Nedir Maymun Çiçek Virüsü Hastalığı ?

Biliyorsunuz artık Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) dünyada büyük ölçüde salgın gücünü  kaybetti. Ülkemizde günlük vakalar bin kişiden daha az sayıya geriledi. Bu sebeple çok şükür korkulacak bir hastalık olmaktan uzaklaştı. Ama yine de, yazık ki  “oh kurtulduk” diyemiyoruz. Ortalığı karıştırıp menfaat uman güçler yeni yeni senaryolarla  karşımız çıkıyor.

Bakın, önce bir söylenti yayılmaya çalışıldı, ”bazı ülkelerde gizemli karaciğer hastalığı” çıktı diye. Ama tutmadı. Ardından “Adenovirus var, akciğerleri perişan ediyor” denildi.

O da olmadı. Şimdi de 30 ayrı ülkede ortaya çıkan “Maymun Çiçek Virüsü Hastalığı”.  Peki, nedir bu hastalık- nasıl bulaşır ve gerçekten çok korkmalı mıyız?

Bu soruları cevaplamadan önce bir şey hatırlatayım. Daha hastalık konuşulmaya başlamadan evvel ben, bu konuda editörlüğünü sayın Prof. Dr. Kağan KÖKTEN ve

 Doç. Dr. Hakan İNCİ’nin yaptığı ve İKSAD Yayınevi’nce yayınlanan “Tarım ve Hayvancılığın Sürdürülebilirlik Dinamikleri Üzerine Akademik Çalışmalar” adlı kitabın 18. bölümünde yazmıştım.

Orada, COVID-19 pandemisi bitse bile, bizleri hayvanlardan insanlara bulaşabilen  farklı zoonoz  hastalıkların bekleyeceğini öngörerek“ Covid-19 Pandemisi

Sürecinde Bazı Potansiyel Viral Zoonozlar” başlıklı yazımı kaleme almıştım. Ve bu hastalıklar içinde konu başlıklarından biri de

“Maymun Çiçeği Enfeksiyonu” idi. Ben sizlere bu viral hastalığı kitapta yazdığım şekliyle paylaşıyorum. İsteyen aşağıda linkten tün makaleyi de okuyabilir.

(Kitabın linki : https://iksadyayinevi.com/home/tarim-ve-hayvanciligin-surdurulebilirlik-dinamikleri-uzerine-akademik-calismalar/ )

2.1. Maymun Çiçeği Enfeksiyonu (Monkeypoks Virus)

Etken Poksvirüsler içinde yer alan Orthopoksvirüs cinsine ait bir virüstür. Monkeypoks virüsüne başta maymunlar, daha sonra kemirgenler ve birçok

 hayvan türünde rastlanır.  Hastalığın hayvandan insana bulaşması, ısırma, tırmalamayla ya da enfekte vücut sıvılarıyla doğrudan temasla gerçekleşebilir. İnsandan insana bulaşma mümkündür. Genellikle solunum yoluyla damlacık enfeksiyonu tarzında oluştuğu düşünülmektedir. Ayrıca insandan insana vücut sıvıları, kontamine giysiler, çarşaflar veya farklı bulaşık materyallerle temas edilerek de olmaktadır.

Hastalık en sık Afrika kıtası ülkelerinde görülmektedir. Ayrıca Sudan, Singapur, İsrail, ABD ve İngiltere gibi ülkelerde de ortaya çıkmıştır. Maymun çiçeğinin klinik belirtileri, insanlarda görülen ve dünyada tamamen eradike edilmiş olan çiçek hastalığının (variola) formasyonuna çok benzer. Ateşle başlayan ilk evrenin ardından yaklaşık 4-10 gün sonra, bütün vücutta kabarcıklı üstü kabukla örtülü döküntüler şeklinde görülür. Halsizlik yorgunluk, ateş, lenf yumrularında şişme, baş ağrısı, kas ağrısı gibi semptomlar da izlenebilir. Ancak hastalığın en tipik belirtisi lenfadenopatidir. Hastalık ölümcül olabilir ve mortalite oranı yaklaşık %10 civarındadır.

Hastalığın teşhisi polimeraz zincir reaksiyonu ile lezyonlardan alınan örneklerden gerçekleştirilir. Ortopoksvirüsün serolojik çapraz reaktivitesi göz önüne alındığında, yapılan serolojik testler ve antijen tespiti kesin tanı sağlamada yeterli değildir. Maymun çiçeği enfeksiyonunun spesifik bir tedavisi olmadığından, ABD'de yüksek enfeksiyon riski taşıyan bireylerin korunması amacıyla modifiye edilmiş Ankara aşısı kullanılmaktadır.

 Makalenin sonuç kısmında da;

Tüm dünyada zoonoz hastalıklar kabaca viral, bakteriyel, paraziter olarak sıralanırken. Antibiyotiklerle antiparaziter ilaçların keşfedilip geliştirilerek çoğaltılması bu sınıftaki hastalıklarla mücadelede tam olmasa da bir derece yol alınmasına katkı sağlamıştır. Ancak viral hastalıklarla mücadele o kadar rahat olmamaktadır. Çünkü bunların oldukça küçük boyutta olmaları, kolay bulaşabilmeleri ve maalesef çoğunun ölümcül olmaları insanları yeterince korkutmaktadır. Ayrıca antiviral ilaçların bulunması hastalıkla mücadele için yeterli gelmemektedir. Bu sebeple bulaşıcı hastalıklarla mücadele edip onları yenebilmek için, potansiyel zoonoz oluşturabilecek virüslerle ilgili çok daha detaylı çalışmaların yapılmasına, onlarla ilgili bilinmeyenlerin tespit edilerek toplumun doğru bilgilerle aydınlatılmasına ihtiyaç vardır. Yine bilimsel olarak çalışanların da yeni, pratik ve ucuz yöntemlerin geliştirilmesine acilen katkı sağlamaları son derece faydalı olacaktır” diyerek bitirmiştim.

Sevgili okurlar sizlere nihayetinde söyleyeceğim en son söz şu olacaktır. Artık bu tarz saldırılara alışmamız ve hazırlıklı olmamız şarttır. Ancak bu tür tehditler sun’i olarak meydana getirilse de, bizlerin aşırı korkuya kapılmasına gerek yoktur. Sadece bazı basit hijyenik önlemler alarak bunları yenmemizin mümkündür. Dolayısıyla bu tarz problemleri çıkaranların esas amaçlarının insanlar arasında panik havası oluşturarak aşı- ilaç satmak ya da bazı ürünler üzerinde kıtlık oluştu havası vererek servetlerine servet katmaktan ibarettir. Lütfen aynı oyuna tekrar gelmeyelim. Herkese sağlıklı günler olsun.

Dr. Öğr. Üyesi Hakan KEÇECİ