Üretim yapmamak/yapamamak kuşkusuz "girdi maliyetlerinden" daha ağır sonuçlar doğurur. Tarlasını toprağını terk etmek zorunda kalan her çiftçi Türk Tarımı adına telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır. Daha fazla üretmenin yollarını aramak, bu ağır sorumluluğu sadece çiftçimizin omzuna yüklememek adına hızlı ve kalıcı çözümler bulmak zorundayız. Karar vericiden tüketiciye üretim zincirinin bütün halkaları elele verip daha fazla üretmek için harekete geçmeli. Aynı söylemler ile yarına umutla bakmamız mümkün değil!

Unutmayın ki gıda dünyanın en stratejik gücü ve bundan sonra gıda hakimiyetini sağlayan ülkeler güç dengesinin merkezinde olacak. İnsanı ve insan refahını önceleyen bir bakış açısı ile tarımda yaşadığımız sorunları çözebiliriz.

Dünyada tarımın önemi her geçen gün artarken ülkemizde yaşanan ağır ekonomik krizle birlikte girdi maliyetlerindeki artış çiftçiçinin elini de cebini de yakıyor. Yıllardır tarımın en önemli sorunları sıralanırken "Yapısal Sorunlar" başlığı altında, birinci sırayı "Girdi Maliyetleri" almaktadır. Bu sorunların çözümü için ortak akılla, sürdürülebilir bir politika geliştirmek yerine sadece sorunlar dillendirildi, kalıcı çözüme dair sürdürülebilir adımlar atılamadı ve bugün geldiğimiz noktada sorunlar adeta bir çığa dönüştü.

Bütün dünyayı etkisi altına alan, ekonomik kriz, iklim değişikliği etkisi, Rusya-Ukrayna Savaşı beraberinde gıda arzında daralma ve gıdaya erişiminde uluslararası ölçekte büyük bir krizi de beraberinde getirdi.  Bugün geldiğimiz noktada çözüm adına atılması gereken daha fazla üretim için bütün imkanları seferber etmektir. Her şeye rağman üretime devam eden çiftçimizin yaşam kalitesini yükseltirken gençlerin de sektöre girmesinin önünü açmak durumundayız. Türk Tarımının en önemli problemi gençlerin çiftçiliği tercih etmemesi ve üreticilerin yaş ortalamasının artmasıdır. Çiftçilik meslek olarak tercih edilmemeye devam ederse bütün sorunları çözsek dahi üretecek insan bulamayacağız.

YARIN ÇOK GEÇ, GÜN  BUGÜN...