Artan gıda fiyatları ve Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte herkes tarımı konuşmaya başladı! Yanlış söylemleri, uzmanı ya da tarafı olmayanların tarım hakkında konuşmasını her fırsatta eleştirdim ve elbette bu konudaki görüşüm baki! Sadece gıda fiyatları ekseninden böylesine hayati bir alanı konuşmayı da sektörün geleceği adına tehlikeli bulduğumu bir kez daha belirtmeliyim!

Öte yandan bütün bu süreçte Tarım Bakanından sektör temsilcilerine, üreticiden tüketiciye, tedarikçiden girdi sağlayıcılarına, akademisyenlerden siyasetçilere herkesin hem fikir olduğu iki nokta var; sorunlar ve çözüm önerileri. Bir başka ifade ile teşhis ve tedavi yöntemi konusunda mutabıkız, bunlar;

  • Artan girdi maliyetleri karşısında çiftçi desteklenmeli!
  • Mevcut destekleme politikasına ek olarak acil eylem planı gerekiyor. Geçtiğimiz ay gübre desteği verilmeliydi,
  • Bahar ekimleri için mazot, tohum, gübre desteği verilmeliydi,
  • Buğday ve ayçekirdeği başta olmak üzere stratejik ürünlerin üretimi için ekstra destek verilmeliydi,
  • Hububatta bir ay sonra hasat başlayacak ama hala taban fiyat açıklanmadı!
  • Uzmanlar kuraklık uyarısı yapıyor, bu da sulama yapmayı gerektirecek ama çiftçinin artan elektrik fiyatları ile sulama yapması mümkün değil!

Tarımın “dışarıdan alıyorsan, paran var demektir” gibi bir anlayış ile yönetilemeyeceğini gördük, yaşadık ama anlayamamışız ki, üretim için söylemden öte atılmış bir adım yok!

Tarım Bakanı “bizi doyuran eli öpülesi çiftçimizdir” diyor ama hala o eli tuttuğunu göremiyoruz!

Geçtiğimiz günlerde fındık ve kayısı başta olmak üzere meyvecilikte zirai don yaşandı, çiftçinin zararının tazmini noktasında bir destek yok!

Özetle hep birlikte bakanlık dahil konuşuyoruz, geniş zamanlı edilgen cümleler kuruyoruz!

Tarım, yetkililerden edebi cümleler yerine icraat bekliyor… Çiftçinin elinden hemen tutmazsak yarın çok geç olacak! O eli öpmek için önce tutmak gerekir!