menkul siyasi parti başkanları, çıkıp kurgusal başarı öyküleri anlatacak, oy oranını ya da sandalye sayısını korumayı “büyük başarı” olarak sunacaklar. Mesela hiçbir genel başkan ya da üst düzey yönetici “başarısız olduk” deyip istifa etmeyecek ya da özür dilemeyecek, hakkını teslim edelim tek istisnası Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ; hiç alışık olmadığımız bir duruş sergileyerek, partisini meclise taşıyamadığı için seçmenlerinden özür diledi. 


Bütün süreci, aktörleri ve sonuçlarını detaylı bir şekilde irdeleyelim belki biri çıkar ve “evet benim bu sonuçta payım var” der! Bizim görevimiz ayna tutmak…

Öncelikle 21 yıllık iktidarın, ekonomik kriz başta olmak üzere onca zorlayıcı faktöre rağmen meclis çoğunluğunu almasında da, Cumhurbaşkanı Recep Tayip ERDOĞAN’ın kazanmaya ramak kala bir sonuca ulaşmasında da liderlik karizması, kendi seçmeni ile kurduğu kişisel bağı saklı kalmak kaydı ile muhalefetin emeği çok büyük! Çok seslilik ile gürültüyü ayırt edemeyen, seçmene net, anlaşılır bir gelecek tasavvuru ortaya koyamayan, daha da önemlisi güven veremeyen muhalefet, ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ve iktidarın dezavantajları dikkate alındığında hem meclis temsili hem de cumhurbaşkanlığını açık ara alabilecek şartlar varken bu fırsatı değerlendiremedi/değerlendirmedi!
Bu sonuçlarla seçmen; mevcut iktidarı istemiyorum fakat muhalefetle ilgili de ciddi çekincelerim var dedi. Öte yandan en önemli mesaj ise Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın aldığı oy ile verilen mesajdır;  kampanya boyunca bu seçimin belirleyicisi “HDP olacak” diyenlere “hayır ülkemizin nasıl yönetileceğine biz karar veririz” diyen Milliyetçi, Atatürkçü, devletin birliğini ve bağımsızlığını savunan seçmen olmuştur. 

İkinci tura giderken, Kemal KILIÇDAROĞLU’nun bir gecede giydiği milliyetçilik kıyafeti de son derece naif bir üslubu bırakıp/bıraktırıp yeni yetme reis tavrı da tam bir iletişim faciası! Siyasal iletişimde metin yazarlığının temel kuralı; hakim duygudan, seçilen her bir kelimeye kadar, adeta usta bir terzi edasıyla liderle uyumuna özen göstermektir! Bu metni yazan da bu iletişim stratejisini hazırlayan da Sayın KILIÇDAROĞLU’nu ya tanımıyor ya da kazanmasını istemiyor! Bir kişinin bünyesini zorlayan, ruhunu yoran bu öfke, lügatinde olmayan sözcükler, beden dilinin destekleyemediği tavrı kim hangi akılla yazar, hangi düşünceyle iletişim stratejisi olarak sunar?!!

 Kemal KILIÇDAROĞLU eğer bu ekiple, bu anlayışla devam edecekse, değil kazanmak fark daha da açılır! 6’lı masa ve iki belediye başkanı da kendisini yalnız bırakmış gibi bir tablo var, tabi yanındayken ne faydaları oldu o ayrıca detaylı bir şekilde irdeleyeceğimiz bir konu olmakla birlikte bu “terk edilmişlik” hali de göz ardı edilemez.

İkinci turda ibre Sayın ERDOĞAN’dan yana olsa da seçmen ikinci tura bırakarak, gidişattan memnun olmadığını net bir şekilde ortaya koydu. Seçim sürecinde kampanyayı, savunma sanayi, terörle mücadele ve yatırımlar üzerinden sürdürdü fakat 2. turda başta ekonomik krizi nasıl çözeceği olmak üzere seçmenin kendi gündemine yönelik somut adımlar bekliyor. Tabi bir başka önemli konu da HÜDA PAR’ın Cumhur ittifakında olması! Bir yanda HDP öte yanda HÜDA PAR dururken ödünç milliyetçilikten ziyade, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü “tartışma konusu” yapmayanların kazanacağı bir seçim olacak.

Son olarak Sinan OĞAN’ın hangi adayı destekleyeceği ve kendisine oy veren seçmeni yönlendirip yönlendiremeyeceği meselesi var. Öncelikle Türk Milliyetçisi, muhalif, terör meselesi kırmızıçizgisi, Atatürk ve cumhuriyetin kazanımları konusunda muhalefeti samimiyetsiz-tutarsız gören, iktidarı da çözüm sürecinde HDP-PKK ile ilişkisi ve 15Temmuz hain darbe girişimi öncesine kadar FETÖ ile bağını unutmayan/affetmeyen bir kitle olduğu göz ardı edilmemeli! Bence çok büyük bir kısmı sandığa gitmeyecek, sandığa gideceklerin ise kime oy vereceği her iki adayın samimiyetine ve ikna kabiliyetine bağlı. Sayın OĞAN bu seçimin kazananı; gelecek vadeden siyasetçisi olarak son derece başarılı bir sonuç aldı, bunu büyütüp geliştirirse uzun yıllar siyasi hayatımızda var olacaktır.
Bu seçim ne ilk ne de son seçim, bu kadar keskinleşmeye, kutuplaşmaya gerek yok, 28 Mayıs’ta seçmen kararını verecek ülkemize milletimize hayırlı uğurlu olsun. Kazanan ülkemiz, milletimiz ve demokrasimiz olacaktır.