Bakan Vahit Kirişci “Türkiye, tarım ve orman sektörlerinde kendi kendine yeten, net ihracatçı bir ülkedir” dedi.

Bu durumda konuşacak, yazacak dert edecek bir mesele yok! Kendimizle gurur duyup, yolumuza devam edelim!

Dünya, iklim krizi, covid salgını ve Rusya Ukrayna Savaşı’nın ardından baş gösteren gıda krizini yaşarken bu açıklama için ne kadar övünsek az!

Öte yandan başka açıklamalara ve ardından ne yaşadığımıza da bakmak gerek “ay çiçek yağı stoğumuz yeterli” dendi ardından ayçiçek yağı taşıyan gemileri limanda törenlerle ve büyük bir coşku ile karşıladık!

“Şeker stokçularını cezalandırmak ve fiyatı düşürmek için ithalat yapıyoruz” dendi, fiyatlar düşmedi ama her şeye rağmen üretim yapan çiftçinin üretime devam edecek hali kalmadı!

“Gıda fiyatların artışı, hal komisyoncuları ve zincir marketler yüzünden” dendi ama fiyatlar düşmedi!

Bir kanunla (Büyükşehir Belediyesi yasası) köyler mahalle yapıldı, tarlalar site oldu, çiftçinin de kent koşullarında tarım yapması imkânsız hala geldi! Kaldı ki bakanlığın kampüsü bile tarım arazisinde!

Bütün olumsuzluklara, aratan girdi maliyetlerine rağmen çiftçi tarlasını borç harç ekti, hasat başladı ve nihayet beklenen taban fiyatları Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklandı; “Toprak Mahsulleri Ofisi bu yıl ton başına arpa alım fiyatı 5500 lira ve 500 lira prim bedeli olmak üzere toplamda 6 bin lira olarak belirlenmiştir. Prim ödemesinden ürününü TMO'ya veren çiftçilerimiz yararlanabilecektir.

Ekmeklik buğdayda ton başına alım 6 bin 50 lira ve bin lira prim olmak üzere toplamda ton başına 7 bin 50 lira ödeme yapacağız" dedi. Bu fiyatlar bir önceki yıl ile rakamsal olarak kıyaslandığında, yüksek bir artış gibi görünse de maalesef girdi (mazot, gübre, zirai ilaç, enerji, tohum) maliyetleri dikkate alındığında çiftçilik, ekonomik açıdan sürdürülebilir bir faaliyet değildir! Bu açıklamayı bir “müjde” olarak nitelendirmek iktisadi bütün teorileri yok saymaktır, bu fiyatlar  olsa olsa yaraya pansumandır.

Artan yem fiyatlarını karşılayamayan çiftçi, süt ineğini dahi kesime götürürken “kendi kendine yeterlilikten” bahsetmek gerçeklikten kopmaktır.

Köyden kente göçün tarıma verdiği zararı konuşuyorduk,  onu çözememişken, ülkemiz daha büyük bir göç (sığınmacı) sorunu ile karşı karşıya kaldı!

Ne diyordu Süleyman Demirel; meseleleri mesele etmezseniz, ortada mesele kalmaz. Yıllardır uygulanan tarım politikaları tam olarak böyle; sorunları kabul etmek yerine günah keçisi aramak, liyakatli insanlara görev vermek yerine siyasi atama yapmak, karnını doyuramaz hale getirilen çiftçinin ülkenin karnını doyurmasını beklemek…

Gerçeklikten uzak, geniş zamanlı edilgen cümlelerle dünyanın en stratejik sektörünü ayakta tutamazsınız, meseleyi görün ve kabul edin; çok büyük bir MESELE VAR!

Assiye Yıldırım

Tarım Yazarı